38. Bölüm: KARANLIKTA UZANAN EL

En başından başla
                                    

Kırk beş dakikadır beni seyrediyordu demek...

Gözlerimi ondan ayırıp başımı göğsüne koydum. "Olabilir öyle vakalar."

"Yataktan kalkmama da izin vermedin."

"Nasıl ya?" Gözlerim şaşkınlıkla aralansa da yüzümü yaslı göğsünden kaldırmadım.

"Yataktan kalkmaya yeltendiğimde kollarını bana sardın ve o gün ki gibi yine aynı şeyi söyledin." Yüzüne bakmasam da sesinden gülümsediğini anlayabiliyordum.

Ne dedim ben o evde bu adama ya?

"Ay, söyle artık. Ne demişim ben sana?" Başımı hızla kaldırıp yüzüne baktım. Ellerim göğsünün üzerindeydi.

Yüzündeki sırıtış yerini korurken belimde olan ellerini gevşetmemişti. "Burası rahat..."

"Ciddi misin?"

"Evet... O gün de seni kucağımdan yatağa koymak istediğimde aynı cümleyi kullanmıştın." Dudaklarındaki gülümsemeyle devam etti. "Sana bu sözü bir kere daha söyleyeceğini ve bu olay gerçekleştiğinde hatırlatacağımı söylemiştim. Sözümü tutan bir adamım."

Evet, arabada ben kendimi söylemesi için yırtarken bana hatırlatacağını söylemişti.

Yalan değil, göğsünde rahattım...

"Şimdi sözünü tuttun diye madalya mı verelim? Ne yapalım yani?" Gülümsemesi solsa da gözlerindeki manidar his hâlâ yerindeydi. Yerimden kalkmak için ellerimi göğsüne bastırıp destek aldım fakat belime sıkıca sarılı kolları doğrulmama engel oldu.

"Bu kadar rahatsa neden biraz daha yatmıyorsun?" Bakışları derinleşirken gözlerim dudaklarına kaysa da kendime engel olup imayla gülümsedim.

"Senin de hoşuna gitti galiba?"

Beni kendine çekerek başımı göğsüne yasladı. "Evet, gitti."

"Daha ne kadar böyle durabiliriz ki?"

Bir anda yan tarafa dönüp bir kolunu belimin altından geçirerek bana sarıldı. Dudakları saçlarımın arasındaki yerini bulduğunda derin bir iç çekti. "Biraz daha uyumak istiyorum." Aldığı nefesi yavaşça verirken sıcak nefesi saçlarımın arasında kaybolmuştu. "Seninle..."

Burnumu adem elmasına sürtüp ellerimi göğsüne koydum. "Uyuyalım o zaman."

"Uyuyalım."

Şu an nasıl uyuyacağımı düşünerek kendimi göğsüne saklamıştım. Gözlerimi kapatarak beni sarmalayan adamın kokusunu içime çektim.

  Uyumasam da onun kollarında durmamda sakınca yoktu değil mi?

 
——-

  "...tamam. Zaten farklı bir gelişme olursa bana haber vereceğinizi biliyorsunuz."

Yavuz'un uzaktan gelen sesiyle gözlerimi araladım. Balkondaydı ve sesi aralık kapıdan geliyordu. "Size emanet Seniha Hanım."

Seniha da kimdi?

Yataktan doğrulup ne hakkında konuştuğunu çözmeye çalışırken yüzünde tarif edemediğim bir ifadeyle bana döndü. Telefonu kapatırken gözleri beni buldu ve içeri girdi. Sanki mutlu ve... Umutlu gibiydi. Üzerine siyah bir tişört geçirmişti. Yüz ifadesini düzeltip banyoya doğru yürümeye başladı. "Uyanmışsın."

"Evet... Sayende uykuya doydum."

Banyonun köşesindeki duvara yaslanıp kollarını göğsünde bağladı. "Ne güzel işte. Sabaha kadar uyumayız."

ÖLÜMCÜL SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin