1 - Giriş

5.6K 322 696
                                    

Mat'a hoşgeldiniz! 💙

Siz kitaba başlamadan önce minik bir açıklama yapmamda fayda var. İlk üç bölümde ana karakterimiz yalnız olduğu için neredeyse hiç diyalog yok. İlk üç bölüm genel itibari ile iç istişare ve soyut betimleme ağırlıklı ilerliyor.

Fakat ben sizleri boğmamak ve sıkmamak adına bu üç bölümü de oldukça kısa tuttum. Bu sebeple diyalog göremediğinizde gözünüz lütfen korkmasın. 4. bölümden sonrası tamamen diyalog ağırlıklı ilerliyor çünkü çözülmesi gereken çok fazla şey var 🥹

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen 💙
Keyifli okumalar 💙

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen 💙 Keyifli okumalar 💙

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

ŞAH

Pink Floyd - Marooned

Direksiyonu ne kadar düz tutarsak tutalım, bazen ellerimiz uyuşur. Şeritleri ne kadar takip edersek edelim, bazen gözlerimiz kapanır. Gaza bastığımızda şeritleri yutarız. Gözlerimizi tam karşıya diktiğimizde ise transa geçeriz.

Bazen yolumuzdan çıkarız. Bazen ise yoldan çıkmak isteriz. Bir uçurum gördüğümüzde durup seyre dalmak isteyebiliriz. Öyle bir seyre dalarız ki kimi zaman, direksiyon simidinin avucumuzda olduğunu bir an için unutabiliriz.

Ben direksiyonu uçuruma kırmayı denedim. Fakat avuçlarımda direksiyon simidi yerine Şah vardı. Sol şeridim boşken, rotam zifiri karanlıktı. Fakat yine de şeritleri görebiliyordum. Öyle bir uçurumdu ki seyre daldığım; direksiyonumu sağıma çevirmeden yapamazdım, yapamayacaktım.

Beni mıknatıs misali çeken uçuruma karşı koyamazdım. Direksiyonu ansızın sağa kırdım fakat kilitlendi. Sola çevirdiğimde sol şeride geçebildim. Tekrar hızla sağa kırdığımda ise yeniden kilitlendi; uçuruma ulaşamadım.

10 yaşındaydım. Su dolu bir küvetin içinde okyanus kadar büyük ve derin bir karanlıktaydım direksiyonu uçuruma kırarken. Yüzüm su yüzeyindeydi fakat ben okyanusun dibinde nefessizdim. Okyanus kırmızıydı, bileklerim kırmızıydı. Sağ avucumda, bileğimin sızısına rağmen sıkıca tuttuğum Şah vardı. Altın rengindeki şaha kırmızı bulanmıştı. Kalp ritmimin yavaşladığını hissettiğimde, uçuruma doğru koşar adımlarla ilerlediğim anda gözlerim kapandı sesler boğuklaşırken. Yakama bir çift el yapıştı. Okyanus dibinden, ala bulanmış şeffaf damlaların içinden çekip çıkardı beni.

Şah son kez avuçlarımdaydı.

15 yıl geçti. 15 koca yıl aktı gitti.

Şah'ı bir daha avuçlarıma almadım. Şah'a bir daha dokunmadım. Şah'ı bir daha görmek yahut duymak istemedim. Şah benim kırmızı çizgimdi; Şah kan kırmızıya bulanmıştı.

Bir Mart sabahı gözlerimi araladığımda yine bir otel odasındaydım. Başımda yine akşamdan kalmanın hediyesi sert ağrı vardı. Çift kişilik koca yatakta soluma doğru döndüm. Çift kişilik yataklar bana hep kocaman gelirdi. Ben tek başıma hep küçücük kalırdım çift kişilik yatakta uzun boyuma rağmen. Sol yanım hep boştu.

MATWhere stories live. Discover now