KİLL THEM ALL!!

Mulai dari awal
                                        


"Ne yaptın Grey?" Gözlerini sıkı bir şekilde kapattı. Dişlerini sıkarak; "Çok üzgünüm Nightmare. Gerçekten çok üzgünüm." Sözleri üzerine gözlerim şaşkınlıkla açıldı.


"Annen Night. Annen...Tom'u doğururken ölmedi." Gözlerim daha fala açıldı ve kanatlarım titremeye başladı. Yani...ne?


"Annen Anna FİRE. Seni doğururken öldü ve öldükten sonra görevi hemen sana geçti. Bunca zaman seni izledim. Doğru zamanı kolladım. Ve Tom'a gelince... Onunla öz anneden değilsiniz. Mark evi tek başına geçindiremeyeceğini anlayınca başka bir kadınla evlendi. Onu öz annen bildin Night. Mark' ta bunu istiyordu. Mark... Anna' ya hiç vurmadı. Onlar mutlulardı. Ama üvey annen Maya da en az öz annen gibi sana baktı ve sevdi."


Gözlerim dolmuştu. Yani annem beni doğururken ölmüştü. Bu her şeyi açıklardı. Ondan bir kaç adım uzaklaştım. Gözlerinin içine öylece bakıyordum. Kırmızı gözler artık kan kırmızısından açıktı. "Night...çok üzgünüm ben-"


"Kapa çeneni! Kapa şu lanet çeneni!" Bu tepkiyi hiç beklemiyordu biliyorum ama bana en başında gerçeği söylemeliydi. En azından bunu yapması gerekirdi.


Arkamı dönüp tekrar eve girdim. Jeff dolu dolu olmuş gözlerime baktı. Tanımadığım 2 kişi de öyle. Jane gitmişti. Ayağa kalktı ve dibime kadar geldi. Geri adım atsam da kolumdan tuttu. "Bir sorun mu var Nightmare."


Hayır. Hayır ya. Sorun falan yok! Ben iyiyim! Ben gayet iyiyim! Düşünmeyin beni! Tanrı aşkına beni rahat bırakın! Lanet olsun ben iyiyim!


Cevap vermeden kolumu kurtardım ve yanından geçtim. Merdiven leri çıkıp kapıyı ardımdan şiddetlice kapattım. Aslında düşünüyorum da bütün suç Grey'in değildi. Mark'ta bana yalan söylemişti ve bir yalanın içinde yaşatmıştı. Lanet olsun! Lanet olsun!


Biriken göz yaşarımı sildim. Yatağa oturdum ve dizlerimi kendime çekerek sarıldım. Ağlamak yok Jessica. Ağlamak yok. 16.yaş günümdeki gibi olmak istemiyorum. Bir daha ağlamamak üzerine kendime yemin etmiştim. Dayanıklı olacağım.


Kapım çalındı. "Defolun! Kimseyi yanımda istemiyorum! DEFOL!" Çok fazla bağırmıştım ama hak etmişlerdi. Sinir krizi geçirmek üzereydim. Yaklaşmaları iyi olamazdı. "Jess...lütfen...dinle beni. Her şeyin bir nedeni var. Lütfen sakin kal.


Grey! Lanet olası YARATIK!


Kapımı açmak için zorladı ama açılmadı. Kapımı kilitlemiştim. Hep böyle yapardım. 18 yaşıma kadar böyle idare ettim. Hala 18 yaşındayım ama Haziran ayının 22'sinde doğum günüm vardı oyüzden kendimi çoktan 19 yaşında sayıyordum.


"Jess-" "Hayır. Hayır! HAYIR!" Birden işaretim parladı. Gözlerim dev gibi açıldı. Heryer aydınlanımtı. İşarete dokundum. İşarete dokunuz dokunmaz ışık odaya dağıldı. Sonra ışık hüzmeleri ateşe dönüştü ve etragımda bir daire oluşturdu.


Birden karşımda birini gördüm. Siyah ve kırmızının harika uyumu ve parlak sarı gözler. İki tane de değildi...toplam 5...göz. Karnındaki yarıklarda değişik şeyler görünüyordu. Dişler. İmkansız. Yüzüne baktım. Yanılmışım. 6 göz. Bana bakıyordu. Hepsi bana odaklanmıştı. İlk defa bu kadar şaşkına dönmüştüm.


"Merhaba Nightmare Jessica FİRE! Seni uzun zamandır görmek istiyordum. Demek Slender'ın yeni hizmetçisi sensin." Hizmetçi? Biraz daha yaklaştı ve işarete dokunacakken durdu. Sonra işarete dokunmadan uzun parmaklarını boğazımdan yukarı kaydırdı. Dokunduğu yerlerde tarif edemediğim bir iz bırakıyordu. Tüylerimi diken diken eden bir his.


Hareket edemiyordum. Boğazımdan çeneme kadar çıkan parmağı çenemde durdu. Tavana bakıyordum. Ama tavan değişmeye başladı. Kırmızı oldu ve...bir damla kan yanağıma damladı. Kan boynuma aktı. O anda ıslak bir şey kanı aldı.


Pislik.


"Sana bir teklifim olacak." Çenemi kavradı ve aşağı indirdi. "Birini öldüreceksin ve kanından bana biraz getireceksin. Ama bu kişiden gerçekten nefret etmen gerekiyor. Gerçekten nefret ettiğin birinin kim olduğunu biliyorsun değil mi?" Sanırım cevabı biliyordum.


En nefret ettiğim kişi. 3 yıl önce beni satın almaya kalkan herif! Onu öldürebilirdim. Nasıl olsa artık bir Proxy'dim ve bir ölüydüm.


Elini çenemden çekti. Karşılığında bir şey yapması gerekmez miydi. "Peki ben?" Kendime şaşmıştım. Çünkü kelimeler istemsizce çıkmıştı ağzımdan. Güldü. "Sana özel bir hediye." Benim cevap vermeme kalmadan kapım kırılırcasına açıldı. O anda odada olan her şey yok oldu. Bense karşıdaki duvara boş boş bakıyordum.


Yüzümü ellerinin arasına aldı ve ona doğru çevirdi. Slender Man'e dönüşmüştü. "Sen iyi misin? Ne oldu? Kiminle konuştun?" Biraz durdu. Eli kaldırdı ve bir damla kanın bıraktığı ize baktı. Eline bulaşmıştı. "Bu...senin kanın mı?" Cevap vermek için ağzımı açtım ama yapamadım.


"Lanet olsun Nightmare! Bana cevap ver!" Diye emretti. Ama yapamıyordum. Odaya birkaç kişi daha girdi. Bütün herkesle tanışma imkanı bulamamıştım. Ama tanıdığım Jeff, Jane, Hoddie, Masky ve Toby. Onlar odaya girdi ve yanlarında tanımadığım 2 kişi da...


"Ne oldu?!" Diye endişeyle sordu Jane. "Bilmiyorum. Hadi Night. Biraz uzan." Dedi ve yavaşça yatağa uzandırdı. Göz kırpmaktan başka bir şey yapamıyordum. Gözlerimi yavaşça kapatmaya başladım. Belki biraz uyku iyi gelebilirdi.


Bir bölüm daha bitti. Geç yayınladım kusura bakmayın. Çok üzgünüm. Yıldızlarınızı eksik etmeyin!

PROXY OLMAKTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang