10.Bölüm: Hasta

52 6 1
                                    

Eve vardıklarında George Dream'i duşa yolladı ki sıcak bir duş alabilsin. Dream de dediği gibi yaptı ve gidip sıcak bir duş aldı. Şahsen ne kadar soğuk suyu tercih etse de sevgili George'unun sözlerini dinlemek zorundaydı.

Duştan çıktığında bir havlu belinde bir havlu da elinde saçını kurutuyordu. George da ona çorba getirmek için yukarı çıkmıştı. 

"Çıktın sonunda." Dedi odasına girerken. Dream'in yarı çıplak olduğunu unutuyordu açıkçası. Dream George'un peşinden odasına girdi. 

"Çıkmasa mıydım yoksa?" Diye kıkırdadı Dream. George başını iki yana salladı ve ona döndü. Döndüğü an farkına varmıştı onun yarı çıplak bir şekilde karşısında.  Yüzü saniyeler içerisinde kıpkırmızı bir gal aldı ve George farklı bir yöne baktı. 

"Aptal, ne diye orada duruyorsun, giyinsene! Ben gidiyorum. çorbayı soğumadan iç." Dedikten sonra koşarak odadan ayrıldı ve arkasından kapıyı da sertçe kapatmıştı.

Odasına girer girmez kapıyı kilitledi ve kapıya yaslanarak yere doğru kaydı. Elleriyle yüzünü kapattı, utançtan ölecek gibiydi resmen.  "Aptal, aptal, aptal, aptal herif! Ne diye utanıp kaçıyorsun ya." George kendisine gelebilmek adına yanaklarına iyisinden bir tokat attı ve kalktı.

 Canı yandığı için yanaklarını ovarak kendisini yatağa attı. Dream'in bedenini gördüğünü düşündükçe utanıyordu ama o sırada gördüğü bir detayı fark etti. Dream'in bütün bedenini saran derin ve büyük yaralar vardı. Bir sürü. 

Ona sormak istedi ancak onu rahatsız etmekten korktu, yaraları onun için iyi bir anı olmayabilir veya geçen yıl olanlardan...

George  başını iki yana sallayarak yatağından kalktı ve odadan çıktı. Hızlıca Dream'in odasına daldı. "Çorbayı içtin mi?" Dedi gözünü kaçırarak. 

"Evet, teşekkür ederim." Tebessümü George'un içini ısıtıyordu. 
"Başka bir şey ister misin?" Dedi George yanına gelip kaseyi alıyorken. ,

Dream çoktan yatmış George'a bakıyordu, tapılası güzel ve narin yüzüne. Kaseyi alamadan Dream George'un kolunu çekti ve kendisine doğru çekti. 

"Sorun ne Clay?" Diyerek ona baktı. Hem ateşi olduğundan hem de utancından ortaya çıkan kırmızı kaplıyordu yüzünü. Dream yarı uykulu bir şekilde ona gözlerini dikmişti. 

"Biraz daha yanımda kalsan.?" Sessizce mırıldandı. George diğer elini Dream'in alnına koydu. 
"Yanıyorsun." Dedi ona bakarak. Islak bez getirmek için kolunu çekmeye çalıştı ancak hasta olduğu halde Dream halen güçlüydü. 

"Dream izin ver gideyim, biraz ilaç getireceğim ateşini indirmemiz lazım." Dedi kurtulmak için. Ateşinin çıkacağından korkuyordu. 
"Sen yetersin bana, lütfen kal." George, hasta olan Dream ile her zaman ilgileniyordu ancak hiç bu halde olduğunu görmemişti. 

Yatağın kenarına oturdu ve Dream'e baktı, "Böyle iyi mi?" Dedi ona, Dream başını evet anlamında salladı. Kendisinin başı yerindeydi henüz. Ancak böyle bir şeyi hasta olmasını suçlayarak atlatabilirdi o nedenle tadını çıkarmak istiyordu.

Başı inanılmaz derece ağrımaya başlamıştı. George'un beline sarıldı ve kendisine çekti. George, Dream rahat edebilsin diye biraz yatar pozisyonu aldı. Dream uyuduktan sonra George'da fark etmeden uyuya kalmıştı. 

Saatler sonra gözünü açtığında kimse yoktu. Etrafa bakındı, Dream'in odasındaydı ancak Dream yoktu. Hasta birinin yatakta olması gerekiyordu, onunla ilgilenen birinin değil.

Tabii George sonradan fark etti ki Dream ile beraber uyuduğunu. Yataktan hızlıca doğruldu, utançtan domatese dönmüştü. Utancından kendini yumruklayacaktı neredeyse derken Dream odaya girdi.

"Dream? Nerelerdeydin?" Diye sordu ona yanına gelirken. 

"Kendimi daha iyi hissettiğim için aşağı bir inip Sapnap ile küçük bir sohbet ediverdim." Dedi masumca George'a bakarken. Elbette biri bu kadar çabuk iyileşemezdi ama bu Dream'di bilirsiniz ya? Bıçaklandığında bile kısa sürede iyileşebilen biri. 


Who Thought? ||Dnf Where stories live. Discover now