0.1

503 27 69
                                    

28 kasım, akşam 2.42

tamam tamam iyiyim. hadi bildiklerimizi tekrar edelim. ben harry. harry potter. üni 2.sınıftayım ve tıp okuyorum. bir sevgilim var adı draco malfoy. o ise.. evet! psikoloji okuyor. brighteard yatılı okulundayız. ikimiz de yirmi yaşımızdayız. o benim oda arkadaşım. hayır bu doğru değil. o benim hayat arkadaşım. sanırım onsuz yaşayamam.

harry, kendini her kaybetmek üzere olduğunda bu cümleleri tekrarlardı. bunu ona tedavisi sırasında draco öğretmişti. tabii sevgilisinden bahsettiği kısmı değil. onu harry eklemeyi seçiyordu. uzun vadede bir fayda sağlamasa da bir süre daha onu ayık tutmayı ve geçen her saniye ağırlaşan kafasını havada tutmasına yardımcı oluyordu. bir şeyleri hala hatırladığını bilmek ona iyi geliyordu. ancak telefonun diğer ucunda duyduğu ses kadar iyi değil. uzun bir süre çaldıktan sonra telefonu kulağına götürdü:

"harry?"

"draco."

"tanrı aşkına harry sen nerdesin?"

"ben..bilmiyorum. ama çok üşüdüm. burası çok soğuk draco lütfen gelip beni alır mısın?"

"tamam tamam sakin ol. etrafında neler var bana biraz anlatır mısın sevgilim?"

"pekala..çok net göremiyorum. sanırım birkaç ağaç ve..hayır hayır. çok fazla ağaç var. birkaç bank ve çok güzel bir manzara. uçsuz bucaksız"

"bak bakalım yakınlarda kimseyi görüyor musun?"

"hayır. yanlızım. draco, burada olmam benim suçum mu?"

"hayır, hayır harry değildi. hiçbir zaman senin suçun olmadı." titreyen sesiyle konuşmaya devam etti. "şimdi beni çok dikkatli dinlemeni istiyorum. bak bakalım yakınlarında bir tabela veya herhangi bir yazı var mı? " 'tanrı aşkına onu ayakta tutacak bir şeyler olsun' diye geçirdi içinden.

"ayağa kalkabilecek gibi hissetmiyorum, burası çok soğuk."

"pekala tamam. kıpırdama. tanrı aşkına harry o şeyden kaç doz aldın.. ceketine güzelce sarın tamam mı? birazdan yanında olacağım. beni bekleyebilir misin?"

"hıhı"

"tamam çok güzel. ben gelene kadar benim için yıldızları sayar mısın? ah onların kaç tane olduğunu bilmeye gerçekten ihtiyacım var."

"sanırım bunu yapabilirim."

"mükemmel."

draco telefonu kapattı. kafasını kollarının dayalı durduğu duvara defalarca vurdu. "aptal! aptal! aptal!" göz göre göre sevdiği adamın kollarından kayıp gitmesine nasıl da izin vermişti? tüm bu olanların başında biliyordu bu günün elbet geleceğini. umut denen şey fazlasıyla acımasızdı.

hızlı adımlarla yollandığında on dakika sonra yanındaydı.

"gelmişsin."

"tabiki geldim harry, ben seni ne zaman yanlız bıraktım ki?"

"bırakmadın. draco, özür dilerim. bu yağmurda buraya kadar yürümemeliydin. hasta olacaksın. ama ben..çok üşümüştüm, iyi ki aradın beni."

"şştt. senin özür dileyecek hiçbir şeyin yok, tamam mı?" harry kafasını onaylayarak salladı. "hadi gel, seni odana götürelim."

what's missing? / drarryWhere stories live. Discover now