-2-

52 28 2
                                    

İkinci katta olan sınıfımı bulduktan sonra rastgele boş bir sıraya geçmiş ve sınıfa gelen kişilere bakarken içlerinde benim gibi suçluluk duygusu içinde olan var mı diye düşünmeye dalmıştım. Beni bu düşüncelerimden ayıran yanıma oturduğunu bile fark etmediğim kızın omzuma hafifçe dokunması olmuştu.

'' Merhaba, tanışmak ister misin? ''

'' Babasını öldürmüş olan biri ile tanışmak istiyor musun gerçekten? ''

Kız bana korku dolu gözleri ile bakarak yanımdan kalkıp hiçbir şey demeden yanı boş olan başka birinin yanına oturmuş ve beni yeniden diğer herkes gibi anlamayarak suçluluk duygum ile baş başa bırakmıştı.

Daha ilk saniyeden çevremdeki sınıf arkadaşlarıma kötü bir imaj bırakmıştım. Yanıma geldiğinde tanışmak isteyen kız ona verdiğim cevabı tüm sınıfa ve hatta onlar da tanıdıklarına verdiği için ilk teneffüste kantine su almaya giderken sınıftaki konuşmalar yetmezmiş gibi sınıf dışında bile hakkımda konuştuklarını anlayabiliyordum.

Peki ben bunu neden bu kadar kafaya takmıştım ki? İstediğim bu değil miydi? Sonsuza dek vicdan azabı çekerek ölmek. Ben zaten bunu istiyordum ama şimdi istediğim olunca da üzülüyordum. Dengesizin teki olduğumu da öğrenmiş oldum.

İlk iki dersimize giren fizik dersinin hocası tanışmaya bile zahmet etmeden hatta direk ders anlatmaya yavaştan başladığında tüm sınıf ilk günden ders anlatıyor olmasına söylenmiş olsa da ben söylenmemiş ve hocaya birkaç soru da sormuştum. Fakat fizik dersinin ardından dersimize gelen tarihçi aynı olmamış ve çocukluğumdan beri nefret ettiğim şeyi bizden istemişti. Kendimizi ve ailemizi hatta artık ne yapacaklarsa ailemizin mesleklerini teker teker sınıftaki herkese sormaya başlamıştı.

Sıra bana geldiğinde diğer herkes gibi ayağa kalkmış ve derin bir nefes alıp verdikten sonra kısaca konuşmuştum.

'' Ben Melis AKAY. Annem küçük kendine ait olan terzi dükkanında çalışıyor. ''

Babamdan bahsetmemiş ve karşımda duran tarihçinin bir ümit babam hakkında bir şey söylemek istemediğimi anlamasını ummuştum ama işler tabii ki de istediğim gibi olmamıştı. Tarihçi kaşlarını çatarak bana hesap soruyormuş gibi babamı sormuştu ve sınıftaki başka bir kız babam hakkındaki soruya benden önce cevap vermişti.

" Hocam, Melis'in babası Melis tarafından öldürülmüş. Sınıf öğretmenimiz olduğunuz için Katil Melis ile bir konuşabilir misiniz? Şahsen ben bir katil ile aynı sınıfta olmak istemiyorum. Onun yeri hapis değil mi? "

Bu cümleleri kuran kişiye yüzümde bir his olmadan sadece bakmış ve tarihçinin sorar bakışları ile karşılaşmıştım. Kendimi katil olmadığıma dair savunmak istemiştim ama yıllardır kendimi suçluyor olup bu bileğimdeki kelepçelerin bileğimi sıkarak tekrar bana bunu hatırlatması ile kendimi savunmaktan vazgeçmiştim. Tarih dersi bitişinde tarihçi beni çağırdığı için onunla beraber sınıf dışına çıkmış ve annemi bugün okul çıkışına çağırabilmesi için telefon numarasını vermiştim. Annemin ilk günden okula çağrılmış olmasının onu fazlasıyla üzeceğinden korksam da eve gittiğimizde bir şekilde halledebileceğimi ümit ederek o günü bitirmiş ve annem tarihçi ile konuşurken okul bahçesinde beklemeye başlamıştım.

Annemin okuldan çıkıp eve gidene kadar tek bir kelime bile söylememiş olması beni gererken eve vardığımızda içimi saran o gerginliğin yerini duygusallık almıştı. Çünkü annem dizlerinin üzerine çöküp önümde durmuş ve ellerimi tutarak gözlerinden akan yaşlarla bana kendimi bu kadar fazla suçlamamam için yalvarırcasına konuşmalar yapmaya başlamıştı. Kendimi suçlamam konusunda söylediklerinden çok en son söylediği şey ile bir şeyler yapmam gerektiğini düşünmeye başlamıştım.

YABANCIWhere stories live. Discover now