Hayali Nasihat

33 3 0
                                    

Abimin kolları sıkı sıkıya belime dolanırken gözlerim biricik kardeşlerimi aradı. Annem ve babam araba kalabalık olmasın diye havaalanına gelmemişler. Abim Çayanla ellerimize kötü kötü bakarken, Çayanı gömleğinin yakasından çekiştirerek diğer yanına aldı. Sümeyye gülerek Ammarın kafasına vurup kaçıyordu. Görende hiç büyümemişler sanacak. Sizin sende sırığı kovalıyorsun diyen sesinizi duyar gibiyim. Farklı şeyler bunlar arkadaşlar biz evde yapıyoruz, havaalanının ortasında değil ki aaa

Çayan abimin omzuna hafif bir yumruk atarken abim beklemediği için sendeleledi. Hafifçe Homurdanırken konuşmaya başladı.
" Lan kardeşimiz dedik bağrımıza bastık. Kız kardeşimle evleniyor şimdi. Git öte tarafa, Hümanın elini tutuyor birde gözlerimin önünde. Benim ya benim abisinin."

Çayan abimin bu sözlerine gülerken konuşmaya başladı. "Sözde Sueda yengeyle düğünü bu yaz yapacaktınız. Ben senden önce evleniyorum. Hem fena mı lan. Artık daha çok göreceksin  nur cemalimi. Ben seni kurtarmasam ohooo, şimdi öteki tarafı boylamıştın." diyerek kahkaha attı.

Seyrettiğim manzaranın tadını çıkaracaktım. Gereksiz yere morallerimizi bozmaya gerek yoktu. Çayan çocuğunun olmasından korkuyor olabilirdi. Bizi ardında bırakmaya korkuyor olabilirdi. Hayat dediğimiz meret kolay Bir şey değildi ki.  Biz insanlar birkaç saniye sonra ne olacağından habersizken yılların planlarını kurmaya çalışıyorduk. Hepimizin korkuları, yanlışları ve yenilgileri vardı. Bunlardan kaçamazdık ki. önemli olan her şeye rağmen sıkıca sarılmaktı hayata. Yorgunluklara rağmen gülebilmekti hiçliğe...

Dünyayı bize büyük gösteren neydi ki? Hırsımız, bencilliğimiz ya da sevgisizliğimiz mi? Bence en çok merhametsizliğimiz. İnsan sevmek zorunda değildi fakat merhamet duymalıydı şüphesiz.
Mesela gördüğü her insanı son kez görecekmiş gibi ayrılmalıydı. Burası dünya.. veda etmemizi beklemiyordu ki. Toprak hemencecik bağrına alıyordu körpecik bedenleri. Bu çocuk, bu genç dinlemiyordu.

Hayat kısacık beş harften oluşan, iki hece ile sınırlı bir kelime. İlk hecesi bebekken fısıldanıyor kulaklarımıza "aramıza hoşgeldin" diyerek kabul ediyorlar bizi bu garip dünyaya. Son hecesi ölüm; kimsecikler konuşmuyor ardımızdan. Şanslı olanların ardından ruhuna fatihalar okunuyor. Birkaç gün acısı çekiliyor. Ve her şey gibi, herkes gibi o da unutuluyor..

Burası dünya, farklı olanın özel olduğunu bilmeyen kalpsiz insanlarla dolu. Paraya karşın fikirlerini satan, duygusuz yalancı insanlar ile dolu.
Burası Gazze, burası Filistin, burası Kudüs, burası Irak, burası Doğu Türkistan, burası Yemen, burası Çeçenistan, burası Arakan, burası Suriye, burası Keşmir, burası Kırım, burası Özbekistan, burası Mısır, burası Moro, burası Afrika... Müslüman kanına doymuyor kafirler.  Burada ve daha birçok memlekette zulme uğruyor kardeşlerimiz. Gencecik kızlar tecavüze uğruyor. Bebekler parçalanıyor keskin bıçaklarla. Yavrularının önünde vahşice katlediliyor anne, babalar..

Burası dünya, şehitlerimizin kanı ile boyanmış kızıl toprak...
Biz bilirdik ki çocuklar uyurken susulur, ölürken değil! Biz bilirdik ki analar kınalı saçlarını okşarlardı yavrularının, al bayrağa sarılı tabutlarını değil!
Biz bilirdik ki uçurtmalar süslerdi mavi gökyüzünü, şarapnel parçaları değil!  Biz komşusu açken tok yatanlar değildik ki? Biz bayramlarda daha muhtaç insanlar et yesin diye, buğday döven insanlar değil miydik? Biz rengine, diline, ırkına bakmazdık ki arkadaşlarımızın. Bizler portakalı soydum diyerek sayarken kimse üzülmesin diye sen bu oyundan çık güzel kalpli çocuk diyen çocuklar değil miydik?

Biz ne zaman haksızlığa karşı dik durmayı bıraktık? Ne zaman çocuklar katledilirken, binlerce şehit verirken sessiz kalmaya başladık? Ne oluyor bizlere. Hürriyet künyemizi hayatımız pahasına korurken şimdi düşman ellerinde. Biz neden böyle olduk? İnsanlığımızı ne zaman kaybettik? Toparlanın ey hilalin evlatları. Toparlanın ey Muhammedin ümmeti. Kendinize gelin..
Merhametinizi yitirmeyin,insanlığınızı yitirmeyin...

Sevda Uğruna Where stories live. Discover now