37.

2.5K 221 113
                                    

normaldede en uygun müzikleri seçiyorum bölümler için dinliyorsanız bilirsiniz zaten.

fakat bu bölümü seçtiğim bu müzikle dinlemenizi gerçekten çok isterim. imkanınız varsa dinleyin, gerçekten çok daha iyi bir okuma deneyimi olucaktır.

iyi okumalar. 🤍

——————————

3 hafta sonra

jungkook, jimin, yoongi, hoseok, namjoon ve seokjin, sahil kenarında bir lokantaya gelmişlerdi. saat öğleden sonra 5 civarlarıydı, güneş batmak üzereydi.

hepsi birer kadeh şarap doldurmuştu 6'lı oturdukları masada. yemekleri söyledikten sonra jeongguk konuştu.

"iyi ki geldik."

jimin gülümsedi ve sözü devraldı.

"evet, iyi ki."

jimin, yoongi'ye baktı ve elini tuttu. ikisi yanyana oturuyorlardı.

"ayaklarımızın kumlara değmesi çok hoş değil mi ama?"

namjoon, sandaletleriyle olduğu için kum direkt ayaklarına geliyordu, ve hoşuna gitmişti.

seokjin başını aşağı yukarı sallayarak ona katıldığını belli etti.

hoseok, jungkook'a döndü ve konuşmaya başladı.

"sen niye jennie'yi çağırmadın?"

"gelmedi ki."

sonra jungkook bir soru yöneltti.

"sen neden seo-jun'u çağırmadın?"

"tartıştık işte biraz."

jimin güldü ve yoongi'ye bakarak konuştu.

"bizde böyleydik bir aralar."

yoongi hiçbir şey demedi, gülüşünü öptü jimin'in.

dalgaların sesleri ortama huzur katıyordu.

jungkook, denize bakarak konuştu.

"ne güzel, hiçbir sorunumuz yok. kimse üzgün değil. hep böyle olalım."

seokjin de ona hak verdi, kimsenin bir sorunu yoktu gerçektende.

"eskiden yaşanmış şeyleri unuttuğumuz gerçekten çok iyi oldu."

yoongi, şarabından bir yudum alıp söyledi bunları.

hoseok, kadehini eline aldı ve havaya doğru tuttu. batmaya yakın olan güneş yansıyordu yüzüne.

"o zaman bu, mutluluğumuza gelsin."

diğerleride gülerek kadehlerini tokuşturuyorlardı.

yemeklerin geldiğini gördü jungkook, fakat hava 15 dakikaya kadar kararacaktı. ve biraz sahilde yürümek istiyordu.

"ben biraz yürüyüp geliyorum."

ayağa kalktıktan sonra uzaklaştı masadan. ayakları denizi hissediyordu artık. attığı her bir adımda, su olmuş kum oluyordu terliği.

bir yerde durup etrafı incelerken, dalgayla beraber ayağına bir şey gelmişti jeongguk'un.
jeongguk, eğilip baktı. bir içki şişesiydi, ve çokta tanıdıktı.

tekrar doğrulduğunda şişenin içerisinde rulo şeklinde olan bir kağıt olduğunu gördü.

şişeyi kapatan mantarı çıkarttı. içindeki kağıdı şişeyi ters çevirerek aldı ve içinde yazanları okumaya başladı.

'güzelim, sevgilim, bebeğim. her şeyim jeon jungkook. seni ne kadar sevdiğimin eğer farkındaysan beni affetmeni, beni bırakmamanı istiyorum. ölümüm senin ellerinden, senin yüzünden olsun istiyorum. seni çok seviyorum. sana bir gün seni sevmediğimi söylersem, bana asla inanma. ve kimse için kendini üzme. benim için de. sana yaşattıklarımdan dolayı senden yüz binlerce kez özür dilemeye razıyım. lütfen beni affet.
asla ayrılmayalım.'

-kim taehyung.

jungkook, okuduğu her bir cümlede daha da yaralanıyordu. ama hissedemiyordu artık. onu unutmuş muydu? neredeyse hiç var olmamış gibi davranıyordu, ve böyle olduğunda çok daha mutlu olduğunu farketmişti.

sonra bir sigara çıkardı jeon jungkook. eskiden nefret ettiği sigaraya bağımlıydı artık.

hem hep en zararlı şeyler, en bağımlılık yapan şeyler değil miydi zaten?

ağzına koyduğu sigaranın ucunu yaktı ve derin bir duman çekti içine. her sigara içtiğinde aklına o geliyordu. gözünden sadece bir damla yaş akmıştı. sadece bir.

üflediği her dumanda onu unutacağına ant içiyordu bir yandanda. onu düşündükçe üzülüyor, daha da kötü oluyordu çünkü.

sigarası bitince, onu kumlara doğru attı. sonra ise şişenin içinden çıkan notu çakmağıyla yaktı. şişeyi ise kırdı. gökyüzüne baktı. ve mırılandı kendi kendine.

"dileğin kabul olmuş kim taehyung, ölümün benim yüzümden oldu. umarım orada mutlusundur."

—————————

6k okunma ve trend 1 için teşekkürler
💗

for love -tkWhere stories live. Discover now