9

862 90 65
                                    

+25 oy

Taehyung kapıyı açtıktan sonra kenara çekilmiş odaya ilk benim girmemi beklemişti. Sakin adımlarla odaya girip etrafa bir göz attım. Burası kocamandı.
Etrafta üzerinde garip kumaşlar bulunan mankenler ve duvarlarda duran tablolar vardı. Tablolar dışında farklı ebatlarda kağıtlara çizilmiş birçok resim asılmıştı duvara.

Odanın ortasında duran tahta masanın üzerindeki dikiş makinesi ilgimi çektiği için oraya doğru ilerledim. Elimi masanın üstüne koymamla geri çekmem bir oldu. Masanın üstü aşırı tozluydu.

Yüzümü buruşturup ellerime bulaşan tozların temizlenmesi ellerimi birbirine  vurdum. Kapının önünde durmuş donuk bakışlarıyla etrafı izleyen Taehyung'a baktım. Bir süre sonra üstündeki bakışları hissetmiş olacaktı ki gözlerini diktiği yerden çekip bana çevirdi. Donuk ifadesi yerini kocaman bir gülümsemeye bırakırken yavaş adımlarla yanıma geldi. Bakışlarını geniş odanın içerisinde gezdirirken mırıldandı:

'Etraf baya bir tozlanmış. Burada tekrardan sabahlayacağın günleri sabırsızlıkla bekliyorum güzelim.'

Yüzündeki buruk gülümsemeyle gözlerimin içine baktı. Bir anda dudaklarımın gerindiğini hissettim.
Farkında olmadan gülümsemiştim.

Bakışmamıza bir son verip adımlarımı odanın en uzak köşesinde duran minik çalışma masasına çevirdim. Üstündeki kalem, fırçalar ve diğer malzemelerden de anlaşıldığı üzere burada çizim yapıyor olmalıydım. Masanın bitişiğinde duran raflardaki dosyalara bakıp duraksadım. Hepsinde çizim mi vardı? Bu kadar çizimi ne ara yapmıştım ki ben?

Rastgele bir dosyay alıp üstündeki tozları üfleyerek temizledim. Genzime kaçan tozlar ile öksürmeye başladım. Dosyayı masanın üstüne bırakıp öksürmeye devam etmemle Taehyung yanımda bitip sırtımı sıvazlamaya başlamıştı.

'Bekle sana su getireyim.'

Arkasını dönüp kapıya yönelmesiyle bileğinden tuttum. Şaşkınca arkasını döndüğünde kısık çıkan sesimle konuştum:

'Gerek yok Taehyung, iyiyim.'

Başını sallamasıyla kolundaki elimi fark etmem bir oldu. Hızla elimi geri çekip masanın üstüne bıraktığım dosyanın kapağını açtım. İlk sayfada gördüğüm elbise resmi ile hemen ikinci sayfayı açtım. Şimdi ise karşımda bir manzara resmi vardı. Sayfaları bıkkınlıka çevirmeye devam ettim. Hiçbir resim ilgimi çekmiyordu. Dosyanın sonuna yaklaştığımı anladığımda tam kapağını kapatacaktım ki son sayfada gördüğüm resim ile duraksadım.

Taehyung'u mu çizmiştim? Bir resme bir de karşımdaki adama bakarken resimdekinin daha çocuksu olduğunu fark ettim. Bilerek mi öyle bir hava vermiştim yoksa bu resmi çizdiğimde Taehyung öyle miydi bilmiyordum. Taehyung keyifle elimin altında duran resime yaklaşmış ince ve uzun olan parmağıyla resmin sağ alt köşesini işaret etmişti.

Gösterdiği yere baktığımda tarih ve benim imzam vardı. Resim 2010 yılında çizilmişti. Bunca yıldır saklıyor muydum yani?

Ağzım şaşkınlıkla aralanırken Taehyung'a baktım. İfademi komik bulmuş olmalıydı ki kıkırdadı.

'Stilist değil miymişim ben? Kıyafet çizmek yerine ne diye seni çizmişim ki?'

Umursamazca kapattığım dosyayı eski yerine yerleştirdim. Tekrar Taehyung'a baktığımda masaya yaslanmış beni incelediğini gördüm.

Kafasını rafa çevirip kemikli ellerini dosyaların üstünde gezdirdikten sonra mırıldandığını duydum.

'Buralarda bir yerde bana ait bir dosya vardı. Sadece beni çizdiğin resimlerin bulunduğu. Belki görmek istersin hmm?'

mockingbird, taennieKde žijí příběhy. Začni objevovat