Toby ayağa kalktı. "Ben aşağı iniyorum." Onu da başımla onayladım. Kapıdan çıkınca hemen ayağa kalkmaya çalıştım. O anda Jeff beni kalkmamam için tuttu. "Burada biri daha var. Hatırlıyor musun?" "Seni insandan saymıyorum. Şimdi git başımdan." Dedim ters bir şekilde. Bana ters ters baktı ve kaşlarını çattı. Omuzlarımdan tuttu ve beni tekrar yasladı. "Ayağa kalkma. Slendy sonra bana patlıyor." Gülerek tek kaşımı kaldırdım."Slendy?" Gözleri açıldı. "Ya-yani Grey..."


Gözlerini kaçırarak yatağa oturdu. Başımı eğip gözlerine daha dikkatli baktım. Utanmış veya kızmıştı. Kıkırdayınca suratıma 'bok mu var?' bakışı attı. Bende 'evet' anlamında başımı sallayınca suratı kızgınlıktan kıpkırmızı kesildi.


Kızgınlıkla odadan çıktı. Kapıyı çarpınca kıkırdamam kısa bir kahkahaya dönüştü. Ayağa kalktım. Biraz başım dönüyordu. Onun haricinde iyiydim. Aynanın karşısına tekrar geçtim. Normal ben. Kanatlarım, mor kedi gözlerim...

Saçma değil mi. Rüya olsun istiyorum. Sabah kalkıp tekrar Tom'u gizlice yatağıma girmiş şekilde görmek istiyordum. Ona bu olanları gülerek anlatmak istiyordum. Ama artık çok geçti.


Yatağa oturdum. Madem annem Tom'u doğururken ölmüştü, o zaman Tom'un da Proxy olması gerekmez miydi? Veya DNA'sını taşıması. Çok saçma. Saçma... Saçma!


Kendime inanamayarak odadan son hız çıktım ve odamın birkaç adım ötesindeki merdivenlerden indim. Hızlıca salona daldım. Grey. Sadece onunla konuşmam gerekiyordu. Kardeşim bu işin içinde olmamalı.


Salonda Jane, Jeff ve tanışmadığım 2 kişi daha vardı. "Grey. O nerde?" nefesim düzensizleşiyordu. "Sana yataktan kalkma demiştim kanatlı ucube!" Onunla uğraşacak zamanım yoktu. "Grey nerede?!" Dedim hiddetlenerek. Suratıma boş boş batı. "Arka bahçede." Hızla arka kapıya yöneldim.


Kapıyı öküz gibi açtım. O anda Grey ve Masky arka bahçedeydi ve Masky'nin arkasında Ticci ve Hoddie vardı. Tartışmanın ortasına dalınca kesildi tabi. Grey suratıma endişeli ve korkmuş gözlerle baktı. Sonra kaşlarını çattı. "Sen kapı mı dinliyorsun?" Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Oysaki bahçeye pat diye dalmiştim ve dinlemek aklımın ucundan bile geçmemişti.


"Ha-hayır! Ben sadece seni arıyordum...Grey." Bakışları normale döndü. "Bir sorun mu var?" "Asıl bunu sana sormalı."


Soruyu terslemem üzerine gözleri açıldı. "Bir sorun yok. Şimdi ...ne istiyorsun Night?" Göz kapaklarımı biraz daha indirdim. "Özel" Masky anlamış gibi sırtını döndü ve ormana girdi. Kardeşlerim de onu takip etti. Grey bana döndü ve 'dinliyorum' bakışı attı.


"B-bak Grey. Biraz sorgulama gibi olacak ama olacak ama...sorularıma cevap vermen benim için en iyisi." Dedim ve gözlerimi gözlerime çevirdim. Nasıl bakıyordum bilmiyorum ama o da gözlerini kıstı ve hafifçe eğilerek ve başımı okşadı.


"Tom. Kardeşim. Madem annem onu doğurduktan sonra öldü...onun da Proxy DNA'sı taşıması gerekmez mi?" Sorum üzerine gözleri şaşkınlık ve pişmanlıkla açıldı. Pişmanlık? Bir şey yapmıştı.

PROXY OLMAKWhere stories live. Discover now