BOZ DAĞ IV

17 7 0
                                    

"Piyan amca, onlarla kalmalıydık. Ya başları tehlikedeyse?" diye sordu Pol. Çok endişeliydi. Onları orada tek bıraktığı için de çok pişmandı ama Piyan hala çok sinirli gözüküyordu.

"Kurtulacaklar, başka çareleri yok Pol," dedi Piyan, "endişelenme oğlum, Kastor ve Safir'e güvenmesem asla onları orada bırakmazdım."

Pol yine de tedirgindi. Piyan emin olsun veya olmasın. Kimse bir şeylerden kolay kolay emin olamazdı. Her zaman bir ihtimal vardır diye düşünüyordu.

Gecenin karanlığında ve soğuğunda nihayet Boz dağlardan çıkmayı başarmıştı Gökyakut ordusu. Piyan tam karşıya, ovaya bakarak, "İşte Ardennes toprakları Pol. Ovanın sonunda Ardennes sarayı bizi karşılıyor olacak," diye konuştu.

Pol, Ardennes'in bu tarafını ilk defa görüyordu. Dağlık bir şehirde bu kadar büyük bir ovayı düşünemiyordu. O an arkasını döndü. Geriye baktı hüzünle. Bir ara geri dönmek istedi. Piyan'ın kendisine engel olacağını düşündüğünden bu kararından vazgeçti. Hala hava karanlıktı ama güneşin doğmasına saatler vardı. İçinden, "Bir sorun olmadan ulaşın Ardennes'e," diye umutla konuştu, sonra Piyan'ı takip etti.

***

"Onlara yetişir miyiz? Ya kaybolursak, ya tekrar Bozlulara yakalanırsak," diye ardı ardına soruyordu Teyen sorularını.

Kastor'un, sorular yüzünden artık başı ağrımışa benziyordu, eli ile alnına dokunuyor ve oldukça öfkeli bakıyordu dağlara.

Safir, Teyen'i aldı eli ile ağzını kapattı, kısık sesle, "Bozlular senden korkuyor Teyen, bunu unutma hem yakalanırsak seni atarız önlerine biz kaçarız," diye konuştu. Sonra Lila'ya bakarak ikisi de gülmeye başladı.

Teyen duydukları karşısında suratını asmıştı ve sinirle, "Çok komik," diyebildi.

Safir, Kastor'un zorlandığını anlamıştı. Ona yaklaştı ve, "Kastor, yolu bulmakta zorlanıyor musun?" diye sordu.

Kastor arakasını döndü ve etrafını incelemeye baladı, Yüz kasları onun zorlandığını ortaya seriyordu. Etrafa yolu bulmak istercesine bakıyordu. Safir'e, "Evet, galiba zorlanıyorum" dedi.

Lila, "Ben biliyorum yolu, buraya daha önce gelmiştim," dedi birden.

Safir büyük bir heyecanla, "Doğru, hatırladım sen daha önce bir Bozlu ile buradan kurtulmuştun," dedi.

"Evet."

"Kastor sen biraz dinlen, yoruldun. Lila yolu gösterir,"

Kastor'da bu durumdan oldukça memnun oldu. Çünkü oldukça başı dönmüştü. Hatta bir süre dinlenmek istedi ama bunu dile getirmedi.

Hava artık yavaş yavaş aydınlanmaya başladı. Güneşin doğmasına az kalmıştı artık. Bu duruma çok sevindiler. Etrafı daha iyi görebileceklerdi. Lila en öndeydi şimdi. Yolu daha kolay hatırlayabiliyordu. Hepsi de yorulmuştu ama bir an önce buradan çıkmaları gerekiyordu. Bu yüzden hız kesmeden yollarına devam ettiler.

İleride büyük iki ağaç göründü. Lila o ağaçları hatırladığını düşündü. Heyecanla, "Galiba geldik," dedi. Sonra eliyle ağaçları gösterdi. Koşarak ağaçlara vardılar. Doğruydu, gelmişlerdi. Ağaçların arasında uzanan geniş ovaya baktılar, sonbaharın rengi ile sarıya dönen ova tam karşılarındaydı.

Lila tam karşıyı gösterdi, "İşte, bu ovanın bitiminde Ardennes sarayı bizi bekliyor olacak."

Kastor ağacın dibine oturdu, hatta kendini direk attı. Yorgun sesiyle, "O zaman dinlenebiliriz," dedi. Dizleri artık onu taşıyamıyordu.

Kimse buna itiraz etmek istemiyordu. Herkes hayli yorulmuştu. Teyen otların arasına kıvrılmıştı bile. Safir ovaya bakıyordu oturduğu yerden. Devasa ovanın, göze iyi gelen bir yanı vardı. Rahatlatıyordu onu. Sakince, "Güneşin doğuşunu seyretmek güzel olacak," diye mırıldandı.

SAFİR Saklı Diyar (BİTTİ) Düzenleniyor ★Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin