26 ❉ KIZ VE ÖFKESİ

Start from the beginning
                                    

Boğazımı yırtarcasına kaşımaya başladım. "Ama hoşuma giden şey bu."

Faylinn bir an kaşlarını çattı, ardından kaldırdı. "Anladım. Ama ben sert tavırlardan bahsetmiyorum. Ona çaresizce, arkadaşlarına yardım etmek için yaklaştın. O da seni içgüdüsel olarak avlayabileceğini düşündü. Ve sonra... Bundan nefret etti." Burnuma fiske attı. "Aptalsın."

Eline vurdum. "Değilim."

"Öylesin. Koridorlarda sizi izledik. Haftalar öncekinden bahsediyorum. Profesör Accalon ceza verdiğindeki." Beğeniyle ıslık çaldı. "O, gerçek sendin. Tüm arzu ve öfkeni tamamen Raymond'a yöneltmiştin."

İç çektim. "Çok karışık varlıklarsınız."

"Sanki sen farklısın." Beni ayağıyla ittiğinde ayağa kalktım, o da yatağa yerleşerek gözlerini kapadı. "Git şimdi. Kurtlar seninle kutlama yapmak isteyeceklerdir."

"Ray'den özür dilemem gerekecek."

"Ray," diyerek adını, taklidimi yaparak, ağzında keyifle çevirdi. "Raymond sakinleşmeden ona yaklaşmanı tavsiye etmem. Hatta onu günlerce koşar halde bulabilirsin. Senden aldığı enerjiyi bir an önce bünyesinden atmak isteyecektir."

Duvara doğru ilerleyeceğim sırada duraksadım. "Faylinn," dedim yavaşça. "Ben ve Raymond seninle Grant gibi olamayız. Aitlik bağı bir şeyi değiştirmez. Raymond'tan özür dileyeceğim ama yaptığımdan pişman olduğum için değil, onu bilmeden üzdüysem diye."

"Neden olamazmışsınız?"

Neden mi? Çok bariz değil miydi? Ben uygun bir eş değildim. Faylinn karnına bakarsa görebilirdi. Benimkinde hiçbir zaman bebek olmayacaktı. Her şey oldu bitti, kabullenildi diyelim... Sürüsündekilerin çocuğu olunca ne düşünecekti? Kimse bana, hele de boyuttan, çocuk istemediğini savunamazdı. Soykırımdan sonra en çok istenilen etrafta dolanan yavrulardı.

Omuzlarımı kaldırarak cevap vermedim ve duvardan geçerek gizli odaya gittim.

Herkes bana döndü, Ray içeride değildi. Chester ve sürüsü de yoktu.

"Ne?" dedim, ifadesiz suratlarına bakarak.

"İyiki gelmedin. Çok kötüydü," dedi Steinmod yarışmayı kastederek. Birden duraksadım, ne yani onları yenmemişler miydi? Nasıl?!

"Evet. Çok kötü ezildiler!" diyen Gunnar bana koştu ve bedenimi havaya kaldırdı. Odayı heyecan ve gurur sardı, beni havada atıp tuttular. Kahkahamı engelleyemedim.

Axel beni yere indirdiğinde sırıtıyordum. Onun bakışlarında bir gariplik vardı, dudakları gülümsese de. Ocallaghan sordu: "Köprüağı'ndaki Fyxn'e gidiyoruz. Var mısın?"

Başımı iki yana salladım. "Dinleneceğim biraz. Siz takılın."

"Emin misin?"

"Kesinlikle. Birkaç saate sabah olacak zaten."

"Biz izinliyiz."

Güldüm. "Siz izinlisiniz."

Gerçi benim de derslere girmem yasaktı ama Fyxn'i kaldırabileceğimi düşünmüyordum.

"Pekalaaa. Chester ve sürüsü bir süre odaya gelmez, rahat et." dedi Gunnar. Ardından yenildiklerinde yüzlerindeki şaşkınlığı birbirlerine anlatıp taklit yaparak gülmeye başladılar.

Hepsi odadan çıktığında Julius bir an durdu ve bana baktı. "Ray de gelmez. Ormanda kalacak."

Başımı eğdim. Sesinde hiçbir ima ya da sitem hissetmedim ama utanmıştım. Julius da gittiğinde hızla duş aldım ve eşofmanla kazağıma geri döndüm. Raymond'un yatağına oturup derin bir nefes aldım.

KIZ VE ÖFKESİWhere stories live. Discover now