12 ❉ KIZ VE ÖFKESİ

Start from the beginning
                                    

"Az önceki denemen?"

Dik dik baktım. "Bak ne diyeceğim," diye başlayarak hayal kurdum. "Seni boğazlamama izin verirsen bana bir kere yumruk atabilirsin."

Yüzünü eğerek başını iki yana salladı. Gülüyor olabilirdi, omuzları kasılmıştı. Fakat suratını tekrar kaldırdığında ifadesi ciddiydi. "Akşam koşusuna katıl. Yarına hazırlık olur."

"Yardımseverliğin halis mi?" Dilimi şaklattım. "Yoksa gerçekten ayaklarınızın altında beni pataklamayı mı umuyorsun?"

"Sana karşı saldırganlık eğilimim yok, Olesya." Çıkmakta olan sakallarını kaşıdı. "En azından düşündüğün şekilde."

Bir süre yağmurun sesini dinledim. O da ne demekti? Herifin ses tonu o kadar belirsizdi ki ne düşündüğünü çoğu zaman ele vermiyordu.

"Sen de çok garip bir adamsın." diye homurdandım. "Güç toplamak için uyumayı tercih ederim. Yarın sudan ne çıkacağını bilemeyiz."

Onu umursamadan perdenin içine girdim. Burası çok boğucuydu. Perdeler bile siyah olduğundan ay ışığı pek etki etmiyordu.

Raymond bir süre olduğu yerde dikildi, sonra hafif adımlarının sesini duydum. Kaşlarım çatıldı, o cüssede bir adamın böyle yürüyebilmesi çaba gerektirirdi.

Dün ile bugünün ruhsal yorgunluğunu atacağını umduğum bir uykuya daldım. Güzel de gidiyordu bir yere kadar.

Yüksek sesli horlamalar duydum, uyandım.

Axel'in "Yine mi ya? Ocallaghaaan! Steinmooood!" diye uykulu bir sesle bağırdığını duydum.

Horultu kesilmediğinde Gunnar'ın öfkeyle inledi.

Kollarımdan destek alarak doğruldum ve kalktım. Gözlerimi ovuşturarak perdenin ardından çıktım. İlk gördüğüm, duvara dayalı yatak boştu. Muhtemelen bunun sahibi, hala koltukta kitap okuyan Raymond'du. Başımı yavaşça yana çevirdim. Julius'un yatağında oturur halde uyuduğunu gördüm. Onun hemen yanında ve bir diğer yatakta yüzüstü uyuyan ve horultuların sebebi olan iki kişi vardı.

O kadar garip ve rahatsız pozisyonda yatıyorlardı ki horlamaları çok normaldi.

Bir yastık bana daha yakın olan çocuğun başına uçtu. Herif başına sertçe çarpan yastıktan hiç etkilenmeyerek sesli uykusuna devam etti.

"Offff Ocallaghan." dedi, yastığı fırlatan Axel.

"Kalkıp çevirsene."

Axel "Hı?" diye homurdandı. Gözleri kapalı isyan ediyordu. Ayağa kalkabilecek halde değildi. Artık ne koşmuşsa.

İç çekerek Steinmod dediğini herifi çekeleyerek ters çevirdim. Uyanmadı ama sırtüstü yatmaya başladığında horultusu azaldı. Sonra yandaki yataktaki Ocallaghan'a aynısı yaptım. Onda daha fazla zorlanmıştım çünkü iriydi. Homurdanarak bir şeyler sayıkladı ama sustu.

"Büyü mü yaptın?" dedi Gunnar, uykulu sesle.

"Evet. Sırt çevirme büyüsü." diyerek esnedim ve yatağıma geri yürüdüm.

Tam perdeyi tutmuştum ki başka biri acılıyla bölünen horlamalara başladı. Axel, Gunnar ve ben aynı anda isyanla inledik. Ayaklarımı sürüye sürüye diğer horultuyu takip ettim. Bu çocuğa yapabileceğim bir şey yoktu, olabildiğince düzgün yatıyor ama yine de horluyordu. Çocuğun kolunu tuttuğunu fark ettim. Sanırım ağrıyordu.

Ellerimle yanaklarımı ovarken bir yandan da daha dikkatli bakmaya çalıştım. Duyularımı bir nebze açtım. Adamın tuttuğu kolu incinmişti. Kas binmesi gibi bir şeydi herhalde. İnsanların içini görebilsem de tıbba hiç ilgim olmamıştı; zaten bu akademide tıbbın sınırlarını aşan iyileştirmeler ve yaralanmalar oluyordu.

KIZ VE ÖFKESİWhere stories live. Discover now