20. BÖLÜM KÖTÜ GERÇEKLER

136 70 89
                                    

Kötülük, ilmek ilmek işlenmiş kötülük, sarmaşık gibi dolanmış kötülük... Turmalin dağının altında kurdu Karmen bu şehri. Ordusu burada oyuklarda yaşıyor kendisi ise siyah şatosunda.

Karmen şatonun en tepesinde, kötülüğü seyrediyordu. Yer altında oyulmuş oyuklarda yaşayan canavarlarına bakıyordu. Yüzünde alaycı bir gülümseme oluştu.

Her yer karanlıktı, sadece oyuklardan gelen meşaleler ile aydınlanıyordu dağın içi. Her yerde canavarlar geziniyordu, pis salyaları geçtikleri yerlerde birikmiş ve oradan geçenlerin ayaklarına yapışıyordu. Oradan geçen her canavarın ayaklarında salya izleri kalıyordu. Bu büyük yer altı kötülük şehrinde; herkes, kin ve nefret ekiyordu. Kertenkeleye benzeyen yaratıkların aksine bazı yaratıklarda vardı. Devler...

Acımasız bir şekilde öldüren devler, ezmekten keyif alan devler. Kocaman cüsseleri, kocaman elleri ve ayakları ile korku salıyorlardı. Kertenkele benzeyen yaratıklar bile bu devlerin yanına yaklaşmıyorlardı. En çok gözlerinden korkuyorlardı. Çünkü kan kırmızısıydı.

Canavarları hizaya sokan, onlara emirler veren; üstelik devlere bile söz geçiren yaratıklar vardı. Goldalar. Devler kadar olmasa da cüsseliydiler. Kaslı kolları, bacakları, gövdeleri demir bir zırh ile kaplanmıştı. Yüzlerinde acımasız bir gerçek vardı. Gözleri etrafa mor bir ışık saçıyordu. Ellerinde tuttukları kılıç ile sözlerini dinlemeyenleri ortadan ikiye ayırıyorlardı.

Karmen bu manzara karşısında çok keyiflendi. Bir düzen vardı kötülüğün şehrinde. Yıkım için bir araya gelmişlerdi. Uzun pelerini rüzgarında salınıyordu, siyah saçları da ona eşlik ediyordu. Çekik gözleri, eserini inceliyordu. Gördükleri keyfini yerine getirince ayrıldı oradan. İnce uzun ve oldukça karanlık şatosunda, karanlık tahtına oturdu. Tavana doğru uzanan sivri uçları ve yerlere savrulan siyah taşları ile oldukça kara kraliçeyi yansıtıyordu. Karmen özel olarak yaptırmıştı bu tahtı. Hayali ise bu tahtı Gökyakut'a götürmek ve oradan hüküm sürmek bu topraklara.

"Aren, buraya gel," dedi ürpertici sesi ile Karmen.

Tahtın solundan; uzun sarı saçlı, siyah gözlü adam çıkıverdi. Gözlerine sürülen siyah boyalar ve mor dudakları ile anlamsız bir şekilde bakıyordu Karmen'e.

Karmen, "Bugün nasılsın?" diye sordu.

"Kötüyüm, hem de çok kötüyüm."

Karmen gülmesi ile inletti şatoyu, keyfi bir daha yerine gelmişti. "İşte böyle, biz kötüyüz. Yakında o taht bizim olacak. Hakkın olan ne varsa alacaksın."

Aren keyiflendi. Sola doğru kayan gülümsemesi ile bakıyordu annesine. Güçlü olmak ve tahta oturmak en büyük hayaliydi. Gökyakut'a hükmetmek hatta tüm krallıklara hükmetmek hayaliydi. Güç, Aren'in gözlerinin tam önündeydi. Başka bir şey görmesine imkan yoktu. Güç bir nevi gözlerinin ferini söndürmüş, kendi meşalesini yaktırmıştı. Karmen bunun farkındaydı. Aren'in gözlerindeki o güce ulaşma isteğini görüyordu. Hiç sönmemesi için elinden gelen ne varsa yapacaktı. Kurnaz ve zalim bir kadındı.

"Bu gece Aren, bu gece yola çıkıyoruz. Ardennes'i almak için yola çıkıyoruz. Lilyum tacı bizim," dedi Karmen.

"Ben hazırım."

"Hazır olduğunu biliyorum Aren. Seninle gurur duyuyorum."

Aren gururla bakıyordu şimdi. Acımasızlığı da eklemişti bakışlarına. Ardennes'i zor bir savaş bekliyordu şimdi.

Karmen yaklaştı Aren'e. Tam gözlerinin içine baktı. Uzun tırnakları ile yüzüne dokunuyordu. "Tacı iyi kullan, biliyorsun ben tacımı kullanamıyorum. O yüzden iki katı iş düşecek sana," diye fısıldamıştı kulağına.

SAFİR Saklı Diyar (BİTTİ) Düzenleniyor ★Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin