midnight rain

173 22 2
                                    

"he was sunshine, i was midnight rain."

Yeni yıla girmelerine gerçekten beş dakika kalmıştı ve buna inanması gerçekten güçtü, zaman tahmin ettiğinden hızlı geçmişti ve o sadece yere çöküp ağlamak istiyordu. Şu an onun yanında olmalı ve onunla yavaş 60'lardan kalma bir aşk şarkısında dans etmelilerdi. Gerçekten de her zaman olduğu gibi bu sene de yalnız bir şekilde bitmişti farklı olacağını sanmıştı lakin kendini yanılmış bir şekilde bulmuştu. Yılbaşını ailesi ile geçirdiği yılları hatırlattı ona bu yalnızlık, işte o zamanlar yalnız değildi ve kendini bir yere ait hissediyordu. Şimdi ise her şey bomboş geliyordu ona. Gözlerinden düşen bir kaç damla yaşı sildi ve kendine güçlü olması gerektiğini hatırlattı. Belki fiziksel olarak tamamen yalnızdı ama ruhsal olarak değildi, o yeşil ejderhanın varisiydi ve sonsuza kadar da öyle olacaktı. Kolyesine ulaştı henüz göz yaşları ile ıslanmış olan elleri ve bulunduğu uçurum kenarından aşağı baktı, bunu tecrübe etmemin zamanı gelmişti de geçiyordu diye mırıldandı ve kendini uçurumdan aşağı serbest bıraktı. Kulaklarına uğuldayan rüzgar aynı zamanda yüzüne sertçe çarpıyordu. Uçmak ona verilen en büyük hediyelerden biriydi fakat o şu anda uçmuyordu zemine yaklaşana kadar da uçmayacaktı. Ölmeyeceğini bilse zemine çarptığındaki acıyı yaşamak isterdi çünkü onu ancak öyle bir acı kendine getirirdi, ama yapamazdı çünkü bildiği kadarı ile ölümsüz değildi. Zemine oldukça yaklaşmıştı hızla yükseldi ve vücudunun yere çarpmasını engelledi. Uçuruma geri döndüğünde sinirle çığlık attı fakat bu çığlık sandığından kuvvetiliydi, dalgalar halinde dağıldı ve değişik bir ses ortaya çıkmasına sebep oldu. Böyle bir gücünün olduğunu bilmiyordu, bu gücün ne işe yaradığı konusunda daha sonra kafa yormaya karar verdi ve uçurumun kenarında oturmaya devam etti. Çok uzaklardan insanların eğlenme sesleri geliyordu bu içinde tekrardan büyük bir boşluk oluşmasına sebep oldu. Tony acaba ne yapıyordu, kiminle geçiriyordu bu geceyi. Sesli bir şekilde lanet okudu. O sırada insanların kutlama yaptığını düşündüğü yerde korku dolu bağırışlar duymaya başladı. Kötü bir şeyler oluyordu, oraya gitmeli ve onlara yardım etmeliydi. Hızla oraya ulaştı fakat gördüğü şey onu hayrete düşürmüştü. Yüzünde değişik bir maske olan ve elinde baltaya benzer silahı olan ve silahından sarı-siyah ışıklar çıkan bir kişi vardı, ayağındaki ayakkabılar sayesinde gökyüzünde duruyordu. Yerde kafası kopmuş bir insan yatıyordu. O ise bağırarak "Hepiniz yozlaşmış ve saçma inançların kölesi olmuşsunuz, bugün burada kudretli Tanrımın bana verdiği emirle birer birer onun gibi yok olacaksınız." Dedi ve elindeki şeyi insanlara tuttu. Elindeki şeyin ne tür bir silah olduğunu bilmek bile istemiyordu Elisa. Hızla bir kalkan oluşturdu, bu kendini koruyacaktı ardındansa elinden çıkan yeşil sarmaşığa benzeyen ışığı adamın elindeki silaha yöneltti fakat adam bir hareketi ile onu kolayca engelledi ve "Yapabileceğinin en iyisi bu mu yeşil kostümlü kız?" Diye sordu. Elisa gülümsedi ve "Hayır balta kafa, ayrıca yeşil kız değil Green Lady."Dedi ve gözlerini adamın gözlerine dikerek ellerini yumruk yaptı çok geçmeden adam hafifçe titremeye başladı ve ağzından köpükler geliyordu. Elindeki silah gevşemeye başlamıştı fakat o sırada bir gürültü geldi ve Elisa'nın dikkati bir anlığına da olsa dağıldı. Gelen kişi Iron Man'den başkası değildi. İçinden salak Tony her şeyi mahvettin diye geçirdi. Tony gelmeseydi adamın işi çoktan bitmişti fakat adam şimdi sinirli bir şekilde öksürdü ve elindeki silahını halka doğru yöneltti. İnsanlar kaçmaya çalışıyordu fakat çok yoğun bir kalabalık olduğu için bunun mümkünatı yoktu. Elisa sinirle Tony'e döndü "Sen gelmeseydin çoktan işi bitmişti." Dedi ve bir el hareketi ile adamın baltayı tutan elini büktü. Adam şok içinde Green Lady'e baktı. Tony ise geri kalmadı ve adama ateş etti. Adam sarsılmış bir şekilde kaçmaya çalıştı ama Elisa elini şıklattı ve adamın karşısında belirdi. "Green Lady'i hafife almayacaktın balta kafa." Dedi ve adamın boynunu kırdı. Ardından baltayı elinden aldı ve Tony'e baltayı verdi ve "Anı kalsın, Stark." Dedi ve oradan uzaklaştı. Tony şoka uğramıştı, karşısındaki kadın çok güçlüydü ve bu güç her nasılsa ona bir şekilde tanıdık geliyordu fakat her nasılsa bir o kadar da uzaktı. Bu konu üstünde daha fazla düşünmek istemedi ve elindeki baltaya baktı. Bunu incelemeliyim diye düşünerek evine geldi fakat eve geldiğinde aklından tek bir düşünce geçiyordu o da Green Lady ve Elisa arasındaki benzerlikler. Sonuçta Elisa'nın da güçleri vardı ve onun da güçleri yeşildi. Eğer Green Lady Elisa ise bu kadar kısa sürede nasıl böylesine bir gelişme katetmişti. Bilgisayarının başına geçti ve baltayı incelemeye başladı. Baltada her ne vardıysa bu dünyadan değil gibi gözüküyordu. Bu tarz bir silahın bir çekirdeği olmalıydı fakat baltayı detaylıca incelemesine rağmen çekirdeğe dair hiçbir şey bulamamıştı. Adamın elindeyken parladığını hatırlıyordu fakat balta sanki tüm yaşam belirtilerini kaybetmiş gibiydi. Bu işte gerçekten bir tuhaflık vardı fakat şu an bununla uğraşmak istemiyordu. Green Lady'i görmek aklına Elisa'yı getirmişti ki zaten aklı hep ondaydı. Ne yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu. Gerçi ona ulaşması zor değildi, Jarvis'in üstün teknolojisi ile ona kolayca ulaşabilirdi. Bu onadan habersiz kalma durumu aklına hinlik getirdi ve bu fikir ile gülümsedi. Sonuçta Elisa'nın evinin adresini biliyordu, şirketinin adresini de biliyordu. Şirketin ve evin kameralarına erişmek imkansız olacaktı fakat sokaktaki kameralara gayet rahat bir şekilde erişebilirdi. "Sadece bir defalığına." Diye mırıldandı ve Jarvis'e komut verdi.

Elisa evine ulaştığında çok yorgun hissediyordu, zorlanarak da olsa kapıyı açtı ve üst kattaki odasına çıktı. Üstünü zoraki değiştirdi ve yatağına uzandı. Aklından onu çıkaramıyordu. Büyüleyici kahve gözlerini, kokusunu, konuşurken beliren gamzelerini, flörtöz bir şekilde göz kırpışını, onu deli eden egosunu... Kısaca ona dair her şeyi özlemişti fakat her nasılsa hala ondan uzakta duruyordu, çünkü zorundaydı. Gözlerinden süzülen yaşları sildi, yataktan doğruldu ve aşağı kata doğru ilerledi evden çıkması lazımdı çünkü duvarlar üstüne geliyor ve ona çoktan unutması gereken şeyleri hatırlatıyordu. Bu durumun Elisa'da bu kadar tramvaya sebep olmasının nedeni çok açıktı; babasını her ne kadar çok sevse de annesini aldatmıştı. Sevdiğin birinin ihaneti, bu olay onda çok derin bir yara açmıştı. Evden çıktığı gibi evinin bahçesindeki karla kaplı banka oturması bir oldu. Yalnızlığı ona eski günleri hatırlatıyordu, ailesini yavaş yavaş kaybettiği günleri. Uzaktan biryerlerden aşık olduğu adamın kendisini izlediğinden habersiz olan Elisa Clarke karların içinde uyuya kalmıştı.

green lady // tony starkWhere stories live. Discover now