Kapıya iyice yaklaştığımda içeriden gelen sesleri duydum. Bir görevlinin olması beni rahatlatırken içeriye girdim.

İçeride bardağı kafasına dikmiş su içen bir Kayra görmeyi tabi ki de beklemiyordum. Avuç içlerim terlemeye başlamıştı aynı zamanda dikiş izi ve olmayan tırnağımın yeri sızlamaya başladı. Hızlanan kalbimin aksine soğukkanlı bir şekilde davranarak arkamı döndüm. Yemekhanenin bir köşesine saklanıp çıkmasını bekleyebilirdim. Attığım adım henüz yere değmemişken duymak istemediğim ses kulaklarıma ilişti.

"Doğa?" İki seçeneğim vardı. Arkama bakmadan kaçabilirdim ya da arkamı dönüp Kayra'ya güvenebilirdim. Tabi ki de arkama bile bakmadan kaçtım demek isterdim fakat Kayra dirseğime çoktan dokunmuştu. Birkaç hafta önce bileğinizi kesen bir psikopatın dirseğinize dokunuyor olması inanın bana hiçte eğlenceli bir an değil.

Tedbirli bir şekilde ona döndüm ve dirseğimi sakince elinden çektim. "Yeni kız? Beni mi dikizliyordun?" abartılı bir şekilde gözlerimi devirerek "Hayır sadece su içmeye geldim." dedim. Sesimi tahminimin aksine ifadesiz tutabilmiştim. Az önce Kayra'nın sürahiyi bıraktığı tezgaha ilerledim. Sürahiyi sapından tutup önüme sürükledim. Etrafıma baktım ama Kayra'nın kullanmış olduğu bardaktan başka bir bardak göremedim.

Kayra arkamda bir çekmeceyi açtı ve ardından kapattı. Elinde bir bıçak olduğunu düşünmek hücrelerimi harekete geçirirken hızla arkamı döndüm. Ama elinde sadece bir bardak vardı. "Al bakalım." dedi ve tuttuğum sürahinin yanına bardağı bıraktı. Çekinik bir şekilde teşekkür ettim ve bardağa suyu doldurdum.

Su boğazımdan geçip kuruluğu alıp götürürken oldukça rahatladım demek isterdim ama Kayra gözlerini dikmiş bana bakarken bu pek mümkün olmamıştı. Elimde ki bardağı sertçe tezgaha bırakırken çıkan tok ses, sessizliği böldüğü için rahatladım.

"İyi geceler." Deyip adım atmıştım ki Kayra'nın sorusu beni durdurdu. "Biraz konuşalım mı Doğa?" kendime düşünmek için zaman tanımadan konuştum. "Çok uykum var, sabah konuşalım mı?" kendimi iğne üzerinde duruyormuş gibi hissediyordum ama yine de sesimi istediğim gibi rahat tutmuştum.

Cevabını beklemeden adımımı atıp yanından geçtim ve Kayra tekrar kolumdan tutarak beni durdurdu. Bu kolu tutmak anayasanın bir maddesi mi yoksa Allah'ın bir emri mi? Rüzgar'da, Kayra' da kolumdan tutup beni durdurmayı alışkanlık haline getirmişlerdi. Rüzgar... Hayır, hayır seni zihnimin en ücra kısımlarına gönderiyorum, hoşça kal.

"Lütfen." Diye ısrar etti Kayra. Ses tonundan itiraz istemediğini belli etmişti. İfadesizlik maskem yavaş yavaş yüzümden sıyrılmaya başlamıştı ve korku kendini göstermişti. Soğukkanlı olmayı her ne kadar kendime hatırlatmaya çalışsam da korku, hücrelerimi çoktan esareti altına almıştı.

Yüzümü dikkatlice inceleyen Kayra'nın korktuğumu anlamaması bir mucize olurdu.

"Bak, benden korkmana gerek yok tamam mı? Sana zarar vermem Doğa."

'Sana zarar vermem Doğa.' Bileğimi diğer elimle kavramaktan kendimi alı koyamadım.

Kayra seslice nefesini verdi ve bana arkasını dönerek büyük çekmecelere doğru ilerledi. Çekmeceyi açıp içinden bir şey aldı fakat vücudu görmemi engelliyordu. Elinde bir bıçak olduğunu düşünmek tüylerimi diken, diken ederken bana rüyamı hatırlattı. Önüne dönüp elinde ki o keskin metali görmek ise dilimin tutulmasına neden oldu. Bir adım gerileyerek tezgahtan destek aldım aksi takdirde titreyen dizlerim beni daha fazla taşıyamayacaktı.

Kayra bıçak ile beraber ellerini havaya kaldırdı. "Sakin ol." Dedi ve bana doğru büyük ama yavaş adımlarla yaklaştı. Tam önümde durdu ve bıçağın keskin ucunu kendisine doğru tutup sapını bana doğru uzattı. Gözlerimde ki soru işaretlerini fark etmiş olacak ki "Bir şey olmayacak ama yine de güvende hissetmen için." Diye açıkladı. Almak için harekete geçmediğim de bıçağın sapını bana biraz daha yaklaştırarak "Al hadi." Diye diretti.

Bıçağı elinden aldım ama kendimi savunmak için değil sadece onun elinde bıçak bırakmamak için. Elimde ki bıçağı yanımda ki tezgaha bıraktım ve "Gerek yok." Diye mırıldandım. Bu hareketimden pek emin değildim ama nedense akıllanmak nedir bilmez tarafım ona güvenmemi söylüyordu.

"Pekala." Dedi ve geriye doğru bir adım atarak aramızda ki mesafeyi açtı. Beni rahat ettirmeye çalışıyordu. Bu hali çok... Düşünceliydi. Evet, aradığım kelime bu. Düşünceli.

Kayra'nın gözleri dikişli bileğimi bulduğunda sanki saklayabilirmişim gibi arkama sakladım. Göz göze gelmekten çekindiğim için tezgaha bırakmış olduğum bıçağa baktım. Evde ki bıçakların aksine daha uzun ve büyüktü, sapı tahtadandı. Puslu görüntüler netleşerek rüyamda vücuduma giren bıçağın görüntüsünü gözlerimin önüne serdi. Aynısıydı. Bu tesadüf kanımın çekilmesine neden olurken Kayra bana bir soru yöneltti.

"Onu ben mi yaptım?" Gözlerimi direk Kayra'nın gözlerine sabitledim ve abartılı bir heyecanla "Hayır, saçmalama." Dedim. Avuç içimi anlıma vurmamak için kendimi zor tutmuştum. 'Evet Kayra, sen yaptın' demişim gibi açıklayıcı olmuştu.

Kayra'nın buna inanmayacağını biliyordum ama o yine de başını bir kez salladı ve bakışlarını yere indirdi. Eli ensesine giderken diyeceklerini toparlamaya çalıştığını anlamıştım. Gözleri hala yerdeyken, "Benden neden korkuyorsun?" dedi ve gözlerini yüzüme sabitledi ama tekrar kaçırdı.

Bu soruya verebilecek iyi bir cevabım yoktu. Güzel bir yalan bulup ondan korkmadığımı inandırmam gerekiyordu ama hadi bilin bakalım kim berbat bir yalancı?

"K-korkmuyorum." Sesim bas bas yalan söylediğimi bağırıyordu.

"Doğa." Derken sesi titremişti. Ses tonuna anlam verememiştim ama bakışlarını gözlerime sabitlediğinde nedenini anladım. Gözlerinde düşmemek için büyük bir çaba sarf eden yaşlar duruyordu.

"Benden korkmanı istemiyorum. Çünkü..." derin bir nefes aldı. Diyeceği şey için cesaret topluyor gibiydi.

"Çünkü ben..."

*******************

Yazardan;

Bölümün neden geç kaldığı hakkında konuşmak istiyorum. Okunma sayısı oldukça iyi fakat bir çoğunuz emeğime saygı göstermiyorsunuz. Kendimi geliştirmek için bu hikaye yazıyorum ve sizlerden yapıcı yorumlar bekliyorum arkadaşlar. Sizlerden hikayemi eleştirmenizi ve sadece tek bir tıklamayla oy vermenizi bekliyorum. İnanın bunlar benim daha istekli ve daha çabuk bölüm yazmam için yeterli olacaktır. Biraz ciddi oldu farkındayım ama hikayenin gidişatı sizlere de bağlı. Hoşçakalın.

Zamansız AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin