7 ❉ KIZ VE ÖFKESİ

3.5K 380 93
                                    

15.11.2022

🩸Molchat Doma, Sudno (slowed + reverb)

OLESYA
KIZ VE ÖFKESİ
YEDİNCİ BÖLÜM
🐺

Ertesi hafta Satırlar dışında hiçbir derse girmedim. Bunu yapmamın uygun olmadığını biliyordum. Dikkat çekeceğini, hatta cezalandırılacağımı da.

Sadece koştum. Ciğerlerimin ağzımdan dökülmesini istercesine. Sabahları Profesör Demetrius'un gözleminde, okulun etrafında, akşamları ise akademide. Yemeklerde yedikçe yedim ve Cliff ile Siber'la çok az konuştum. Bendeki garipliği ve derslere girmediğimi fark ettiler. Hiçbir şey demediler. Sanki ben patlamak üzere bir olan bir bombaymışım gibi temkinle yaklaştılar.

Hafta sonu sabahı Profesör Demetrius koşmadan önce beklememi söyledi. Kurtları uçurumdan atlattıktan sonra koşmalarını emretti, onları göremedim. Bir hafta boyunca da görmemiştim zaten.

Profesör bana birkaç adım yaklaştı. Benimle konuşurken tiksiniyormuş gibiydi. O zaman sessiz kalabilirdi, değil mi? Kimsenin benimle konuşmasına ihtiyacım yoktu. Grant dışında, o olsa iyi olurdu.

"Grant ile konuştuğunu duydum." Ona boş boş baktım. Zaten bilmiyor muydu? Hatta yasaklayan da o değil miydi? "Onu-" Sert bir nefes aldı. "Koşmaya ikna edersen dersime dönebilirsin."

Ona, dersinin umurumda olmadığını söylemek istedim ama önemsiyordum. Hatta yalnızca koşmak istiyordum. "Grant'in benimle konuşmasının yasak olduğunu sanıyordum."

"Ben olmadıkları sürece oğluma kimse yasaklar koyamaz." diye kükrediğinde irkildim ve içimde tekrar bir şeyler akmaya başladı. Bunlar duygulardı.

Ellerim terlemişti, pantolonuma sildim. "Peki, Profesör."

Beni yalnız bıraktı. Uçurumda koşmak yerine merdivenleri hızlı ve kolayca indim, akademiye dönmeye niyetlendim. Sırtımda bir ürperti hissettiğimde başımı kaldırıp uçuruma baktım. Profesör Demetrius beni inceliyordu, ona baktığımı fark ettiğinde ise geri çekildi.

Koridorlarda Grant'i aradım. Onu görüp görmediklerini sordum ama kimseden elle tutulur cevaplar alamadım. Ben de yeşil bölümün kaldığı birinci kuleyi buldum ve odaların merdivenlerine giremediğimden çıkıştaki merdivende oturdum. Gelip geçenler bana salakmışım gibi baktı ama umursamadım.

Saatler geçti, bazen merdivenleri çıkıp indim bazen de ayaklarımı yayarak oturdum. Sonunda Grant'i gelirken gördüm. "Hey," diye seslendim. Beni umursamadan basamakları çıkacağı sırada kolunu tuttum. "Baban, sadece kendisinin sana yasak koyabileceğini söyledi."

Gözleri şokla açıldı ve bana baktı. Dudakları sudan çıkmış balık gibi açılıp kapandı.

"Konuşalım mı?"

Tutuşumun altında kararsızlığını sezdim ama onu bırakıp basamaklardan indiğimde peşimden geldi. Hatta ben nereye gideceğimizi bilemezken o önüme geçerek beni yönlendirdi.

Öğrencilerin tek tük geçip gittiği bir koridorda, boş bahçeyi gören büyük pencerenin önünde durduk. Ellerini cebine sokarak beni dinlediğini belirtircesine başını salladı.

Pencerenin pervazına kalçamın sağ kısmını oturttum, tamamen sığabilmem için yemeği azaltmam gerekiyordu. Neyseki sığma zorunluluğum yoktu. "Sana kim benimle konuşmamanı söyledi?"

"Söylemem."

"İyi. Ben de babanın ne dediğini söylemem."

"Neden umurumda olsun ki?" diye sorduğunda başımı hafifçe sağa eğdim. Tepkilerini anlayabildiğimi biliyordu. Hatta dersinin altına ulaşabilirsem gerçeklerini görebileceğimin de farkındaydı. Pes etti. "Profesör Lucius."

KIZ VE ÖFKESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin