7

876 78 21
                                    

Taehyung'dan
Duyduğum ses ile merdivenleri nasıl çıktığımı bile fark etmemiş hemen odamıza koşmuştum. Giyinme odasına geçip yerdeki fotoğrafları toparlayan Jennie'ye baktım.

'İyi misin?'

Beni görmesiyle beraber yüz ifadesi garip bir şekil almıştı. Elindeki fotoğraflar kayıp tekrardan yerle buluştuğunda ayağa kalkıp benden uzaklaştı.

Bana neden korkuyla baktığını anlamaya çalışırken gözlerim elimdeki bıçağı buldu. Gözlerimi devirip bıçağı aşağıya indirdim. Açıklama yapma gereği duyduğum için konuşmaya başladım.

'Kusura bakma. Yemek yapıyordum sesi duyunca bir şey oldu sandım. Anın telaşıyla bıçağı da getirmişim.'

Derin bir nefes verip üstümdeki önlüğü incelemeye başladı. Dudaklarını birbirine bastırıp kafasını eğmesiyle gülmemeye çalıştığını anlamıştım.

Önlüğümü komik bulmuş olmalıydı. Bir de Hera'nın şaçlarıma taktığı pembe toka vardı tabi.

Jennie'ye bakmayı kesip bakışlarımı yerdeki kutuya ve fotoğraflara çevirdim. Kutuyu dolabın önündeki puf koltuğun üstüne çıkıp indirmiş olmalıydı.

'Eğer isteseydin kutuyu sana verirdim. Ne diye böyle bir şey yaptın ki?'

Utançla bakışlarını kaçırmasıyla kahkaha attım.

'Sanırım etrafı baya bir incelemişsin. Merak etmeni veya bana güvenmemeni anlıyorum ama dediğim gibi Jennie biz evliydik. Seni tanıyorum. Yüz ifadenden kafandan geçenleri anlıyorum.'

'Beni tanımıyorsun. Sen evlendiğin Jennie'yi tanıyorsun.'

'Senin hatırladığın zamana göre değerlendirecek olursak yaklaşık iki ay sonra tanışacağız.'

'Oraya neden taşındınız?'

'Nereye?'

'Mavi kapılı eve. Orası kendimi bildim bile boştu. Hatta arkadaşlarım oraya dair hayalet hikayeleri bile anlatırdı.'

Dedikleri ile kahkaha attım.

'Bize de anlattılar. Annem ve babam çok umursamadı ama ben evde anormal olaylar yaşandığına inanırdım hep. Hatta bana şaka yapmıştın.'

'Ne yapmıştım?'

Ne yaptığımı fark ettiğimde duraksadım. Anlatırsam yine hatırlamaya çalışıp kendini zorlayacaktı.

'Anlat lütfen. Bilmek istiyorum.'

Başımı sallayıp elimdeki bıçağı dolapların raflarından birine bırakıp yere oturdum. Onun da oturmasıyla yerdeki fotoğraflardan birkaçını elime alıp incelemeye başladım.

Fotoğrafları biraz daha karıştırıp aradığımı bulduğumda kocaman gülümsedim.

'Temmuz ayıydı. Sınav sonuçlarının açıklanmasına az kalmıştı ve sen klasik çılgınlıklarına son gaz devam ediyordun.'

Elimdeki fotoğrafı ona uzattım. Fotoğrafta mavi bahçe kapısının önünde duruyorduk. Jennie üzerindeki beyaz çarşafı iki yerinden göz şekli vererek kesmişti. Hayalet gibi duruyordu ama korkunç değil komikti. Baya da bir sevimliydi.

'Bu şekilde yatağımın altına girmiştin. Ayağımdan yakalayıp bağırmıştın. Evin hayaletli olduğuna inandığım için baya bir korkmuştum. Yatağın altından çıkıp peşime verdin. Bütün evi turlamıştık. Sonra bulduğum süpürge ile ben seni kovalamaya başlamıştım. Anlık gelen cesaretle seni yakalamaya çalışmıştım. Çarşafı tutmam ile ayağın takılmış, sen yere ben de senin üstüne düşmüştüm.  Sanırım senden hoşlandığımı ilk o zaman fark etmiştim. Çünkü kalbim seninle bakıştığımızda  hayaletten korktuğumdakinden daha hızlı atmıştı.'

mockingbird, taennieWhere stories live. Discover now