Anı

37 3 0
                                    

Yine bir hazan vakti
Yorgun düşmüş bedenim
Gözkapaklarım açılmamaya
yemin etmiş
Gözyaşlarım süzülüyor
Yanaklarıma doğru çizmiş esaretini
Hülyalara dalmış gözlerim
Acı bir tebessüm vakıf yüzüme
Yalnızlığımı haykırırcasına
esiyor rüzgar
Bulutlar inci tanelerini
serpiştiyor yerlere
Eşlik ediyor gözyaşlarıma
Fırtına kopuyor biranda,
Hıçkırıklarımı gizliyor ardında
Toprak acı kokuyor bir o kadarda özgürlük
Sinmiş haykırışlarım satırlarıma
Mısralara serpiştirilmiş
birazcık umut
Mürekkebim sesleniyor umut mu diyor unut mu
ayırt edemiyorum artık
Ey derdimi duyan kuşlar eksiltin yalnızlığımı
Ey mavi yeşil kırmızı
Mavimin gökyüzü
Yeşilimin ağaçları
Ey özgürlük esaretimi baki kılma
Ben ki ;
yalnız bir çocuğuyum bu vatanın
Gözyaşlarım ebediyete kadar baki

Şiir defterime yazdığım birkaç mısradan sonra gözlerim birsüre odada gezindi.
Kız kardeşimin ısrarı üzerine boyattığımız açık pembe duvarlar sanırım o kadar da kötü durmuyordu.
Kapının yanında ufak bir çalışma masası vardı. Tabiki vazgeçilmezim olan yanındaki renkli pufları unutmamak lazım.
Beyaz-Gül kurusu rengindeki halımız.
Odanın karşı duvarına yakın yerdeki bazalarımız ve sağ tarafında yer alan kıyafet dolabımız ile odamız sade ve şıktı.
Odanın sonundaki yeni tasarım kitaplığı yaptırmak için anneme ne kadar dil dökmüştüm bir bilseniz.
Ailem kitap okumama hiçbir zaman karşı değildi. Taaa ki gözlerimi bozana kadar.

Lisede eve sipariş ettiğim kitapların haddi hesabı yoktu. Livanelinden tutun Arthur Ignatius Conan Doyle kadar her çeşit yazar ile dolu bir cennet bahçesi
Tabi annem kitaplarımın kapladığı yerlerden şikayetçi olsa da, her hafta kitaplığı bana düzelttirdiği için çokta birşey demiyordu.
Tabi bunlara ek olarak sevdiğim birkaç şairin sözlerini tablo şeklinde alıp eve getirince... İşte o zaman kayış koptu..
Annem oldukça şirin fakat otoriter bir kadın. Yani bir şeye gerçekten hayır dediyse, üzgünüm ama yandınız. hızlıca oradan kaçmalısınız.
Tabi ki bende o güzelim mısraları kurtarmak adına babamın odasına gönderdim.
E ne kadar düzenli orası muamma

Gözlerim uzun bir süre sarkaçlı saatte takılı kaldı.
Tik tak tik tak tik tak... Yeter yahu aklımı oynatacağım.
Akreple yelkovan birbirini kovalarken Tom ve Jerry'i andırıyorlardı. Sanırım evde kalmakla hata etmiştim,
Çıldırmama ramak kalmıştı çünkü.
Neden mi!?
Hüma ayağa kalkma, çok eğilme, Kitap okuma, onu kaldırma, ötekini ittirme, böyle yapma, pencereni kapat, kuşları içeri alma!!!

Yirmi üç yıllık ömrümde yaptığım işlerin hepsi şuan onlara batıyordu.
En son evden markete gittim diye annemden sekiz saatlik nutuk çekmiştim. Neymiş efendim hastaymışım, yine bir yerlerde bayılıp kalırmışım abimde yokmuş.
En azından ev hapsime dahil olan bir çimen gözlüm vardı kii o da iki gün önce sabah gitti.
Çayan hastaneden çıkalı altı gün oluyor.
İnanır mısınız beyefendi omzundan vurulmuş diye annem kendi elleriyle besledi koca adamı!

Yok kendi yemeklerini pişirerek değil, harbi yemeği kendi elleriyle yedirdi.
Ammar hastaneden çıktığımdan beri daha bir pimpirikli.
Abla o abur cuburları yiyemezsin, ilaçlarını içtin mi? Bıdı Bıdı..
Ah Sümeyye'yi sormayın bile abla mutfağı ben toplarım, evi temizlerim.
Hayırdır yani ölüyorum da benim mi haberim yok Diyordum ki:
Yanlışlıkla Çayanın ailemle olan konuşmasına tanıklık ettim. Beni ailemden bensiz istiyordu resmen.

Gerçekten çok sıkılmıştım. aklıma gelen şeyle hızlıca bazanın altındaki anı kutumu çıkardım. Kutudan ilk olarak Kağıttan yapılmış hediye kutusunu çıkardım . İlk defa arkadaşlarımdan birileri doğum günümü kutlamışlardı.
İçerisinde kuruyan pembe gül yaprakları ve beni herzaman gülümseten küçük not
"Kalbim sana yenildi, bu ne güzel mağlubiyet. İyi ki varsın"
Onbeş yaşındaydım o zaman.
gün boyu derslere girmiştim saat 11'i geçiyordu.
Uyumaya hazırlanırken arkadaş Hocanın beni çağırdığını söylemişti.
O sinirle şalımı tekrar takıp alt kata inmiştim. Sonra ne mi oldu? Beni pastayla karşıladılar. Mumları üfleyemeden ağlamıştım. İlk defa böyle olmuştu, değişik bir histi..

Sevda Uğruna Where stories live. Discover now