4.0

5.1K 292 58
                                    

AY SONUNDA 4.0!

MERHABALAR GORUSMEYELI NASILSINIZZZ

yorumlarinizi ve oylarinizi bekliyorummm

iyi okumalar♡

Deva

Gözlerim elimdeki içi kahve dolu karton bardağın üzerinde dolanıyordu dalgın bir biçimde. Son birkaç günün nasıl geçtiğini anlamlandıramıyordum ve kafam aşırı dağınıktı. Doğru mu yapıyordum yoksa yanlışa mı adım atmıştım çözemiyordum. Kafamı karıştırıp bana kendimi sorgulatan kişi Uraz'dı. Hâlâ benden sakladığı bir şeyler olduğunu anlayabiliyordum ama en büyük korkum bu gizlediği şeylerin bize zarar vermesiydi.

Çok kısa bir zamanda birbirimizden etkilenip sevgili olmuştuk ama belki de bu süreci biraz daha uzatıp birbirimizi tanımadan ikimiz de adım atmamalıydık. Onu çok seviyordum, ilk defa aşık olduğumu hissediyordum ve onunla mutluydum ama belki de bir ilişkiye hazır değildik.

Kaç gündür kafamın içinde bunları sorguluyor nerede yanlışlık yaptığımı düşünüyordum. Sorun, Uraz'ın hiçbir şeyini biz ayrılık noktasına gelene kadar anlatmamasıydı. Anlatmamak en büyük problemiydi ve biz bununla nereye kadar gidebiliriz bilmiyordum.

Bugün, turnuvanın ikinci günüydü ve okulun içinde daha okul zili çalmamasına rağmen bir hareketlilik vardı. Şu an heyecanlı heyecanlı bu tatlı telaşa katılmam gerekirken durgun bir ifadeyle buharı tüten kahveyi izleyip düşünüyordum.

Uraz, dediği gibi dün de okula gelmemişti ama yazışmaya devam etmiştik. Ayrıca dün akşam sesli aramıştı ve bir süre de öyle konuşmuştuk ama tadım yoktu. Hâlâ bir açıklama yapmamıştı, bugünü beklemiştim çünkü bunun artık yüz yüze konuşulup çözülmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyordum.

İkinci saat yine spor salonunda toplanılacaktı ve birçok sınıf izlemeye gelecekti. İlk olarak kızlar, ardından erkeklerin yarışacağını biliyordum ama onun dışında ben de hiçbir şeye hâkim değildim. Karşımda boş duran sandalyenin çıkardığı sürtünme sesiyle gelen kişiye baktım kafamı kaldırıp.

"Günaydın Arıca." dedi suratında bana gıcık gelen bir ifadeyle. Cevap vermeden bomboş bir surat ifadesiyle yüzüne baktım. Kuter, rahatsız edici gözlerini üzerimde dolandırırken içimden defolup gitmesine dair dilek çemberi oluşturuyordum. İstenmeyen ot, hep burnumun dibinde bitiyordu.

"Ne istiyorsun?" dedim düz bir ses tonuyla. Kaşlarını kaldırıp alt dudağını hafiften sarkıtarak kafasını aşağı yukarı salladı. Bu ruh hastasını çözümlemeye çalışmak çok zordu. Pazartesi gördüğüm yaraları iyileşmeye yüz tutmuştu, morluklarının rengi açılmıştı. Yaraları ona daha serseri bir hava katıyordu.

"Ama sen şimdiden çökmeye başlamışsın Deva," Bir ayağını diğerinin üstüne atıp tabiri caizse erkek rahatlığında yayıldı. "Ben daha hamlemi yapmamıştım hâlbuki."

Artık cümlelerini anlamaya bile çalışmıyordum çünkü havlayan köpek ısırmazdı.

"Bazen düşünüyorum Kuter," Ellerimi kahveden ayırıp arkama yaslandım. Kafamız karışık diye düşmanlara koz verecek değiliz elbette. "Ben düşünüyorum, keşke biraz da sen düşünsen ve hayatı olan insanlara bulaşmak yerine kendine bir hayat edinsen."

Alaylı bir tebessüm ve küçümseyici bakışları yüzüme yerleştirdim. Yüzü sözlerimden memnun olmuş gibi aydınlandı ve şeytani bir surat şekline büründü. İnsan azıcık utanır, sözlerimden kırılırdı. Nasıl bir yüzsüzse, hiçbir şey işlemiyordu haysiyetsize.

"Deva, Deva, Deva." kafasını iki yana sallayıp ismimi üçledi. Aha büyü yapıyor. Şaka.

"Uraz'ın neden sana âşık olduğunu daha iyi anlıyorum." dediğinde isminin geçmesi ve geçtiği cümle kalbimi hızlandırdı. Burada olmayan varlığının bile beni heyecanlandırması hiç adil değildi.

REKABET • yarı textingWhere stories live. Discover now