Bölüm 9

179 16 0
                                    


Ertesi sabah Yıldız'ın bana seslenmesiyle gözlerimi açtım.

"İnci kalk hadi kahvaltı hazır"

Bi dakika ben doğru mu duydum? Yoksa hâla uyanmadım mı? Rüya mı görüyorum? Eğer rüyaysa uyanmak istemiyorum.

"Kalk hadi İnci. Bak çaylar soğuyacak"

Gözlerimi şaşkınlıkla açarak Yıldıza baktım. Yok bu gerçekti. Yıldız erkenden kalkıp kahvaltı hazırlamıştı.

"Günaydın" şaşkınlıktan sesim de kısık çıkmıştı.

"Günaydın" diye cıvıl cıvıl sesiyle konuştu.

Yerimden kalkıp banyoya geçtim. Günlük rutin işlerimi hall ettikten sonra mutfağa geçtim.

Yıldız masaya geçip oturup beni bekliyordu. Bende masaya geçtim. Birlikte kahvaltı yaptık. Sofrayı da çok güzel kurmuştu. Şaşırmadan duramıyordum.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra işe gitmek için hazırlanmaya başladık.
Hafif makyaj yaptıktan sonra son defa aynada kendimize bakıp evden çıktık.

Yol kenarıyla otobüs durağına doğru yürüyorduk.

"Enişt- yani geçen defa kı adamın ismi ne?"

Kaşlarımı çatıp Yıldıza baktım.

"Kız valla öylesine sordum"

"Ali"

"Yaşı kaç?"

"Yaşını ne yapacaksın Yıldız?"

"Kız aranızda kaç yaş var onu hesaplıyacam"

"İyice kafayı bozdun sen. Bi akıl hastanesine git"

"Bi gün gelicek ben yine haklı olucam. Bak görürsün. Bunu da buraya yazıyorum. Demedi demezsin"

"Önüne bak Yıldız. Az konuş"

Otobüs durağına vardığımızda gelen otobüsü bekledik. Hastaneye varana kadar Yıldız bir konudan diğerine atlıyordu. Ara sıra bana da laf atmadan duramıyordu.

Hastaneye vardığımızda yoğun bi gün bizi bekliyordu. Bi kaç ameliyat da vardı. Oldukça yoğun bi gün olacağı belliydi.

Geçen saatlerin ardından mola saati gelmişti. Kendime kahve alıp hastanenin çatısına çıktım. Burası bana huzur veriyordu.

Kahvemi içerek gökyüzünü izledim. Hafif rüzgar esintisi yüzüme vuruyordu. Gözlerimi kapayıp temiz havayı içime çektim.

Mola biter bitmez geri gittim.

"İnci neredeydin? Seni arıyordum"

"Çatıdaydım. Bi şey mi oldu?"

"Yok hayır öylesine"

"O zaman ben işimin başına döneyim"

"Tamam"

Yıldız'ın yanından ayrıldıktan sonra işimin başına geri döndüm.

Hava kararmak üzereydi. İş saatimin bitmesine bi kaç saat vardı.

Yıldız'ın bana seslenmesiyle ona taraf döndüm.

"İnci bi hasta var. Ona bakmak için benimle gelir misin?"

"Tabi"

Yıldızla birlikte gittik. Yıldız yüzüme bakıp alttan alttan sırıtıyordu. Bu işin altında bir iş var ama hadi bakalım.

"Hangi hasta? Nerede?"

"Karşıdakı mavi tişörtlü eniş- beyefendi"

"Anladım"

"Neyi anladın?" şaşırarak sordu.

"Neyi anlıyacam işte hasta burada diyorsun onu diyorum"

"He öyle desene"

"Öyle diyorum ya zaten" şüpheli bakışlarla ona baktım.

"Neyse bir az daha beni burda sohbete tutarsan hastaya bir şey olacak"

"Doğru diyorsun hadi gidelim. Eniş- aman hasta bekliyor"

Hastanın yanına gittik. Hastaya yaklaştığımda karşılaştığım yüzle şaşırıp kaldım.

"Ali"

"İnci"

"Ne oldu?"

"Hiç yok bi şey. Kolumu incittim sadece. Burada mı çalışıyorsun?"

"Evet burada çalışıyorum. Önce koluna bir bakalım"

Kolunu sarmaya başladım.

"Ağrın var mı?"

"Hayır çok yok"

"Ağrın olursa söyle"

"Tamam"

"İyi misin?" sorduğu soruyla ilk önce ona baka kaldım. Yıldızdan başka hiç kimse bana bu soruyu sormamıştı.

"İyiyim. Sen nasılsın?" Askerlik arkadaşımla muhabbet ediyorum.

"Bende iyiyim. Gördüğün gibi"

Sadece bakıp gülümsedim.

Yıldız'ın sırıtmasının sebebini şimdi anlamıştım. Gerçekten tam bir baş belasıydı.

Kolunu sarıp bitirdikten sonra ayağa kalktı.

"Bi kaç müddet koluna dikkat et"

"Tamam. Teşekkür ederim"

"Rica ederim. Vazifem"

"Eve mi gidiyorsun?"

"Evet iş saatim bitmek üzere birazdan çıkarım"

"Tamam"

"İyi geceler"

"Sana da"

İş saatimiz bittiğinde Yıldızla beraber hazırlanıp çıktık.
Hastanenin kapısında dayanan şahsi gördüğümde bi kere daha şaşırdım.

***

Umarım beğenmişsinizdir<3. Lütfen vote atmayı ve yorum yapmayı unutmayın<3

İNCİOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz