7 Bölüm: Chocolate Cake

48 4 0
                                    

Pencerenin yanında uyuya kalan George'un üşütmesinden endişe eden Dream onu nazikçe yatağına yatırdı ve pencereyi kapattı. Başucuna oturmuş zarif yüzünü tekrar ve tekrar inceliyordu, ne kadar bakarsa baksın ona yetmeyen bir güzelliği vardı. Sanki hiç solmayan bir çiçekmiş gibiydi. Elini nazikçe onun yanağına götürdü, çok yumuşak olan yanağını nazikçe dürttü.

Onun dürtmesi karşılığında George biraz kıpranmıştı. Dream hemen elini geri çekti ve onun üzerini örterek odadan dışarı çıktı ve kapıyı sessizce arkasından kapattı. George'un ona kızgın olmasını istemiyordu o da bunun üzerine hazırlanıp dışarı çıkmıştı. Onun için bir sürpriz hazırlamaya çalışacaktı, belki bir buket gül veya bir hediye de alabilirdi ona.

Gül çok mu abartılı olurdu diye düşünmeden edemedi, sonuçta bir ilişkileri yoktu. Bir anda gelip ona gül hediye ederse George'un onun hakkında ne düşüneceğinden endişelenmişti. 'İlişki' kelimesi bile Dream'i heyecanlandırmaya yetiyordu. Tabii ki de olmayacak bir şey hakkında düşünüyordu. En yakın arkadaşına beslediği bu duyguların yanlış olduğunu biliyordu elbet o da.

Ona gül veya çiçek tarzı şeyler alırsa George'un hoşuna gitmeyeceğini düşündüğü için hiçbir zaman ona böyle şeyler alamadı her ne kadar ona öyle bir hediye etmek istiyor olsa da. Her zamanki gibi bir şey alamamıştı, ona bir çikolatalı pasta aldı ve biraz dışarıda takıldı. Şansı varken bir sigara yakmayı ihmal etmedi.

Evin önüne vardığında elindeki yarım kalmış sigarayı yere atarak ezdi. Ceplerini aradı ve düşünmeden çıktığı için anahtarları unuttuğunu fark etti, mecburen kapıyı çaldı. Kapıyı açan George olmuştu. Genellikle en çok uyuyan George'du ama baya erken kalkmıştı bu sefer. "Dream? Nerelerdesin kaç saattir?" Dedi uykulu bir şekilde gözlerini ovalarken. "'Kaç saattir' mi?"

"Ne demek istiyorsun 'kaç saattir' ile?"   Dream dışarıdayken ne kadar zaman geçtiğinin farkında değildi, telefonu da yanında değildi. "4 saattir nerelerdeydin sen?" O anda Dream'in kafasına dank etti hatırlayamadığı şeyin ne olduğu. "O kadar uzun süredir dışarıda mıydım? Haha ha." Ensesini kaşırken gözlerini ondan kaçırmaya çalıştı. "Evet, aramalarımı bile açmaya yeltenmedin!" 

"Ama telefonum yoktu ki yanımda." George bakakaldı ona, diyecek birkaç kelime arıyordu ama yoktu elbette. "Üzgünüm, kızma bu kadar lütfen. Bak sana çikolatalı pasta getirdim. En sevdiğinden, değil mi?" Dream haklı olduğunu biliyordu ama bu George'un ona olan sinirini geçirmeye yeterli olacak mıydı peki? George Dream'in ona uzattığı paketi aldı. 

Gerçekten de çikolatalı pasta almıştı. "Ama nereden biliyorsun, yani daha önce hiç kimseye söylemiş falan değilim" Dream ona nazikçe gülümsedi. "Doğum gününde çikolatalı pastayı büyük bir zevkle yediğin için sevdiğini düşündüm, kötü mü etmişim?" George başını hayır anlamında sallayarak gülümsedi. "Hayır, teşekkür ederim. Gel beraber yiyelim Dream, Sapnap'ı da çağırıver"

Dream yukarı çıkarak Sapnap'ın kapısını çaldı, "Sap, içeri gelebilir miyim?" Sapnap "Gel!" diye içeriden seslendi ona. Kapı kolunu aşağıya çekerek içeri girdi. "Hey Sap, özledin mi beni?"  Sapnap Dream'e döndü, "Nerelerdeydin seni aptal?" Her zamanki gibi agresifti. "Dışarıdaydım, neden?" Sapnap dediğine karşılık kaşlarını çattı ve yatağına oturdu. "Vay canına, Hiç bilmiyordum!" 

-

En erken şekilde bölüm paylaşmaya çalıştım umarım beğenirsiniz!

- 460 kelime

Who Thought? ||Dnf Where stories live. Discover now