✔️30. Bölüm - Özür Dilerim (Sezon Finali)

13 2 0
                                    

Yazardan...

Hava iyice bozmaya meyilliydi. Yağmur yağmaya başlamıştı. Otoyolda, hızla giden araba Ada'ya aitti. Gözleri kıpkırmızı olmuştu. O kadar hızla gidiyordu ki, birkaç ceza yemiş olabilirdi. Kırmızı ışığa bile dikkat etmemişti.

Denilen hastaneye ulaştı. Danışma bölümüne yürüdü. Sesi titreye titreye babasının adını verebildi. "-Erhan Akarslan kaçıncı katta?" dediğinde kadın ona baktı. "-Yedinci kat." Hızla asansöre bindi. Ne kadar hızlı olursa yukarı çıktı ve etrafa bakındı. Vücudunu anlamsız bir titreme almış, götürüyordu. Asansörden çıkıp sağına baktığında sırasıyla Alparslan, Alper, Nila, Ulaş ve Han göründü.

Alparslan'ın gözleri onu bulduğunda korktu. Çünkü ağlamaktan beter hale gelmişti. Ada koşarak onlara ilerledi. Alparslan kollarını tuttu. "-Ada, sakin ol!" Ada kendini daha çok zorladı geçmek için. "-Alparslan bırak! Babamı göreceğim!" Kolundan kurtulmak için çabaladı. Doktor odadan çıktığında hepsi durdu. Ada, Alparslan'ın kolundan kurtuldu. "-Doktor, babam nasıl?"

Doktor ümitli konuşacak gibi değildi. "-Durumu ağır. Karaciğerine kurşun yemiş. Ve ona uygun ciğer bulamadığımız için ölme riski yüksek. Kendinizi herşeye hazır tutun."

Bu kadar acımasız olmamalıydı!

Nefesi kesildi. Gözleri karardı. Duvara tutundu. İki kişi yanında duruyordu ama onlardan kurtulup pencereye yaklaştı. Babasını gördüğünde hıçkırdı. Babası, makinelere bağlıydı. Daha iki gün olmuştu babasına kavuşalı. 2 gün!

Kendini dizleri üstünde yere bıraktı. Tüm vücudu titriyor, aklı bulanıyordu.

Başka biri geldi. "-Ada, iyi misin, Ada!"

Ege Karayel...

"-Ege, git burdan." Alper onu yaklaşmaması için engelledi ama Ege sadece Ada'ya bakıyordu. "-Kriz geçiriyor Alper! O iyi değil." Yerde oturan kıza döndü bakışlar. Tamamen titriyor, midesini tutuyordu. Kusmak istercesine öğürüyor, ama bir türlü kusamıyordu. Kafasını duvara yasladı. "-Kim yapabilir bunu! Kim!" Kafasını duvara vura vura düşündü.

Tabi ya!

Bu kez öfkeden titredi. İçini nefret duygusu doldurdu. O kadar ısındı ki sinirden, kendini de dünyayı da yaktı. Göğsü hızla inip kalktı. İşte şimdi herkes ondan korkmalıydı. Öfkenin en saf haline dönüşüyordu.

Ayağa kalktı. Gözlerini sildi. Ellerini yumruk haline getirdi. "-Sonun geldi Bora... Sonun geldi." Gözlerini sıkıca kapatıp açtı ve Alparslan'ın belindeki silahı aldı. Asansöre yürüdü. Önünde duran Ege'nin omzuna çarptı. O kadar sert çarptı ki, adam sendeleyip duvara tutundu. Han, peşinden koşarak Ada'ya yetişti. Onu yalnız bırakmamalıydı...Herkes üzgündü ama Ada için de endişelilerdi.

Ada ise son gaz Karayel şirketine vardı. Arabadan indi. Han ondan korkmuştu. Çünkü o kadar öfkeli duruyordu ki direksiyonu tutan ellerinin parmak boğumları kızarmıştı. Onunla birlikte şirkete girdi. Ada telefonunu çıkardı. Bora'yı aradı. Telefonunu açmayınca öfkeyle danışman masasındaki anons mikrofonunu aldı. "-Bora, nerdesin orospu çocuğu?! Hemen buraya gel yoksa şirketi başına yıkacağım!" Bütün gözler, bütün kulaklar ondaydı. Bir kez daha seslendi. "-Bora, hemen aşağı in! Yoksa gider ablanın canını tek kurşunla alırım!"

Düşüş Where stories live. Discover now