İNCİ

Bölüm 26

Ali'yle bir az daha sahilde oturduktan sonra Ali beni eve bıraktı. Eve vardığımızda tüm yol boyu tuttuğu elimi bıraktı. Kısa sürede bu kadar yakın olmuştuk. Ona çok fazla bağlanmıştım. Ve çok fazla da seviyordum.

Ama içimde bir korku vardı. Ya beni bırakırsa, terk ederse?

Ayrılacak mıydık? Sonuna mı yoksa sonsuza mı? Hangi aşklardan olacaktı bizimkisi?

Ali'yle vedalaştıktan sonra eve geçtim. Yıldız koltukta oturup televizyon izliyordu. Bende gidip onun yanında oturdum.

"Nasıl geçti?"

"Çok güzeldi"

"Güzel olduğu yüzünden belli. 32 diş sırıtıyorsun"

"Sende mi bu filmi izliyorsun?"

"Evet çok güzel"

"Evet ama çocuk sonda ölüyor"

"Kız neden söyledin? Şimdi ben bunu nasıl izleyeyim? Gerçekten ölüyor mu?"

"Evet malasef ölüyor"

"Ay şimdi ben bunu izleyemem, kaç gün etkisinden çıkamam yoksa"

"Yok izle ya sonu kötü olsa da izlemeye değer bir film, aşkları güzel"

"Öldükten sonra aşk neye yarar?"

"Ölümüne olmayan aşk neye yarar?"

"Konuştu filosof"

Kalkıp odama gittim. Üzerimi değiştirip pijamalarımı giydim.

Yatağıma geçip telefonu elime aldım. WhatsApp a geçtim.

Ali çevrimiçiydi. Birden 'yazıyor...' sözünü görünce şaşırdım. Benim çevrimiçi olmamı mı bekliyordu?

~~~

Ali: Nasılsın?

Ali: Uyuyor musun?

İnci: İyiyim sen nasılsın?

İnci: Daha buluşmamızın üzerinden
40 dakika geçmedi bile

İnci: İşe mi gittin? Yoksa eve mi?

Ali: Evdeyim

Ali: Ne yapıyorsun?

İnci: Seninle mesajlaşıyorum

Ali: Benim sözlerimi çalıyorsun

İnci: Kuru iftira

İnci: Ne çalması hocam?

Ali: 'Ne hocası çalmak bey?' yazarsın diye düşünmüştüm

İnci: Gelen defa böyle yazarım

İnci: İyi fikirmiş

Ali: Bak şuan da benim fikirlerimi çalıyorsun

İnci: Çalamaz mıyım?

Ali: Neden bunu tatlı bir ses tonuyla, kafanı yan tarafa eğip soruyormuşsun gibi hiss ediyorum?

İnci: Müneccim misin?

İnci: Soruma cevap alamadım

Ali: Çala bilirsin ;)