On dört

15.4K 1K 89
                                    

Tuncay'dan;


Muhabbetimizin şimdilik sonuna geldiğimizde Aziz abim şirkete geçmiş, Deniz ise onu yolcu ettikten sonra teyzesinden telefon geldiği için odasına çıkmıştı.

Bizse Mehmetle birlikte avluda ki salıncağa oturmuş hafiften sallanıyorduk.

-Küs müyüz hala?

-Değiliz. Ama bir daha gittiğin yerden beni iki üç kere ararsan bu kadar yumuşak davranmam haberin olsun. Üç haftada toplasan üç kere ancak konuştuk.

-Dava uzadı. Ve inan çok yoğundum yoksa her fırsatta arardım Tuncay biliyorsun.

-Ee peki nasıl sonuçlandı?

-Bilmem ben öylece bırakıp geldim.

-Ne, nasıl bıraktın?

-Bıraktım geldim işte bu sabah. İki tarafta uzlaşmaya yanaşmıyor ve yanaşmadıkça dava uzuyor. Sonsuza kadar Ankarada kalacak değildim ya. Tabii gelmemin tek sebebi bu değil.

Diyerek yeşil gözlerini kısıp güldüğünde ben de gülümsedim.

-Sen gerçekten delisin. E ne olacak şimdi sözleşme falan olur ya müvekkil avukat arasında.

-Tazminatını ödeyip yoluma bakacak bir daha da İstanbul dışından dava kabul etmeyeceğim. Hem neredeyse aramız açılıyordu.

-Merak etme bizim aramız kolay kolay açılmaz.

-Sen hayırdır böyle bir anlayışlı şirin mooduna geçtin? Ha tabii anladım ben.

-Neyi anladın?

-Hesap ver bakalım sen nasıl öyle canının estiği gibi fotoğraf atıyorsun hikayene? Lan benim telefonumda senin görmediğin tek bir resim bile yok. Üstelik bir yerde çekinir çekinmez ilk sana atıyorum hayırdır sen?

Bu kez yeşil gözlerini iyice koyulaştırarak sinirli sinirli baktığında beni yakalayıp canıma okuyacağını bilsem de kendimi tutamadım!

Onu sinir etmeye bayılıyordum.

-Canım çekti.

-Demek canın çekti. Gel lan buraya...

Peşimden koşuşuna etrafta ki herkes gülüşürken biz hala üç yaşında ki çocuklar gibi birbirimizi kovalamacanın peşindeydik.

Mehmet...

Dünüm, bugünüm yarınım. Beni ben yapan, varlığı ile beni tamamlayan tek kişiydi. İlk adımımı atışımda , okula başlayışımda, okulu bitirişimde, üniversiteyi kazanışımda hep o vardı yanımda.

Öz ağabeylerimden bile daha yakın, derdimi sırrımı bölüştüğüm tek kişiydi Mehmet. Herkesin bu hayatta en yakınım dediği biri olur ya hani..

Mehmet tam olarak bu cümlenin karşılık bulmuş haliydi.

***

Deniz;

Odanın kapısı açıldığında kafamı gömdüğüm kitaptan bakışlarımı ayırdım.

-İyi akşamlar.

-İyi akşamlar.

Yorgun sesiyle verdiği zoraki cevaptan sonra daha fazla ayakta duramayarak kendini yatağa attı Aziz.

Üzerindekileri bile çıkarmadan bedenini yatağa bırakıp kollarını her iki yana açması beni endişelendirirken ayağa kalktım oturduğum yerden.

Düşmanın Oğlu - GayWhere stories live. Discover now