14

65 7 9
                                    

Seungmin tepinen Jisung'un üzerine basmıştı, ileri bakıyordu sinirleri bozuk bir adam gibi.  O sırada o sokağın iki başında iki adam belirdi.

"Tut onu!" diyene döndü Seungmin. Ayağını kaldırdı. Jisung ağlamaktan bitkin düşmüş bir biçimde yüzüne yapışan minik taşlarla kalktı. Dönüp sordu Seungmin'e.

"Ne istediniz Minho hyungtan? Tam olarak size ne yaptı?!!"

"Bas git, bak gelenler var" dedi Seungmin onu iterken. Jisung döndü tanıdık sese.

"HAN JISUNG UZAKLAŞ!" diye bağırıyordu Yongbok. Jisung kendini de, olduğu yeri de yeni fark eder gibi çığlık attı Seungmin onu yakasından tutmuşken.

"Polis çağır Yongbok, sen burası için çok narinsin!"

Seungmin dayanamayıp güldü, itti Jisung'u.

"Son saniyeler, kaçtın kaçtın" dedi yüzü kesik adam da koşarken.

Jisung bir iki adım geri kaçtı Yongbok uçan tekme ile yüzü yaralı adamı yere yapıştırırken. Gözleri büyüyen yeni dayak yemiş olan öyle izlerken Seungmin ile göz göze geldi.

Seungmin güldü bomboş, sonra koşarak uzaklaştı.

Yongbok yere düşen adam ayağa kalktığı anda gardını aldı ve tek direkt yumrukla onun yüzünü kana buladı.

Jisung narin nazenin Yongbok ile uğraşmayı sevdiği anlara gitti bir an.

Onu ittiğinde gülen, karamelli kahveler içen, arkadaşlarının aşk anısını dinleyen işsiz Yongbok.

Jisung Yongbok hâlâ hırsını alamamış karşıdakini hırpalarken onu belinden sardı.

Adam kalktı kaçtı gülerken ağzını silerek.

"Bela sardınız" diyordu, Yongbok ilerlemeye çalıştı ama Jisung onu daha sıkı sardı.

Sonunda Yongbok bir an fark etti sarılanı, döndü baktı Jisung'una burun burunalarken.

Jisung ağlıyordu, yüzünde minik taşlar vardı ve onu tutmuştu. Yongbok bir adım bile gerilemeden elini kaldırdı, onun yanağına koydu. Yavaşça taşları kumları aşağı indirdi, sordu.

"Iyi misin?"

"Beni, bizi nasıl buldun? Hayır, bu da neyin nesi idi?"

Yongbok gülümsedi.

"İz kalmayacak gibi."

"Hayır, adamı benzettin Yongbok. Nasıl?"

"Ha o mu?" dedi bir adım geriledi Yongbok keyifli gibi, "Üzerine afiyet bal şeker olsun siyah kuşağım da."

Jisung nefesini tuttu Yongbok gülerken. Sıradan bir şeymiş gibi yumrukları kan iken. Ve de gülümsemesi yalanın en büyüğüyken. Uzandı ona. Yongbok kaçınmadı.

Jisung onun yanağına koydu elini, mırıldandı.

"Tamam, geçti geçti."

Yongbok o an anladı ne kadar kötü hissettiğini. Tuttu bir anda kendine çekti Jisung'u, sıkı sıkı sarıldı.

"Geçti" dedi, "Geçti Jisung."

Hyunjin ise Minho'nun ağzına koydu elini, üzerine eğildi ceketini çıkarıp kenara attıktan sonra. Fazlasıyla yakınlaşıp elini çekmeden önce hızla konuştu.

"Sadece yakınlaşacağım, sakin ol Minho."

Elini çekti, uzandı Minho'ya. Onlar öpüşür gibi dururken adam geçmişti onları.

Hyunjin bir adım geri çekildi, düşünce olmayan gözlerini Minho'nun yüzüne dikti.

"Çekil" dedi Minho onu itip. Hyunjin onun bileğine sarıldı ve konuştu.

"Gitme, biraz sakinleşsin ortalık."

"Sen çok biliyorsun" diye güldü Minho kalbi aşırı hızlıyken.

"Sunbae dinle" dedi tekrar kibarlaşan Hyunjin, "Gel bak benim güvenilir tanıdıklarım va-"

"Çekil ya, kalabalık yapıyorsun anca!" diye bağırdı Minho. Hyunjin onun ağzına yine elini basıp yaklaştı. Tısladı.

"Sakin olur musun, kafayı yediğimizi biliyorum ama bu deli mahallesinin tek akıllısı kalman lazım Minho."

Minho öyle baktı onun gözlerinin içine. Bir süre sonra Hyunjin o sakinleşti diye bıraktı onu. Minho sokağa fırladı. Hyunjin için için bir çığlık bırakıp sokağa koştu.

Minho delirmiş gibi gülerek, arkasına arada bakarak seke seke gidiyordu. Hyunjin onun iyi olmadığını daha net fark ederken Jisung'u aradı. Koşuyorlardı ama Jisung sakin açtı.

"Iyi misiniz?" diye sordu sakinmiş gibi.

"Sen, kaçabildin anladım da! Neredesin?"

"Yongbok ileyim, Minho sunbae nerede? Seninle mi?"

"Onu kovalıyorum, Yongbok ile cafeye gelin. Minho'nun gelmesini sağlamaya çalışacağım. Hayır, hastaneye geçin."

"Koş Yongbok" dedi birine Jisung, kapattı.

Minho o gün Hyunjin onu kovalarken oldukça şen hissediyordu. Hyunjin'i seviyordu, bu da komikti ama gerçekti. Ona kızamıyordu, onu suçlayamıyordu.

Hyunjin onu kilitleyip tekrar duvara çarptığında güldü duran Minho.

"Gözlerimin içine bak Minho" dedi Hyunjin. Minho gülerken oraya buraya bakıyordu. Hyunjin çok kötü hissetti.

"Sunbae" dedi yalvarır gibi, "Şimdi seninle bir yere gitmemiz lazım ama bana kızmak, bana küsmek yok?"

Minho güldü başını önüne eğip, kaldırdı başını sordu.

"Deli miyim ben? Neden öyleymişim gibi bakıyorsun!"

"Hayır, sinir krizi geçirdiğini düşünüyorum ve ne dersen de doktora gidiyoruz."

"Hayır!" diye sağlam bir öfkeyle çıkıştı Minho, "Ben iyiyim tamam mı?!!"

"Tamam ben kötüyüm, bayılayım mı?" dedi Hyunjin onu tutmadığı eliyle başını tutup.

Minho güldü. O sırada Jisung ile Yongbok onları bulacakları yere çıkmışlardı. Yongbok "Özür dilerim" deyip kilitledi Minho'yu kendine. Jisung taksi çağırdı Minho küfür ederken ve onu taksiye attılar.

Minho arkada oraya buraya tekme atmaya çalışırken Hyunjin bundan nasiplendi ve göğsünü tuttu, bu sefer dayanamadı ağlamaya başladı.

Mani(a)c // HyunHo ✔️Where stories live. Discover now