Kapının aniden açılıp birinin odaya dalmasıyla ikimizin de yüzü oraya doğru döndü.

"Her şey ayarlandı abi." Der demez beni gördü. Beni görür görmez yüzünde bir şaşkınlık ifadesi oluştu. Kendini toparlayamadan "Şey yani..." dedi ama devamını getiremedi.

Rüzgarın basketbol oynamayı öğrettiği çocuk değil miydi bu? O günü hatırlamaya çalıştım. Rüzgar bu çocuğa basketbol oynamayı öğretiyordu fakat çocuk topu rast gele yerlere fırlatıyordu. Beyin fonksiyonları pek düzgün çalışıyor gibi gözükmüyordu fakat şimdi...

"Sorun yok Mete. Doğa da plana dahil."

Mete'nin yüz hatları gevşemişti fakat gözlerinde yeni bir duygu belirmişti. Kuşku. İkisine de sıra sıra bakıp neler döndüğünü anlamaya çalıştım. Plan mı? Bu çocuk rahatsız değil mi?

Merakıma bir kez daha yenik düştüğüm için kendime söverken sorum dudaklarımdan istemsizce çıkmıştı bile.

"Ne planı?" biraz durdum ve "Neye dahilim?"

Mete Rüzgara döndü ve "Daha anlatmadın mı?" diye şaşkınca sordu.

"Şimdi anlatacaktım." Dedi ve Rüzgar yüzünü bana çevirdi. Yüzünde hala üzüntünün izleri vardı. Hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Bakışlarını ellerine sabitledi ve öylece durdu.

Bir açıklama bekliyordum fakat Rüzgar dakikalarca öylece ellerine bakarak durmuştu. Mete odada ki camın pervazına yaslanmış sabırla Rüzgar'ın anlatmasını bekliyordu. Bu geçen dakikalar kafamda bir sürü sorunun çoğalmasına neden oluyordu. Kafamda ki ağrı sabit dururken bu kadar düşünmek gerçekten yorucu bir hal almaya başlamıştı.

"Hadi ama!" diye huysuzlanırken, ayaklarım yataktan sarkık bir biçimde kendimi yatağa attım. Gözlerimi yumup işaret parmaklarımla şakaklarımı ovalamaya başladım.

"Kaçış planı." Dedi ve sustu. Şaşkınlıkla gözlerimi açtım ve kabaca "Ne?" derken sırtımı yataktan çoktan kaldırmıştım.

"Buraya neden geldin Doğa?" diye sordu Mete. İşaret parmağıyla yeni çıkmaya başlamış sakallarına dokunuyordu. Oldukça şüpheli bakıyordu ve bu benim rahatsızlıkla yerimde kıpırdamama neden oldu.

"Üvey annem yüzünden." Dedim ve sustum. Kimse bir şey söylemeyince devam etmem gerektiğini anladım. "Ben on dört yaşımdayken babam bir kadınla evlendi. Kadında yolunda gitmeyen bir şeyler vardı ve bunu hissetmem sanırım onu rahatsız etti. Kısaca, benden kurtulmak için bir oyun oynadı ve işte buradayım." Son cümlemi sanki çok normal bir şey söylüyormuş gibi söylemiştim.

"Ya da sadece hastasın ve bu yalana inanarak kendini deli olmadığını ikna etmeye çalışıyorsun?" Mete'nin bu saldırgan tavrına anlayamıyordum.

"Hasta değilim." Dedim kelimelerime vurgu yaparak.

"Rüzgar, hasta olmadığından emin misin?" Hey, Ben hala buradayım!

"Onu izledim Mete. Dosyasında benim ki gibi şizofreni yazıyor ama öyle davranmıyor. O da oyun bir parçası." Ne demek oyunun parçası? Ne oyunu?

Mete de anlamamış olacak ki "Oyunun parçası?" dedi. Bir soru olmasa da sesini vurgulayarak bunun bir soru olduğunu belli etmişti.

Rüzgar "Üvey annesi Asude." Dedi ve aynı anda Mete duyduklarına inanamayarak gözlerini açtı ve heyecanla "Hadi canım!" dedi.

Zamansız AşkWhere stories live. Discover now