3

1K 77 53
                                    

Jennie'den

Başımda hissettiğim keskin acıyla gözlerimi sıkıca yumdum. Kafamı bir yere çarpmışım da ezilmiş gibi bir acı vardı kafamda ve sürekli zonkluyordu.

Gözlerimi zorlukla açmayı başardığımda loş ışıklarla aydınlatılmış ve çiçeklerle dolu bir odada olduğumu fark ettim. Buranın bir hastane odası olduğunu anlamam biraz vaktimi almıştı.

Başıma tekrar giren keskin ağrı ile ellerim kafama gitti. Gözlerimi sıkıca yumup tekrar uzandım yatağa. Ağrının geçmesini bekledim bir süre. Ağrı biraz daha hafifleyince kolumdaki serumdan kurtulup ayağa kalktım. İlk başta sendelemiş ve neredeyse yere düşecek gibi olmuştum. Yatağın başlığına tutunup iyice dikleştirdim bedenimi.

Kendi başıma ayakta durabileceğimi hissettiğim anda yataktan uzaklaşıp biraz ileride duran cama doğru ilerledim. Dışarıya baktığımda sokak lambalarının bahçeyi aydınlattığını gördüm. Gece olmalıydı. Odaya dönüp göz gezdirdiğimde en sevdiğim çiçeklerin odanın belirli yerlerine yerleştirilmiş olduğunu fark ettim. Yatağımın ucundaki rafta ise birkaç kitap ile süs eşyaları vardı. Burası hastaneden çok bir evin yatak odasıymış gibi duruyordu.

Yatağa geri dönüp oturduğumda ne yapacağımı düşündüm. Neden buradaydım ki ben? Hiçbir yerim ağrımıyordu. Bedenimde yara da yoktu. Belki de çok ders çalıştığım için bayılmıştım. Annem buralarda bir yerde olmalıydı.

Ayağa kalkıp odanın kapısına doğru yürüdüm. Kapı kolunu aşağıya indirip odadan çıktığımda koridora göz gezdirdim. Başka kapı yoktu. Bu kattaki tek oda benimki miydi?

Ben şaşkınca etrafa bakmaya devam ederken üzerindeki beyaz önlük sayesinde doktor olduğunu anladığım bir adam bana doğru geliyordu. Nefes nefese oluşundan ve yüz ifadesinden telaşlı olduğu belliydi.

'Bayan Kim! Sonunda uyandınız. Lütfen odanıza geri dönün. Ben Bay Kim ile konuşacağım.'

Babamı arayacak olmalıydı. Benden Bayan Kim diye bahsetmesi garip hissettirmişti. Soy adım Kim olabilirdi ama kimse bir lise öğrencisine Bayan demezdi ki! Hem doktor benden oldukça büyük görünüyordu.

Umarım annem de babamla beraber gelirdi. Azarlamak istemiyordum ve yalnız gelirse yanımızda onu sakinleştirecek kimse olmayacaktı.

Derin bir nefes verip odaya geri döndüm. Sadece eve gidip uyumak istiyordum. Başımın ağrısı henüz geçmemişti ve göz kapaklarım acıyordu.

Doktor içeri girdi. Telefonunu cebine koyduktan sonra içeriye doğru ilerleyip arkasından gelen hemşireye yapması gereken birkaç şeyi sıraladı. Hemşire bana doğru gelip elindeki tepsiyi yandaki masaya bırakıp kolumu açmama yardım etti. İğnenin şırıngasını eline aldığında gözlerimi kolumdan çekip ilerideki duvara sabitledim. Duvardaki takvim ilgimi çekerken gördüğüm yıl ile gözlerim kocaman açıldı.

2022?

Kaşlarım anında çatılırken gözlerimi yumup tekrar açtım yanlış gördüğümü düşünürken. Hala 2022 Şubat yazıyordu.

Bu takvim neden 14 yıl sonrasını gösteriyordu ki? Biz 2008'deydik.
Saçmalıktı. Hangi manyak duvarına 14 yıl sonrasının takvimini asardı ki? Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken iğne kolumdan çıkaran hemşireye baktım. Normalde iğneden nefret ederdim ama babam sorun çıkardığımı duyarsa kızacağı için sessiz kaldım.

Hemşire yanımdan ayrılırken lavabo olduğunu anladığım kapıya yöneldim. Aynadan kendime baktığımda şok içerisinde kaldım.

Bu, bu kişi ben değildim ki?!

mockingbird, taennieDonde viven las historias. Descúbrelo ahora