Küçük Bir Mesele

38 3 1
                                    

*Ay ben geldiiiimmm, çok yoruldum. Amaaa sizleri de çoook özledim.  hadi iyi okumalar 💕🍃*

Genç kız hızlı hareketlerle eşyalarını toparladı. Bugün büyük buluşma günüydü. Neredeyse üç yıl sonra ilk defa bir araya geleceklerdi. Kim ile mii? Tabi ki de Yeşim'in evine gideceklerdi.
Normalde Alya'nın evinde buluşurlardı. Ancak Alya hanımın evlenmesi sonucu  Ömer enişte bey'e rahatsızlık vermemek için orada kalmıyorlardı.

Yeşim Iğdırda bir anaokulunda öğretmendi. Alya ise Kütahya da Avukattı.
Yeşim kızıl saçlı, yeşil gözlü uzun boylu oldukça güzel bir kızdı.
Alya ise beyaz tenli ela gözlü örtülü, uzun ve yine güzel bir kızdı.

Bunların hepsini düşününce gülmeden edemedi. Bir asker, bir öğretmen, bir avukat ve bir askeri psikolog olarak ne kadar da karma bir gruplardı. Zerdanın sesiyle hızlıca düşüncelerinden sıyrıldı.

- Bücür Ruh-u Revan  ne demek?

- Ruhun Huzuru demek Neden sordun kii? Dedi uzatarak genç kız

- Aman Hümaaa seni arıyor da ondan.

Genç kız hiii diyerek hızlıca yerinden fırladı. Üsteğmenin nutuklarını bir güzel dinledi. Üsteğmenin söz ver dediği birkaç şey için hıhı diyerek geçiştirdi. İçi kıpır kıpır olurken Allah'a emanet ol dedi ve telefonu kapattı.

Valizlerini toparlayan kızlar hızlıca giyindiler.
Hüma siyah elbisesinin üzerinde krem rengi balon kol uzun bir yün ceket giyinmiş, başına ise yine siyah bir şal takmıştı. Eline aldığı bej rengi küçük çantası ve krem rengi postallarıyla oldukça hoş duruyordu.

Zerda ise açık mavi bol kesim kot pantolonunun üzerine krem rengi yün bir kazak giymiş, saçlarını at kuyruğu yapmıştı. Sütlü kahve kabanı  ve botlarının yanına birde açık renk bir çanta almıştı. İki kız odalarından çıktıktan sonra birbirlerini şöyle bir süzdüler. Kocaman bir tebessümle Eşyalarını toplayıp aşağıya indiler.

Zerda tam taksiyi çağıracakken ; Hüma utanarak Üsteğmenin geleceğini söyledi. Otobüs terminaline varınca Çayan ile vedalaşmak isteyen Hüma, Zerdanın yanında iken bir türlü gidemiyordu.

"Şanlı Valizlerinizi muavine verdim git bir bak istersen" diyerek Zerdayı gönderen üsteğmen hızlıca sevdiğinin yakınına geldi. Zerda Hüma'ya dönerek muzipçe göz kırptı ve uzaklaştı.
Üsteğmenin Sevdiği kıpkırmızı yanaklarıyla fayansları inceliyordu. İmam nikahı kıyıldıktan hemen sonra giden Üsteğmenin, küçük eşiyle vakit geçirmek için zamanı olmamıştı. Kocaman bir gülümsemeyle Hüma'nın başını  kolları altına aldı.

Hüma utanınca kafasını genç adamın göğsüne gömdü.
Genç adam halinden oldukça memnun bir şekilde içinden geçirdi.
"Bana karşı utanıp yine bana gizleniyor. "
Hüma duyduğu erkeksi kıkırtı ile başını gömdüğü yerden kaldırdı. Genç adamın Mavi karışmış yeşilleri parlıyor, yanağındaki gamze çukurlaşıyordu. Bu güzel gülüşün tadını çıkarırken, Genç kızın duyduğu cümle ile gülen yüzünün yerini kıskançlık aldı.

"Baksana boylu poslu, ne kadar da yakışıklı. Buna gamze denmez ki maşallah belediye çukuru. Kardeşini uğurladıktan sonra gidip konuşalım"

- "Çayan gülme, of niçin böyle şeyleri hep ben yaşıyorum."

- "Niye güzelim az önce izlemekten memnundun. Şimdi ne oldu?" dedi genç adam anlamamış bir tavırla

- "Böyle güzel gülünür mü zalımın oğlu sana bakıyorlar. Sanki hayatlarında hiç gamze görmemişler." Dedi genç kız oflayıp bakışlarını kaçırırken.

Sevda Uğruna Where stories live. Discover now