9

70 8 16
                                    

"Hwang Hyunjin ile mi görüşüyorum?" diye sordu Minho telefonda uykulu açan sese. Hyunjin derin bir nefesi tutup ciğerlerine sakladı Minho'nun sesini tanıyıp.

"Hyunjin ben danışmanın, Lee Minho. Ders seçimleri başlamadan önce ulaşıyorum herkese. Biz B şubesiyiz, bu yüzden sakın A'dan ders alma. Sana da bana da bela olur bu durum. Tamam mı? Ses ver?"

Hyunjin gözlerini sıktı açtı, açtı sıktı ve sesini ayarlayıp cevapladı.

"Tamam sunbae. Dördüncü sınıfız zaten, bu ayrıntı bize lazım mıydı?"

"Geçen dönemki hocanızdan öğrendim, yarınızdan çoğu zorlanıyormuş hâlâ!" dedi Minho, güldü sonra.

"O yarıdan azına dahilim" diye hava attı Hyunjin.

"Her neyse, uyarmış olayım. Eğer yanlış yaparsan odama gelmen ve düzeltmemiz gerekir."

"He öyle mi?" diye düşündü Hyunjin, "Tamam anladım sanırım, umarım yapabilirim-"

"İkinci şube seç zorlama şansını" diye güldü Minho. Hyunjin güldü.

"Bakarız sunbae."

Minho güldü yine, tamamladı.

"Yanlış yaparsan sırf gıcıklığına seni süründürürüm, çünkü bilerek yanlış yapacaksın beni süründürmek için!"

"Ay ne alaka sunbae?" dedi kıkırdadı Hyunjin, "Anladım tamam, bu arada bir sorum var."

"Sor bakalım, yolla gelsin."

"Şimdi birinci şubeden alıyo-kızma tamam!"

İkisi güldüler.

"Hadi Hyunjin işim gücüm var, arkadaşlarına ulaşmam lazım. Görüşürüz tamam mı?"

"Hm hm" dedi Hyunjin, "Kolayların bol olsun sunbae. Görüşürüz yine!"

Minho gülerken kapandı telefon. Hyunjin telefonu aşkla izledi, anında kaydetti numarayı.

Minho bir sonraki numaraya doğalca ulaşırken Hyunjin telefonuna aptal gibi sarıldı sırıtırken.

Öğlene kalmadı, Hyunjin elinde bir not defteri, 309'u çaldı.

"Buyurun" dedi Minho güzel bir tonla, elindeki işi bıraktı ve kapıya baktı. Hyunjin mi işi biliyordu Jisung mu işi bilendi bilinmez, Jisung güler yüzle kafasını uzattı içeri.

"Oi Han Jisung, bir sorun mu var gel gel."

"Selam sunbaelerimin en biber dolması, meraktan Hyunjin'in seçimini yapmadım ne yapacak diye de. Sana muhtaç kaldı, gülmeye geldim."

Hyunjin delici bir bakış attı bloknotunu kucaklarken Jisung'una. Minho gülmemeye çalıştı. Eliyle sandalyeleri işaret etti Hyunjin'i izlerken.

Bilmiyordu izlediğini, Jisung ise çoktan izliyordu ikiliyi. Minho dayanamadı, sordu.

"Hey, yarının azı! Sorunun ne?"

"Yav!" dedi gözlerini devirdi Hyunjin hâlâ bloknot ile samimiyetini korurken, "Bu Jisung bilerek bana bir dersi A seçip onaylamış sistemi! Bu sefer ona bırakmıştım, kütüphanede acil iş çıkınca- tabii ya öyle bakmayın sunbae! Ben hep kendim yapardımdım da dımdım."

Minho Jisung'a döndü gülerek, ikisi gülüp Hyunjin'e döndüler aynı anda.

"Ya bütün değerlerim üzerine yemin ederim ki Jisung götl- kabalık olsun diye yaptı sunbae!"

"Her neyse, bloknotunla vedalaş ve yanıma gel. Bakalım hangi dersi yanlış seçti?"

Jisung gülerek baktı, Minho devam etti ona hitaben.

"Bize kahve koyar mısın sana zahmet? Yok ya da size koy, ben emir vermeyeyim."

"Hemmmen bal küpü sunbaem, emrin başımın üstünde yuva yapsın ayıp ettin!"

"Jisung yeter, Hyunjin gel sen de. Far görmüş tavşan gibi bakmayı bıraksana, sorun ne?"

Hyunjin masanın diğer yanına dolandı, eğilip minik ekrana Minho'nun burnunun dibine girip baktı.

Minho gözlerini kırpıştırdı Hyunjin'e ait parfüm kokusuyla.

Hyunjin ise dünyada değildi zaten, çoktan ekrana kilitlendi sanılırken uçmuş gitmişti. Minho gerçekten leylak mı kokuyordu yoksa Hyunjin bunu hayal mi ediyordu?

"Hmm" dedi Minho bir an sonra irkilip kendine gelerek, "Öğrenci numarana gerek yok, direkt ismini girip seni sistemde bir bulalım bakalım. Hwang Hyunjin. Enter. Tamam buradasın. Hyunjin hangi dersinin zaten tek şube olduğunu şu an bilmiyorum, bu nedenle yanlış dersini görmem zor. Hangisi yanlış? Hyunjin? Hyunjin?"

"Hyunjin, may lav" dedi Jisung öksürüp, elindeki kahveyi bininci kez uzattı ve devam etti, "Söylesene dersinin adını, mal lav?"

"He pardon!" diye irkildi Hyunjin, "Şu şu! Evet onu B almam lazımdı, Jisung ile her gün yeni bir pislik sunbae yeminle çok iyiyimdir bu işte normald-"

"Tamam git otur" dedi Minho gerilip. Gülümsedi tamamladı, "Jisung teşekkür ederim eline sağlık. Kahvenizi için ve anlatın bakalım nasıl gidiyor hayat?"

Jisung güldü elinden alınan kahve ile, gitti oturdu Minho manzaralı sandalyesine.

"Hyunjin kütüphaneden ayrılacak, bugün evrakları teslime gitti. Bu arada biz de dün eve çıktık Hyunjin ile. Üçüncü beşinci yedinci bininci arıyoruz çünkü kiralar büyük evren. Hyunjin mikrofon sende."

"Öhöm" dedi Hyunjin abartılı bir boğaz temizleme şakasıyla, hayali mikrofonu aldı Minho için için gülerken, "Yongbok diye bir arkadaşım var ya. Onu alayım diyorum üçüncü, bu bilgiyi yeni veriyorum çünkü güvenli bölge burayı seçtim."

"Ama may lav!" diye isyan etti Jisung. Minho alt dudağını ısırdı gülmemek için, ikisini izledi.

"Ne var ne?" diye güldü Hyunjin, "Kıskanç bir köpek olmaya devamke mi may lav?"

"Sonuna kadar!" diye yarı haykırdı Jisung.

Minho onların kendisinin yanında rahat olmasını çok sevdi. Bütün rezil hayatına ışıyan iki ateş böceği olarak gördü onları. Yolu ışıtmasalar da varlıkları ile gönlü aydınlatan türden!

Mani(a)c // HyunHo ✔️Where stories live. Discover now