6. BÖLÜM PRENSES I

123 36 211
                                    

Kastor ve Safir aynı gün yaralanmış ve aynı gün uyanmışlardı. Bu süreçte hepsi çok yorulmuştu. Hepsi birbirinin kıymetini bu süreçte iyi anlamıştı.

Kastor uyanır uyanmaz kendisine bunu yapan kişinin kim olduğunu merak ediyordu. İlk sorduğu soru ise, "Bana bunu kim yaptı?" oldu.

Kastor'un sorusunun ardından kapı açıldı ve içeri Lila girdi. Gayet sakin görünüyordu.
Kastor'un sorusunu duymuştu. Yüzünde en ufak bir pişmanlık dâhi bulunmuyordu. "Ben yaptım," dedi Lila.

Kastor karşısında kendisine ok atan kişiyi görünce, kılıcı ile ona saldırmaya yeltendi ama omzundaki acı durdurmuştu. Sinirden gözleri kızarmış ve kızgın bir boğa gibi hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.

Pol onu sakinleştirmek ve bir şey yapmasına engel olmak için tam önünde durdu. "Kastor, sakin ol lütfen. Daha yeni uyandın."

Kastor öfke dolu bakışlarını Pol'a çevirmişti. "Neredeyiz biz?"

"Sinirleneceksin ama biz Lila'nın evindeyiz," diye tedirgin bir şekilde konuştu Pol.

Kastor, her yerinden öfke okları saçıyordu. "Sen nasıl izin verirsin buna? Kardeşini yaralayan insanın evine nasıl getirirsin bizi?"

"Kastor başka çarem yoktu. Sen kanlar içindeydin. Safir ve Teyen ejderhaların arasında kaldı. Bu eve gelmeseydim. Her şey daha kötü olurdu."

Kastor ve Pol hararetli bir şekilde konuşurlarken araya Lila dahil olmak istedi. "Pol haklı, buraya seni getirmemiş olsaydı. Durumun şimdikinden daha da kötü olurdu." Konuşurken parmağı ile Kastor'u işaret ediyordu.

"Sen konuşma! Benim bu hâlde olmamın sebebi de sensin," dedi Kastor.

"Evet benim. Ama benimde haklı sebeplerim var. Yine olsa yine yaparım. Şimdi iyileştiyseniz evimden çıkın ve gidin."

Lila bir anda sinirlenmişti. Bu insanlara yeterince iyilik yaptığını düşünüyordu. Artık gitmeleri yönünde karar kıldı. Çünkü bu insanlara daha fazla dayanamıyordu. Lila son sözünü söylemiş ve köşeye çekildi. Hazırlanıp gitmelerini bekliyordu.

Kastor'da bu evden hemen çıkmak istiyordu. Yavaşça yerinden doğruldu. Pol onun koluna girmeye yeltendi ama Kastor kabul etmedi. Kendisi kalkmak istiyordu.

Pol olanlara hâlâ inanamıyordu. Hem gitmek için arkadaşlarına yardım ediyor hem de kafasının içinde olanları düşünüyordu. "Ejderhalar gelmeseydi böyle olmayacaktı," dedi Pol.

Kastor, Pol'un cümlesinden sonra kafasına bir şey takıldı. "Ejderhalar etlerin kokusuna gelmiş olmalı. Peki ya etlere sadece metreler uzaklıktaki bir ejderha neden gelmedi?"

Lila köşesinde kollarını birleştirmiş şekilde evindeki insanları izliyordu. Kastor'un bu sorusuna kendisi cevap vermek istedi. "O ejderha et sevmez, kokusundan nefret eder."

Pol, Kastor, Safir ve Teyen tüm dikkatini Lila'ya vermişti. Lila'nın söylediği şeyler hiçbirine mantıklı gelmiyordu.

Kastor ayakta ama daha fazla dayanamayarak koltuğa oturdu. "Ne demek et sevmiyor. Sen nereden biliyorsun?" diye bir soru yöneltti Kastor.

Lila gayet sakindi. "O benim ejderham çünkü. Seni de o yüzden yaraladım. Kimse benim dostuma zarar veremez."

Safir yatağın oradan Kastor'un yanına gelmişti. Olanları anlamaya çalışıyordu. "Biz ona zarar vermeyecektik," dedi. Sesi oldukça zayıf çıkmıştı.

"Kayaların dibinde prensesime birisi demir okunu tutmuş, diğeri zarar vermeyecektik diyor. Sizin birbirinizden haberiniz yok," öfkeli ve bir o kadar da alaycı bir şekilde konuşmuştu Lila.

SAFİR Saklı Diyar (BİTTİ) Düzenleniyor ★Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin