who the fuck is Green Lady?

198 20 4
                                    

"Right now, he's probably slow dancing with a bleached-blonde tramp and she's probably getting frisky.
Right now, he's probably buying her some fruity little drink, 'Cause she can't shoot a whiskey."

        Çin'in sabah soğuğu yüzüne çarptığında uçakta içtiği viskilerden gelen sarhoşluk uçup gitmişti. Kafasında kurduğu bir kaç aylık yeni hayatı önündeydi, sadece güçlerine odaklanacak ve aklından Tony Stark'ı tamamen silecekti. Bay Wang'i karşılama kısmında görünce şaşırmıştı çünkü ona meşgul olduğu için gelemeyeceğini söylemişti. Ona sıkıca sarıldı ve "Teşekkürler Bay Wang, sizi bayağı yorgun gördüm iyi misiniz?" Yüzüne o sevimli babacan tavrını takındı ve "İyiyim Bayan Elisa sadece şu yeni öğrenciler beni çok yoruyor ve biliyorsun benim küçük kızım Chun okula yeni başladı fakat bir türlü ders çalışmak istemiyor." Dedi. "İnanamıyorum küçük Wang Chun okula mı başladı, yaşlanmışım ya." Bay Wang bu ifadesine gülümsedi ve "Gittikçe annenize benziyorsunuz fakat gözleriniz hariç onları babanızdan almışsınız." Dedi. Shaolin (Şaolin) Manastırına geldiklerinde Elisa buranın aynı çocukluğundaki gibi durduğunu düşündü, hatta tapınağın girişindeki bilge ağaç ona annesi ile olan anılarını hatırlattı. Manastırın içindeki odası ise bıraktığı gibi duruyordu. Bay Wang "Sen biraz dinlen istediğin zaman başlarız." Dedi.

         Bay Wang yüzüne şaşırmış bir şekilde bakıyordu. Elisa ise oldukça sakindi, sonuçta bu güçlerinin ilk defa ortaya çıkışı değildi. Bu sefer gözleri yeşil olmuş ve odadaki eşyaları hareket ettirebiliyordu, hem de istediği şekilde. Tony'nin odasında yaptığının daha ileri versiyonu gibiydi ve içinden bir ses bu güce odaklanmasını söylüyordu. Karşısındaki çıkış kapısına doğru odaklandı ve eşyaları hızla kapıya doğru gönderdi. Ardından gülümseyerek "Vay canına!" Dedi. Bay Wang ise şokun etkisinden çıkmıştı fakat şimdi de bir şeyler düşünüyor gibi duruyordu. Boğazını temizledikten sonra Bay Wang "Bildiğin üzere daha önce hiç süper güçleri olan birini yetiştirmedim fakat büyük babam bunu yapmıştı, yazdığı notlar halen bu manastırda ve bir de onun kullandığı kitap var, bunlar işimize yarayacaktır." Elisa başını onaylarcasına salladı ve Bay Wang'i takip etti.

       Manastırın kitaplığı oldukça büyüktü fakat onlar gizli bir kısıma girmişlerdi. İçeride eğitimler için daha önce hiç görmediği kıyafetler, aletler ve tuhaf kitaplar vardı ve sanki bu kitaplardan etrafa enerji yayılıyor gibiydi ama esas dikkatini çeken şey bilmediği çince karakterler yazılı olan duvarın arkasındaki şeyin enerjisiydi. Birden Bay Wang'e "O duvarın arkasında ne var?" diye sordu. Bay Wang "Bildiğim kadarı ile o duvarın arkasında bir şey yok, kapısı falan da yok." Dedi duvarı meraklı gözlerle inceleyerek. Elisa duvara doğru ilerlemeye başladı ve "Buradaki şey beni adeta kendine çekiyor." Dedi sanki Bay Wang'i hiç duymuyordu. Elleri duvardaki yazılara ulaştığında gözleri çoktan renk değiştirmişti. Dudaklarından "以承載智慧綠龍靈魂的綠女士之名,我命令你打開它。" cümlesi döküldü. Duvarda üstünde ejderha deseni olan bir yuvarlak belirdi ve duvar ortadan ikiye ayrılarak kapı oluşturdu ve açıldı. İçerisi bayağı genişti ve ortada yeşil alevlerin içinde işlemeli ve antika olduğu belli olan bir kitap vardı. Elisa kitaba doğru ilerledi ve elini alevlerin içinden geçirerek kitaba ulaştı. Kitap havaya yükseldi ve sayfalarından biri açıldı, bu sayfada "Green Lady ve Yeşil Ejderha" yazıyordur. Elisa transtan çıkmışçasına "Bunun ne olduğu hakkında bir fikriniz var mı Bay Wang?" Diye sordu, Bay Wang'in beti benzi atmış bir şekilde arkasında durduğundan habersiz olan Elisa. "Ben, ben sanırım bunu duymuştum daha önce fakat sadece bir efsane olduğunu düşünmüştüm." Dedi ve anlatmaya başladı; "Yeşil Ejderha efsanesi, Çinde çocuklarımıza anlattığımız bir efsanedir. Bir zamanlar korkunç bir fırtınada bir kadın bebeğini yeşil ejderhaya sunak olarak sunar ve bu yeşil ejderhaya sunulan ilk ve tek bebektir. Yeşil ejderha bir insanoğlunun bebeğini sunak olarak kabul etmek istemez ve açıkçası bu bebeğe bağlanır, ardındansa bu bebeği kendi çocuğu gibi yetiştirmeye karar verir. Zaman geçer çocuk büyür ve güçlenir, yeşil ejderha ise oldukça yaşlı ve hastadır, diğer çocukları onu terk etmiş ve kendi ailelerini kurmuştur. Yaşlı ejderha binlerce gücü olan ruhunu ise bu çocuğa vermeye karar verir." Dedi ve ardından, "Atladığım detaylar olduğuna eminim fakat bu efsaneyi normal kitaplıkta bulabilirsin." Elisa kitabı alarak yukarıdaki kütüphaneye doğru ilerler, yeşil ejderha efsanesi ile ilgili birkaç kitap alır ve odasına girer. Kitaplarda bulabildiği tek detay bu çocuğun bir kız çocuğu olduğu ve 17 yaşına kadar yeşil ejderhanın yanında kaldığıdır. Esas kitaba geçtiğinde ise anlamlandıramadığı çizimler, sözcükler ve semboller görür. O kadar yorulmuştur ki gözleri kapanır ve kendini oldukça karmaşık bir rüyanın içinde bulur. Bir bebek ve yeşil ejderha ile başlayan rüyası ilk başlarda oldukça sıradan ilerliyordu fakat bu çocuk büyüdükçe annesine benzemeye başlamıştı ki bu oldukça olağandışıydı. Ardından her şey bulanıklaşmaya başladı ve aynanın karşısında kendini gördü. Ellerinden yeşil alevler çıkıyor ve gözleri yeşil rengine bürünüyordu ardından da "Green Lady, benim." Diyordu. Birden kendini kara bir deliğin içinde buldu ve etrafında birden çok yeşil ışık huzmesi belirdi. Karşısında yeşil ejderha duruyordu ve ona "Annen benim ona verdiğim güçleri belli bir süre sonra kullanmayı reddetti ve bu güçler artık senin, sen Green Lady'sin Elisa Clarke." Dedi ve onun eline bir kolye verip yok oldu. Rüyasından terler içinde uyanan Elisa derin bir nefes aldı ve avucunun içindeki kolyeye baktı. Çin'e geleli henüz bir gün olmuştu ve şimdiden bir çok şey yaşamıştı. Son kez kolyeye baktıktan sonra çok düşünmeden kolyeyi boynuna taktı.

       Tony Stark eline ikinci viski şişesini aldığında sinirli bir şekilde lanet okudu çünkü Elisa ülkeyi terk etmişti, hem de Çin'e gitmişti yani dünyanın diğer ucuna. Ona yaptıklarından sonra bu çok normaldi tabii ki, ama mecburdu. Her an ölüm ile yüzleşirken onu yanında tutamazdı, kanındaki zehirlenme oranı zırhı kullandıkça artıyordu ve arc reaktörüne uygun kullanabileceği başka bir element yoktu. Şu anda kullanmakta olduğu element ise onu zehirliyordu ve ne kadar ömrü kaldığı konusunda hiç bir fikri yoktu. Ondan bu şekilde kendini uzaklaştırmazsa ölümü onu daha da çok üzecekti. Viski şişesini sinirle yere fırlattı ve odasına doğru ilerledi, sanırsa hayatına kaldığı yerden eski hali ile devam etmesi gerekiyordu.

*bilge yeşil ejderhanın ruhunu taşıyan yeşil leydi adına sana açılmanı emrediyorum.* (çince kısımın çevirisi -hata olabilir çince bilmiyorum, sorry-)

Herkese selamm! Umarım bu bölüm hoşunuza gider. Bol bol yorum ve oy bekliyorum haberiniz olsun. Öpüldünüz, muahhh.xx

green lady // tony starkWhere stories live. Discover now