5

88 8 0
                                    

Hyunjin Minho ile muhabbet ederken bir tık fazla enerjik olduğunu anladığı an aslında durup düşünürdü. Sorun da buydu zaten, Hyunjin aşırı enerjisinin nedeni olan Minho'nun karşısında o an sakinleşmekte zorlanıyordu.

Minho sonunda gülümsedi, tuhaflık ortamı sarmışken düzeltmek büyük olarak onun elindeydi sonuçta, sordu.

"Eee kütüphaneden ayrılınca boş vakitlerini nasıl geçireceksin?"

Hyunjin gülüp hemen uyum sağladı, cevapladı.

"Kendime bir bela bulurum ya da sevgili!"

"Büyük umutların var geleceğe yönelik!" diye alay etti Minho. Hyunjin şakacı bir tavırla omzunu silkti, cevapladı.

"Ne yapmamı beklersin sunbae, ders çalışmaktan başka işi gücü olmayan biriydim ben. Kütüphaneden ayrılınca gerçekten ne yapmalıyım bilmiyorum ki!"

"Kütüphaneden ayrılmak zorunda mısın ki cidden? Jisung seni çok özleyecek gibi, o yüzden diyorum."

"Tek o mu özleyecek?" diye güldü Hyunjin. Minho boğazını temizledi, Hyunjin tamamladı, "Jeongin ekmeği de özler beni, net!"

Minho kıkırdadı, bardağının dibine bakıp kafasını kaldırdı. Hyunjin onu güleç bir şekilde bir şeyler söylemek üzere bekliyordu. Minho dinlediğini belli eden bir bakış attı ona.

"Gidebiliriz, ben de bitirdim. Öyle seni kilitleyip kalacağımı düşündüysen hayır sunbae. Merak etme!"

"Alaycı kuş musun evladım sen?"

"Eğer burası Açlık Oyunları ise, evet!" diye güldü Hyunjin. Minho da eğlendi.

"Açlık Oyunları olmasın yaa. Ama sen alaycı kuş ol."

"Sen seç ben olayım sunbae. Hadi kalk gidelim istersen. Jisung ve Jeongin merak etmeye başlamışlardır. Akıllı saatime mesaj yağıyor, dikkatim de dağıldı!"

"Jisung bir şeyler yazıyor olmalı" diye çıkarımda bulundu doğal bir tonla Minho. Hyunjin saatine bakıp güldü.

"Evet, o. Ama molayı uzat uzatabilirsen demiş."

"Jisung gerçekten sana karşı çok içten" dedi Minho anlamayarak.

"Jisung dünyanın en tatlı arkadaşı" dedi Hyunjin de, "Hep alttan alır, işi yüklenir ve mükemmel sorun da çözer."

Minho sevgi doldu ikiliye. Gülümsedi, kalktı.

"Ama benimle buluştuğunu hemen yetiştirmiş, diline güven olmuyor gibi."

"Yok bir bana söyler, ben de bir ona anlatırım. Diyorum ya, dünyamın en yakını o!"

Minho kıkırdadı, onayladı. Bardakları kaldırırlardı ama topladı, kendisi attı. Kendisi için açılan kapıdan çıktı, Hyunjin de keyifle bıraktı kapıyı aradan sıyrılıp. Keyifle, seke seke sakin yürüyen Minho ile kütüphanesine geldi.

"Seninle buluşmak güzeldi Hyunjin" dedi Minho, "Jisung ile konuş, tekrar sana söylemedim ama ona şartlar sunmuştum. Kesin öğren, işimde zayıf görünmek istemiyorum. Görüşürüz!"

Minho geçti yerine oturdu, gülümsemesi anında ciddiyete döndü. Kitabını paralel alıp koydu, başını kitaba gömdü.

"Yok artık yerim bunu" dedi Hyunjin anında Jisung'a yaklaşıp, "Sunbae falan götürürüz yani."

"Ay hoşt" dedi Jisung alayla onu iterken, "Minho sunbae çok sakin adam sana göre, boğulur may lav. Azıcık sakinleşmen lazım, ona götürür seni bu yol."

"Ama Jisung" dedi dudaklarını büktü Hyunjin, "Bilmiyorum sadece ideal bir koca gibi."

"Kes ya öf" dedi Jisung gözlerini devirip, "Al Jeongin'i, işine dön."

"Sert bi bey. Bayılırım o ye."

"Tanrı aşkına Hyunjin. Kafana kalem saplarsam sert bir bey ile yeni tanıştığını fark-"

"Tamam bebikto ya, gittim of. Bugün çok sıkıcısın."

"Çünkü işimiz başımızdan aşkın Hyunjin. Yürü boyunu göreyim!"

Hyunjin dayanamayıp kıkırdadı, Minho dönüp ikisine sevgi ile baktı. Jisung'a göz kırptı göz göze geldiklerinde, bir an izleyip önüne döndü.

"Yok gerçekten yiyeceğ- gittim gittim. Iyi izle, boyumu gör."

Jisung dilini çıkardı, Minho cam yansımasından ikisini izlemeye devam ediyordu, eğlendi. Kendisini mutlu hissetmesi bu ikili sayesinde iyice net olmuştu.

Her ne kadar akşamları kendini boğan bir karakter olsa da. Kendisine ait hiçbir şeyi sevmeden gecelerini ağlayarak ya da gergin bitiriyor olsa da.

Gündüzleri ikisi ile aydınlandığında unutuyordu derdi tasayı.

Yası bile.

Minho bir an gülümsemeyi bıraktı. Kalemi paralel koydu, buna bile sinirlendi. Geçmiş aklına geldi.

Bu geçmişte annesi vardı. Babası işte olmalıydı.

Annesi eve koşarak gelen Minho'nun yüzündeki yara yüzünden ne olduğunu bile sormadan Minho'ya sert bir tokat geçiriyordu o an.

"Zayıf mısın bu kadar?" diye bağırıyordu, gözleri kan doluydu sinirden.

Oysa Minho o gün sadece biri çelme taktığı için düşmüştü. Birkaç yıldır devam eden bu süreçte yaptığı tek yanlış olmadan sürekli dışlanacak olduğunu fark etmiş, evde de huzur olmadığını net bir şekilde görmüştü.

Bu nedenle Minho çok sakin, çok huzurlu görünüyordu. Takıntıları artmış, onu hapse almıştı.

Oysa Hyunjin ile Jisung onu sevmişler gibiydi.

Sevmişler miydi?

Minho o an sıfır sevgi hissetti. Sadece alay sezdi ve midesi bulanırken kitaplarını aldı, hızlıca kütüphaneyi terk etti.

Hem de saat daha iki bile değildi.

Mani(a)c // HyunHo ✔️Where stories live. Discover now