Üç

20.8K 1.1K 200
                                    

Günün ikinci bölümüdür, diğerini atlamayın :)

Keyifli okumalar ❤️

_

Bu işi çözmenin mutlaka başka bir yolu olmalıydı. Dağ başında yaşamadığımıza göre kimse beni istemediğim biri ile zorla evlendiremezdi.

Ayrıca bir erkekle evlenmekte istemiyordum!

-Bugün burada ya cenaze olur, ya düğün konuşulur. Kararınızı one göre verin.

-Ana lütfen kıyma erime. Bak bu dava da bitecek hem. Verelim Deniz'i yapalım düğünlerini.

Diyerek annemi ikna etmeye çalışan yengemin fısıldayan ses tonunu sadece ben duymuştum sanırım.

-Baba! Bak babamsın, büyüğümsün ama olmaz öyle şey. Ben bu çocukla evlenmem! Hem eminim o da istemez böyle birşeyi. Bu kan davasını bitirmek için illa bir evlilik olması gerekmez. İki aile karşılıklı konuşarak sulh sağlayabiliriz. Birbirimizin yoluna çıkmayız bir daha olur biter.

-Sen o kazadan sonra törelerimizi de unutmuşsun belli ki evlat. Bizde karar bir kere verilir. Ve evimize gelip bize silah çeken birinin ya cenazesi çıkar bu evden yada bedel olarak düğün kurulur, son sözümüz budur!

-Siz normal değilsiniz! Neresi burası ya dağ başı mı? Polise giderim zorla evlendirmeye çalışıyorlar diyerek ihbar ederim sizi. Bu memleket sahibsiz değil!

Dediğimde Sedat denen adamın pis kahkahası yankılandı kulaklarımda.

-E git çocuk ne bekliyorsun he? Git bakalım hangi kanun senden yana olacakmış görelim bir.

Flashback

-Nasıl yani, canlarının istedikleriyle evlendiriyorlar mı öylece, kızlarının veya oğullarının fikirlerini sormadan?

-O topraklarda kararı büyükler verir oğlum.

-İyi de bu işin polisi, mahkemesi yok mu?

-Bazen yazılmamış kanunlar da vardır. İşte bizim oranın kanunlarını da insanlarımız, büyüklerimiz yazar. Beni de eniştenle hiç fikrimi sormadan evlendirdiler. Hiç istemedim, çok ağladım hatta. Karşı çıkmaya çalıştığımda babam ve amcamlardan yediğim dayakları, tokatları hatırlamıyorum bile.

-Ama nasıl?

-Nasıl bu kadar iyi anlaşıyoruz diye şaşırıyorsun değil mi? Ben de inanmazdım ama zamanla enişten ile birbirimizi çok sevdik. Tanıdıkça onun ne kadar iyi bir insan olduğunu gördüğümde bu evliliğin o kadar da kötü olmadığını düşünmeye başladım. Ama bu sadece bir ihtimal..
Maalesef, her evlilik bizim ki kadar mutlu olmuyor, mutlu sonla bitmiyor. Evlenmek istemediği için intihar eden mi dersin, öldürülen mi dersin.

-Ama bu düzen nereye kadar böyle devam edecek?

-Kim bilir...

Günümüz.

Teyzem ile olan konuşmalarımız beynimde bir şimşek gibi çakmaya başladığında anladım. Bu iş polis ve kanun yolu ile hallolacak bir iş değildi. Sedat denen adam adeta kahkahalar ile güldüğüne göre belli ki kendilerine çok güveniyorlardı.

-Kabuldür. Uygun bir vakitte yapalım nikahlarını.

Annem'in bu kadar hızlı kabul etmesinin altında mutlaka başka bir neden vardır diye düşünüp o an susmanın en mantıklı şey olduğuna
karar verdim.

Düşmanın Oğlu - GayМесто, где живут истории. Откройте их для себя