Zarf

114 5 2
                                    

* Birazcık geciktim, üzgünüm. Annem görevden döndü, ev kalabalık.
Trajikomik olan şey şu ki; şuan evde dört aile misfir var.
Ve ben burdayım 😅  neyse ki ikramları verdiğim için bir süre akıllarına gelmem. Annecağzım üzgünüm ama yetti da. Neysemmm hadi size iyi okumalar canlarım yayın saati azıcık geç olabilir 🥰💕*

-Hüma Hilal -

Masamda duran zarfa dikkatlice baktım. Acaba neydi?
Biranda kalbim çarpmaya başladı. Ya hastalarımdan biriyse! düşüncesi bile içimi burkarken zarfı elime aldım.
Fakat hastalarım artık yok denecek kadar azdı. Ve daha miniciklerdi, yani kendilerini öldüremezlerdi ya.
Üzerinde yazan isim ile afalladım.
"Albay Selçuk Kartal "
Hadi canım. Albay bana zarf mı göndermişti!?
Heyecanla açtım. Belki de yıllardır hayalini kurduğum şeyin gerçekleşme anıydı. Fakat...

Annem psikolog olmam konusunda her ne kadar arkamda dursa da. küçükken kurduğu cümleler bunu pek istemediğini ortaya koyuyordu.
Klinik psikolog olma, nöbetler var.
Adli psikolog olma, psikopatlar ile mi uğraşacaksın.
Açıkçası babam da askeri psikolog olmamı istemiyordu. Örtümden dolayı asker olamayacaktım ; Çünkü üniformalar bedenimizin hatlarını direk ortaya koyuyordu. Gerçi yine de olamazdım ki bileğimde kırılan bardağın kestiği dikiş , çenemde ki dikiş ve gözlüklerim ahh ahhh.
O şekil olma bu şekil olma...
Okulda pdr'ci olmamı istiyordu fakat orası beni boğuyordu.
Gitmezdim ki. Eğitim yıllarımda nefret ederek gittiğim okula, kendi isteğimle mi gidecektim. mümkün değildi.
Ergenler ile dolu bir yuva. Sınav stresi şu bu. Çalışmak insanı yorsa da abartıldığı kadar psikolojiyi etkilemiyordu.

Genç kız yıllardır bu anı hayal ediyordu.
Askeri psikolog olmak... Hakkariye geldiği zaman daha üniversite üçüncü sınıftaydı. İki yıl üniversite macerasının ardından, bir yıl staj yapmış,
Danışman psikologlar ile geçirdiği ilk yılı saymazsak, iki yıllık çiçeği burnunda doktor sayılırdı .

Heyecanla zarfın içindeki kağıdı inceledi. özenli bir biçimde yazılmıştı. Kullanılan kalemin mürekkebi suya değince dağılmıyordu demek ki özel bir kalemdi.
Yazının şekline bakılırsa Albay solaktı. Ayrıca sağa doğru yatan kelimeler, kuyruklu harfler sık ve baskın noktalama işaretleri... Bu gibi emareler Açıkça Albayın karakterini canlandırıyordu.
Titiz, hayal kuran fakat gerçekçi, kuralcı bir yapıya sahip olduğunu gösteriyordu.

İçinde tuttuğu gözyaşları hürriyete  kavuştu.
tarif edemediği duygular ile istifa dilekçesini yazmaya başladı.
Bu gece nöbetçiydi.
Kendisinin yanında staj yapan iki psikolog daha vardı.
Yani eğer askeriyeye giderse onlar idare edebilirlerdi. Neticede stajları bitmek üzereydi.

                           ***
Genç adam silahını silerken en yakın arkadaşının sesi ile irkildi

Fahir : "Hayırdır devrem "

Adin :" Biliyorsun be devrem "

- " Elbet vardır bir hayır be agam. Ailesi ile görüştü mü?"

- " Ben kendisine söylemedim. Galiba beni hatırlamıyor zaten."

-" Babası biliyor seni ama değil mi?"

-" Biliyor da, kızını sevdiğimi bilmiyor ki"

-" Yengeye nasıl söyleyeceksin?"

- " Valla timdeki zerda varya. Osmanın Ablası onunla ileteceğim. "

- " Bizim Osman, hani şu kara Osman?!
Lan oğlum düştün o dangalağın eline. Gerçi benle uğraşıyor o pislik. Komutana baş kaldırır mı?
Fazla koşturduğun o 10 turun hesabını keseceğim zaten!? "

Sevda Uğruna Where stories live. Discover now