Artık Bir Nişan Yok

3.3K 349 100
                                    

Red ile kucaklaşmamız devam ederken dışarıdan sesler gelmeye başlamıştı.

Korkuyla Elias a baktım. O da dışarıdaki sesleri duymuş olacakki hemen büyü yapmak için hazırlanmaya başlamıştı.

"Elias bizi ışınlanmak yerine görünmez yap" sebebi belliydi taşda bir değişiklik olup olmadığını anlayacaklar mı merak ediyordum.

Elias beni ikiletmeden üçümüze de görünmezlik büyüsünü yapmıştı. Red zaten büyülü bir hayvan olduğu için o da kendi kendini görünmez yapmıştı.

İçeri giren iki kişi ile oldukça şaşırmıştım.

"baron taştaki gücü hala çıkaramadın artık sıkılmaya başlıyorum"

"biraz daha zamana ihtiyacım var majesteleri çok yakın bir zamanda bu taşdaki gücü ele geçirebileceğiz"

Gelenler ikinci prens ve barondu.

İkinci Prensi ilk defa görüyordum fakat bu göz renginin sadece kraliyet ailesinde olduğunu ve sadece iki prens olduğunu bildiğimden bunun ikinci prens olduğunu hemen anlamıştım.

İkinci prens, veliaht ile aynı saç ve göz rengine sahipdi fakat saçı veliahtınkine göre bir hayli uzundu. Beline kadar geliyordu.

Taş daki güçden bahsettiklerine göre Red'in söylediğinin aksine sadece uğurlu bir taş olarak görmüyorlardı demek ki onu.

"sana bu gücü çıkarman için bir ton altın vermiş olmama rağmen sen uyuşukluk edip beni oyalıyorsun . "

Çok heyecanlı bir aksiyon filmi izler gibi karşımdaki adamlardan gözümü ayırmadan onları dinlemeye devam ettim.

"Yakın bir zamanda o gücü ele geçireceğim bana biraz daha zaman verin lütfen majesteleri" diyerek ikinci prensin önünde başını eğmeye başladı baron.

Prens onu hiç takmadan taşa ilerledi ve o cansız taş parçasını okşamaya başladı.

Şu an ortamdaki tüm ciddiyeti hiçe sayarak gülmemek için ellerim ile ağzımı tutuyordum.

Adam taşı okşuyordu ya.

Benim aksime ciddiyetle bakan ikiliye el kol hareketi yaparak prensin taşı okşadığı anlatmaya çalıştım. İkiside çok geçmeden anladıklarında onlarda prense bakarak gülmemek için kendilerini tutmaya başlamışlardı.

"sen sadece benimsin" diyerek okşamaya devam ediyordu.

Vay bak sen şu prense her ne kadar cansız bir taşa etmiş bile olsa oldukça romantik bir laf etmişti.

Ortam o kadar komik ve şok ediciydi ki artık daha fazla kendimi tutamadığım için Eliasın kulağına bizi ışınla diye fısıldadım.

Taşın içinde saklandığı kulübe benzeri yerin yanındaydık tekrar. Red de hemen ardımızdan ışınlamışdı kendini. Hızlı adımlarla ordan uzaklaşmaya başladık.

Taşta bir değişiklik olduğunu farketmemelerinden dolayı içim rahattı.

Artık balo salonunun olduğu yere yaklaşıtığımıza göre yaşadığımız olayla dalga geçebilirim.

"ah biricik taş sen sadece benimsin" diyerek yerden bir taş alıp okşamaya başladım.

Önümdeki ikili kendilerini kaybederek gülmeye başlamışlardı.

Lili yaklaştı ve o da taşı okşadı

"sen çok güzel bir taşsın seni kimselere yar etmem"

Tekrar delirmişçesine gülmeye başladık.

Romandaki Kötü Kadın Oldum! Where stories live. Discover now