33. Bölüm: KARDELENİN YALNIZLIĞI

23.4K 1.5K 782
                                    

Ben geldimm:) Bu bölümü yazarken dinlediğim şarkılardan mı bilmiyorum bazen güldüm bazense birazcık gözlerim doldu...

Değişik ruh hâllerine girerek yazdığım bölümü sizlere bırakıyorum.

Bu arada kitabın kapağını değiştirmek istedim. Eski kapağı da çok seviyordum, kitabı yansıttığını düşünüyordum fakat Wattpad kitlesinin de dikkatini çekebilmek adına böyle bir kapak yapmak istedim. Her ne kadar eski kapaktaki vıbe'ı vermese de kitaptaki figürleri yansıtmaya çalıştım. Umarım beğenmişsinizdir...

Göz simgemizi atın bakalım👉🏻

Keyifle okuyun💙

Keyifle okuyun💙

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.




~~

Bu karanlık yolda şiddetle yağan karların arasında geçen tek tük araba da, ne olduğunu merak edip durmuyordu. Eğer duran olursa belki bir şeyler yapabilirdik. Birilerinin bize yardımı dokunabilirdi fakat nadir geçen arabalar da durmuyordu.

Karanlık geceyi bir nebze aydınlatan araba farları Yavuz'un da yüzüne vurmuştu. Yağan karın şiddetinden dolayı kısmış olduğu gözlerini tekrardan baktığı motordan kaldırıp bana çevirdi.

"Sen arabaya bin. Hava çok soğuk. Şu an yapabileceğimiz bir şey yok." Yerinde hafifçe zıplarken cebinden telefonunu çıkardı. Şu an benden daha çok üşüdüğü kesindi. Elindeki telefona bakarken kaşları çatılmıştı. "Hay ben..." Sinirle çıkan sesini küfretmemek için bastırırken yutkundu. "Telefon çekmiyor."

Çekici çağıramayacaktık. Rüzgardan savrulan saçlarımı ellerimle düzeltirken etrafımda bir tur döndüm. Şimdi bu dağ başında gerçekten kalmıştık öyle mi?

"Nasıl ya? Hay sıçayım böyle işe..." Beni duymamazlıktan gelirken ben de cebimdeki telefonla şansımı denemek istedim. Telefonun ekranında çekmediğine dair simgeyi görmeme rağmen herhangi bir numarayı aradım. Aradığım kişi Sevim'di. Ve maalesef ki telefon çalmıyordu bile...

Süper, gerçekten...

Kaşları çatık bir şekilde bana baktığını fark ettiğimde konuşmaya başladı. "Şu an burada ne yapıyorsun Ezgi? Sana arabaya bin dedim. Ben aşağı yola ineceğim. Belki yakınlarda bir benzinlik falan vardır. Yardım isteyebiliriz."

Soğuktan uyuşmuş ellerimi cebime sokarken onun; çenesini dikleştirmiş olduğu ceketinin yakasına daha çok gömdüğünü fark ettim. Atkısını neden takmamıştı?

"Sen de üşüyorsun," dedim. Karşımda titrememeye çalışan haline bakarak. "Bir şey olmaz," derken gayet önemsiz bir şeyden bahsediyor gibi söylemişti. "Sen atkı takardın bazen. Neden şimdi takmadın?"

Arabanın kaputunu kapatırken bakışlarını benden çekti. "Çıkarken üzerime almamışım." Ne kadar öyle gözükmese de bana neden okulda beslenme çantasını unutup eve gelmiş bir çocuk gibi gelmişti şu an? Aklıma gelen şeyle aniden arabanın kapısına koşar adım gittiğimde bakışlarını üzerimde hissetmiştim. Arka koltuğa attığımız küçük el valizimin içine atkımı koymuştum. Heyecanla onu çıkarıp tekrardan yanına koşar adım gittim.

ÖLÜMCÜL SIRWhere stories live. Discover now