1.0

108 14 21
                                    

"dokuz yaşındaydım draco."

"biliyorum.."

"dokuz yaşındaydım ve o lanet olasıca şey hayatımdaydı. sonraki yıllarımın da toz pembe geçmediği gayet açıktı bence, değil mi? ve buna rağmen normal davranmamı beklediler."

"seninleydim harry, farkındayım."

"herkes babamın o hallerini gördüğümde o şeye bir daha elimi sürmeyeceğimi, uzaklaşıp korkacağımı sandı. sence de tahminleri biraz ters tepmedi mi?"

draco cevap vermemişti.

"o sözü vermemizin bir sebebi vardı draco. kolumdaki dövmenin bir sebebi olduğu gibi."

draco'nun gözleri harry'nin kazağının örttüğü koluna kaydı. dövmesini yaptırmaya birlikte gitmişlerdi. anlamı büyüktü. harry'nin bahsettiği sözü de o gece vermişlerdi zaten.
^
harry yaklaşık iki yıl boyunca bırakın bırakmayı denemeyi, bağımlılığını kimsenin öğrenmesini bile istememişti. bu onun küçük sırrıydı.

başlarda gerçekten de bir sorun yoktu. harry zihninin kontrolünü kaybettiğini hissettiği anlarda düşüncelerini durdurmak için kullanıyordu. bir bakımdan anılarının ona kafayı yedirtmesini önlüyordu. ve evet, işe yarıyordu ve bu kelimenin tam anlamıyla muhteşem hissettiriyordu. kafandaki tüm sesleri tek bir tuşla kapayabilmek gibiydi, duvarları olmayan bir odada yanlız kalmak gibi. aylarca kimse öğrenmemişti, belki de geceler bu yüzden bu kadar huzurluydu?

ancak haftalar geçtikçe eskisi kadar iyi hissettirmemeye başlamıştı. harry'yi tatmin etmiyordu. aynı ölçüde alsa da kafasındaki sesler artık buna bağışıklık kazanmışçasına tekrar konuşmaya başlıyordu. sesler gün geçtikçe yükseldi. susmak zorundaydılar. harry sessizliğin getirdiği huzura çok alışmıştı. o yüzden onları tekrar susturdu, daha güçlü bir şekilde. ancak sesler ne kadar güçlü bastırılırsa o kadar hızlı yükseliyorlardı. harry bunun iyiye işaret olmadığını farkındaydı. ancak kendi iradesini kontrol edebileceği aşamayı çoktan kaçırmıştı. tren istasyondan kalkmıştı ve dönmeye niyeti yoktu.

harry tek başına olsa bu döngünün sonu babasınınkiyle aynı olurdu

ama değildi.

draco olan biten her şeyi görüyordu. ilk ve tek arkadaşının ne halde olduğunu farkındaydı ve bu konuda elinden hiçbir şey gelmiyordu. 17 yaşındaydılar evet ama böyle bir şeyle nasıl ilgilenmesi gerektiğinden emin değilken bir adım atması ne kadar mantıklıydı?

aylar draco bunları düşünürken geçti. sonunda durumun gerçekten kontrolden çıkmaya başladığını fark ettiğinde cesaretini toplayıp harry'yi karşısına aldı.harry başta elbette inkar etti, o konuşma saatler sürdü. draco'nun yardım elini tutması saatlerini almıştı.

ancak tutmuştu. öyle ya da böyle başarmıştı. yapma sebebi draco'yu daha fazla üzmemekten başka bir şey olmasa da. harry'nin halinden bir şikayeti yoktu ki. bırakmak gibi bir niyeti de. sevdiği çocuğu böylesi bir konuda üzmek fazla acımasızcaydı yanlızca, harry için bile.

konuşmanın üzerinden sekiz ay geçmişti, harry'nin 18. yaşına ise yalnızca bir hafta vardı. draco yeri geldiğinde geceleri uyumamış, yeri geldiğinde harry'nin çantasını elleriyle deşip çıkarttıklarını çöpe atmıştı. bir keresinde harry'yi tuvalete kitlemek zorunda kalmıştı ve gece boyunca ağlamasını dinlemişti. ancak başarmışlardı: harry iki aydan uzun süredir temizdi.

dövmesi ise harry'nin doğum günü hediyesiydi. kolunun iç kısmında, dirseğinin hemen üstünde draco'nun el yazısıyla 4.21 yazıyordu. *

yine o gece harry draco'ya, draco da harry'ye koşullar ne olursa olsun elini o şeye sürmeyeceğine dair söz verdi. draco daha önce asla kullanmamış olmasına rağmen.
^
"biliyorum harry, gerçekten üzgünüm. ve verdiğim söze hala sadığım. o bir kerelik bir şeydi. bir partideydik ve..-"

"ne olursa olsun demiştik draco. koşullar ne olursa olsun. o şeye ihtiyacın bile yoktu. benim en çok olduğu zamanda bana bıraktırmıştın ve senin ihtiyacın bile yoktu."

"harry bunu yarın konuşsak? biraz fazla kaçırdık ve şu anda ikimizin de uykuya ihtiyacı var."

"üzülmemen içindi."

"ne?"

"kafayı bulmayı üzülmemen için bıraktım diyorum. ama sanırım artık birbirimizin duygularıyla pek de ilgilenmiyoruz, değil mi?"

"tabiki ilgileniyoruz! harry hayatımdaki sahip olduğum en değerli şeysin sen."

"gerçekten ilgilenseydin sana karşı olanları da görürdün draco. bunca yıl boyunca en derinlere attığım ancak saklayamadıklarımı da görürdün, pek de zor sayılmazdı inan bana."

harry paltosunu ve telefonunu alıp odadan çıktı. draco oturduğu yerde kalmıştı. harry'nin ona karşı hisleri vardı ve yıllarda draco bunu görmemiş miydi?

harry telefonunu çıkarıp aiden'ın numarasını tuşladı.
"selam harry. "
"yanına gelebilir miyim?"
"ne- yani elbette. her şey yolunda mı?"
"kafamı dağıtmaya ihtiyacım var. yardımcı olacak bir şeylerinin olduğunu umuyordum."
"harry.."
"lütfen..?" dedi harry sesi hafif çatallanırken.
"seni almamı ister misin?"
"mhm"
"pekala.."

* 4.20 (saat 4'ü 20 geçe) , esrar(ot(marijuana)) içilen saat olarak tanımlanır. ilk defa 1970'lerde rafael adındaki bir lisede bir grup gencin ot içme yeri ve saati için kullandığı bir kod aslında. 4.21(saat 4'ü 21 geçe) ise bu saatin geçtiğini yani kişinin bağımlılığını geride bıraktığını sembolize eder.

what's missing? / drarryWhere stories live. Discover now