6 ❉ KIZ VE ÖFKESİ

3.9K 351 78
                                    

12.11.2022

🩸Skillet, Hero (slowed)

OLESYA
KIZ VE ÖFKESİ
ALTINCI BÖLÜM
🐺

Gözlerimi açmakta zorlandığım ilk sabah olmuştu. Neyseki suratımdaki örümcekleri silkelemem gerekiyordu ve sayelerinde uyanabilmiştim. Gözlerim hala Satırlar'ın etkisiyle ağrıyordu.

Hazırlanırken Cliff'in el mesajını aldım, Siber'la Etkileşim dersleri vardı. Yemeğe geç katılmaları gerekiyordu; o yüzden bir önceki iki gün gibi onları görmeyecektim. Siber'a ne olduğunu, nasıl yaralandığını merak ediyordum. Sormak için biraz daha beklemem gerekecekti anlaşılan.

Bugün Tabanlar ve Ruhevi vardı. Kahvaltıdan sonra diğer sabahlar da olduğu gibi ormana çıkmak için aramaya başladım. Koridorlar normalinden kalabalıktı. Tanıdık ilk yüz Julius'inkiydi. Kollarını göğsünde birleştirmiş bir şekilde karşısındakini dinliyordu. Yanında Raymond vardı, o da aynı pozisyondaydı ama tek omzunu duvara yaslamıştı. Karşılarında ise Agatha ile bir kız daha vardı. Agatha ışıl ışıl ve kıpır kıpır bir şeyler anlatıyordu. Karşısındaki iki adamın da suratlarının ifadesiz olması umurunda değildi. Hatta bir anlığına hafifçe Raymond'un göğsüne vurdu, iki adım yaklaştı.

Başımı diğer yöne çevirerek adımlarımı hızlandırdım. O kadar hızlanmıştım ki etrafımdakileri bulanık görüyordum, sonrasında fark ettim koşuyor olduğumu. Belki de bu sebeple, alevlerden oluşan tabloyu her zamankinden daha kısa sürede buldum.

Koşmaya başladım. Uçurumun başında, okulun etrafını iki kez döndüm ve kendime hayret ettim. Ardından soluklanmak için pelerinimi çıkardığım yerde dizlerimi tutarak eğildim. Boynumdaki zincir kazağımdan çıktı, aşağı doğru sallandı. Kolyenin ucunu tuttum ve daha önce hiç incelemediği fark ettim. Bunun bir hayat ağacı figürü olduğu doğruydu ama karışık bir şeyler vardı.

Kolyeyi çıkararak havaya kaldırdım, ışığa tuttum. Kolyeye ışık yansıdığında uluyan bir kurt başı figürü fark ettim. Birden sol kulağım çınladı, inleyerek kulağımı tuttuğumda zinciri son anda diğer elimle yakaladım.

"Olesya."

Buz kestim. Vücudumun titrediğini hissettim çünkü bu sefer ses ciddi değildi. Kedi fare oyunu oynuyormuş gibi alaylıydı. Ürkütücülüğünü koruyordu, hatta daha ner ve yüksekti.

Bana ne oldu bilmiyorum, bu sefer neden yürüdüm bilmiyordum. Çekildim. Sanki ses beni etkisi altına aldı. Agnes'ın denediğini başardı fakat ses ışıkla gelmiyordu, dalgalar halinde tenime yayılıyordu.

Orman kararana ve ayaklarım ağlayana kadar yürüdüm. Aldığım her nefeste burnum yanıyordu. Ağzımdan nefes almayı denediğimdeyse dudaklarım kuruyarak ağzımı çöle döndürmüştü hava.

Önümde bir silüet belirdi, bana yaklaştı ama cisimleşmedi. Pelerin giymiş birinin kafası ve gövdesi vardı; bedeni ormanın karanlığında yok olmuş gibiydi.

"Seni buldum." dediğinde kıpırdayan kırmızı dudaklarını gördüm. Yüzünün çoğu gölgedeydi, sadece dudakları ve çenesi görülüyordu. Sesi çok netti, Raymond ile arasındaki farkı anlayabiliyordum. Bu sesi ilk duyduğumda birkaç kişi konuşuyormuş gibi puslu ve çoğuldu ama şimdi Raymond'a kıyasla daha inceydi. Yoğundu, kesinlikle sakin değildi.

"Ne tür bir belasın?" diye mırıldandım.

"Sana anlatacağım, Olesya. Her şeyi. Kim olduğunu. Kimin olduğunu." diyerek yavaşça gülümsediğinde beyaz dişleri göründü. Üst köpek dişleri sivrilerek alt dudağına doğru uzadı. Avucumun içinde duran kolyenin ucu tenime işlenmek istermiş gibi yandı. Ağzını açarak hızla üzerime atılmıştı ki başımı geri çektim ve dudaklarına kafa attım.

KIZ VE ÖFKESİWhere stories live. Discover now