4 ❉ KIZ VE ÖFKESİ

Start from the beginning
                                    

Bir süre sonra köpek gibi dilim dışarıda soluklandığımı fark ederek kendime öfkelendim. İnsanların arasındayken iyi bir koşucu, güçlü bir kızdım ama burada tam tersiymişim gibiydi. Her şeyin en kötüsüydüm.

Üstümü değiştirdikten sonra İksirler ve Patlamalar dersi için merdivenlerde dolaştım. Erken olmasına rağmen bulabilmem uzun sürmüş ve saati tutturmuştum.

Profesör Salvador'un sınıfı, aynı Profesör Accalon'un sınıfı gibi bir dizayna sahipti. Tek fark masaların üstünde küçük kazanlar olması ve tavanda da deney tüplerinin asılı şekilde nefes alır gibi hareket etmeleriydi. Profesör Salvador birkaç öğrenciyle konuşuyordu. Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde Cliff ve Siber'i bir sırada otururken gördüm. Onlara doğru ilerlerledim, arkalarındaki masaya oturacaktım ki Cliff, "Buraya gelebilirsin. Profesör Salvador seni aramıza alabileceğimizi söyledi." diyerek ortalarında duran sandalyeyi hafifçe geri çekti.

Otururken "Emin misiniz?" diye sorguladım.

Siber, "Evet." dedi hevesle. "Patlamalara bayılırım, umarım kazanı kırarsın."

Önümüzde oturan iki erkek bir an bize bakarak yüzünü buruşturdu ve sıra değiştirdi.

"Sen istedin," dedim iç çekerek. "Kırmaya çalışırım. Şaklabanım ya zaten."

Profesör Salvador ellerini çırparak dikkatleri üzerine çekti. "Dün bahsettiğim soğutucu iksiri yapmanızı istiyorum. Sıra arkadaşınıza içireceksiniz. Hepsinin bitmesi gerekiyor. Malzemeler tahtada yazıyor. Tüplerinizi alın."

Birkaç kişi omuzlarını gererek kanatlarını çıkarttı ve havaya yükselerek bazı tüpleri topladı.

"Ne şov ama," diyen Siber elini açmıştı, böylece bir deney üç adet deney tüpü de aşağı inmişti. Cliff de aynısını yaptığında ben de onların sıvısındaki renkleri içeren tüplerin elime düştüğünü fark ettim.

Tahtada mavi rengin üçte birini, beyazın hepsini, simli grinin de yarısını dökmem gerektiği yazıyordu.

"İlk önce karıştırıcıyı çıkar." dedi Cliff. Ben de kazanın üçünde duran, Profesör Lucius'un püskürttüğüm ateşten örnek alır gibi tuttuğu kısa ince tahtayı kazandan çıkararak kenara koydum.

"İksir yapmak için... Ne bileyim, büyücü ya da cadı olmaya gerek yok mu?"

Siber ilk önce beyazı boşalttı. "Hayır, doğru malzemeleri bulan herkes yapabilir. Büyücülerinki daha sağlıklı olur gerçi ama. Ha, bir de normalde tüpteki sıvıları da bizim hazırlamamız gerekiyor, yalnızca ilk ay hazır gelir."

"Öncelikle griyi dökmek gerek." dedi Cliff ona ve bana.

Siber umursamadı. "Yazık oldu. Neyseki sen içeceksin."

Cliff balını okumsuz anlamda salladı ama bir şey demedi. Ben de onu taklit ederek ilk griyi, sonra beyazı, ardından da maviyi döktüm. Tüplerle işim bittiğinde elimden kayarak tavana yükseldiler. Büyülenmiş bir şekilde onları izledim, ardından da kazanı karıştırmaya başladım.

"Karıştırıcı ısındığında oldu demektir."

Elimdeki tahta çubuk ısınsa da kazandaki sıvıdan soğuk buharlar çıkıyordu. Çubuğu çıkardım ve "Oldu sanırım." dedim.

"Ondan dayanıklı bir midem var, o yüzden deneyeyim bakalım." diyen Siber, eliyle kazanın kenarına dört kez vurdu ve kazan bardağa dönüştü. Siber tek dikişte içtikten sonra elinin tersiyle ağzını sildi. Herkesin onu izlediğini fark ettim, özellikle de Profesör. Bize yanaşmıştı. Herkes Siber'dan bir tepki bekledi ama o yalnızca geğirdi ve "Tadı kış meyveleri gibi." dedi.

KIZ VE ÖFKESİWhere stories live. Discover now