6 ❉ KIZ VE ÖFKESİ

Start from the beginning
                                    

Silüet tıslayarak geri savrulduğunda bedenimin kontrolü geri geldi ve başımdaki zonklamanın gerçekliğine tutunarak geldiğim yöne doğru koşmaya başladım.

Ciğerlerim patladı belki, bilmiyorum. Ama bir şeylerin kırıldığına emindim. Kafatasım belki? Ya da ayaklarımın içinde kıvrılan parmaklarım? Aydınlığa çıkıp uçurumun kenarına ulaştığımda bile arkama bakmadım. Merdivenlere ulaştığımda korkunun eseri olan göz yaşlarım görüşümü bulandırdı, merdivenlere doğru düştüm.

Yuvarlanmaya başladım. Metrelerce savruldum. Bilinçli olarak yaptığım tek şey kolyeyi tuttuğum elimi iyice yumruk haline getirmekti.

En sonunda durdum, kaç dakika düştüğümü bilmiyordum. Nerelerimin kırıldığını anlayamıyordum da çünkü alnım o denli zonkluyordu ki düşünmem imkansızdı.

Ayağa kalkmaya çalıştım ama yalnızca yana dönebildim. Akademinin duvarlarına baktım. Elimi uzatmaya çalıştım, sürünmeyi denedim.

Tam pes edecektim ki duvarda tablo oluştu ve tablodan Profesör Salvador çıktı, arkasında Profesör Lucius ve Axel vardı.

Rahatlamış bir şekilde sırtüstü yatarak göğe baktım, yumruğumu karnıma bastırdım. Göğü izlememi engelleyen Profesör Lucius oldu. "O mu?"

Gözlerimi kapatarak onayladım.

"Onu Doktor Effelia'ya götür, Delodey."

"Hayır." dedi Profesör Lucius, Salvador'a. "Önce odama gideceğiz. Delodey, Raymond'u çağır. Salvador, adrenalin ver."

Profesör Salvador itiraz eder gibi sessiz kaldı bir süre, ardından bana yaklaştı ve pelerininden çıkardığı tüpü dudaklarıma döktü. Yüzü sinirle bükülmüştü.

Sıvı boğazımdan geçtiği anda dinç hissettim. Kırılan kemiklerimi umursamadan doğruldum. En çok hissettiğim alnımdaki acıydı ama pek önemli değildi. Ayağa kalktım.

Profesör Lucius duvara döndü ve koluyla tablonun içindeki görseli silmeye çalışırmış gibi pelerinini sürttü. Tablo boş hale geldiğinde parmaklarının uçları çok hızlı hareket etti ve farklı bir merdiven resmi çizdi.

İçine girdi, Profesör Salvador da girmemi işaret etti. Ağzını bıçak açmıyordu ve dudakları incelmişti. Yerimde durmak istemeyen ben ise hızla tabloya girdim. Girerken kolyeyi boynuma taktım.

Profesör Lucius'un odasındaydım. Avucumu ovuşturarak odada dönmeye başladım. Odaya başkalarının da girdiğini duydum ama bakmadım.

Profesör Lucius "Ne oldu, Bayan Olesya?" dediğinde duraksadım. Hiçbir şey demeden yürümeye devam ettim. Aklımı toplamak için hareket etmem gerekiyormuş gibiydi.

Profesörler beni sabırla bekledi, en sonunda Profesör Lucius'un karşısında durdum. "Koşuyordum." Bekledim. Başımın zonklaması nüksetmişti. Elimi alnıma götürdüğümde yuvarlak kocaman bir şişlik olduğunu fark ettim. "Dinlenirken kolye ilgimi çekti. İncelemek için çıkardım." Ellerimi sanki kolyeyi tutuyormuşum gibi yukarı kaldırdım, kolyeyi nasıl incelediğimi gösterdim. Ardından başımı eğdim. "Sesi duydum. Çok netti." Yürümeye başladım. "Ayaklarım benden izinsiz gitti." Durdum, yürümeye devam ettim. "Artık yürüyemeyeceğimi düşünsem de devam ettim. Etraf karardı." Başımı kaldırdım ve boş boş önüme baktım. "Pelerinli, başlığı kapalı olan yarım bir silüet vardı. Bir şeyler söyledi... Hatırlayamıyorum. Sonra dişlerini gördüm. Sivrildiler." Yüzüm şaşkına döndü. "Beni ısıracaktı. Evet, kesinlikle ısıracaktı."

KIZ VE ÖFKESİWhere stories live. Discover now