22. Bölüm: ATEŞTEN TAHT

30.3K 1.6K 1.6K
                                    

Herkese selamm! Evet, uzun bir müddet oldu görüşmeyeli fakat kitapta ufak düzenlemeler yaptım. Bu yüzden bölüm biraz gecikti.

Kusura bakmayın lütfen🙏🏻

Sizlerin yorumlarını özledimm.
Ve tabii ki geç yazmamın telafisi olarak heyecanlanacağınız sahneler de ekledim:)

Göz emojimizi şuraya bırakalımm👉

Keyifli Okumalar💙

İlk sahneyi medyaya eklediğim müzikle okumanızı tavsiye ederim.

İlk sahneyi medyaya eklediğim müzikle okumanızı tavsiye ederim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Bazı şeyleri kabul etmek toprağın altına girmek gibidir. Sen karanlığın altında ezilip sadece kendi nefesini solurken senin dışındakiler konumunun farkında bile değildir. Ayaklarının altındasındır, seni ezen ve gömen onlardır.

Şu an duymaktan korktuğum gerçek toprağın altında ezilecekmişim hissi veriyordu bana. Nefesim kesiliyor, yeryüzü bana dar geliyordu. Aldığım soluk, ciğerlerimi beslemiyordu.

"Arabaya binelim Ezgi."

Yavuz, oturduğu yerden aniden ayaklanmış, arkasını bana dönerek diğer kayaya adım atmıştı ki onu kolundan tutup bana dönmesini sağladım. Bakışlarını bana çevirdiğinde yeşillerini yine hırs bürümüştü.

"Gökçe'ye ne oldu Yavuz?"

Sesim kayalara çarpan hırçın dalgaların sesini bastırmıştı.

Bakışlarını gözlerime sabitledi. Yeşillerinde bu sefer otorite vardı.

"Gidelim."

Ne olduğunu anlamadan hızla elime uzanıp kayaların üzerinde beni de peşinden ilerletmeye başlamıştı. Kaldırıma çıkan yüksekliğe geldiğimizde seri bir hareketle tutunduğu duvardan kendini yukarı çekip elini bana uzatmıştı. Ellerim elleriyle buluştuğunda avuçlarındaki sıcaklık bedenimde elektrik etkisi yaratırken zorlanmayarak beni yukarı çekti. Bu etkiye anlam veremeyerek kaşlarım çatılmıştı.

Yanlışlıkla ayağına bastığımda gövdesine çarpmıştım ve başı bana eğik olduğu için burnu burnuma değmişti. O an gözlerini gözlerimle buluşturduğunda ayağına basmama rağmen yüzünde herhangi bir tepki belirmemişti. Bu sefer yeşillerindeki bakış derinleşirken ayağının üzerindeki ayağımı hızla geriye atıp aramızdaki mesafeyi uzattım.

Arabaya yönelirken kısa bir an kaşlarını çatıp başını hafifçe sağa sola salladığını fark etmiştim. Hızla arabanın kapısını açtığında benden önce sürücü koltuğuna yerleşmişti. Biner binmez ısıtıcıyı açtığında ne kadar belli etmeyip kendini alıştırmaya çalışsa da üşüdüğünü anlamıştım.

Çatık kaşlarının altındaki gözlerinde tekrar gizemli bakışları belirmiş, yola odaklanmıştı. Kalbimi saran korku ağı birbirine dolanmış, kalbim attıkça bu ağ daha da kuvvetlenmeye başlamıştı.

ÖLÜMCÜL SIRWhere stories live. Discover now