Perde 84-Kaçak Gelin

1.3K 140 21
                                    

Bir günde iki bölüm...

Döndük diyebilir miyiz, deriz <3

Şarkı:Epica- Never Enough

O, Aidan değildi.

Aman Tanrım! O Aidan değildi! "S-sen o değilsin." Geriye çekilmeye çalışırken tökezledim. Karnımdaki acı öyle dayanılmaz bir hal almıştı ki o an ölmek istiyordum.

Şeytan, başını hafifçe yana yatırıp kafayı yemişim gibi bana baktı. Ona öyle çok benziyordu ki içim ürperiyordu. "Kimsin sen?" dedi diğer Aidan. "Burada ne işin var?" Sesi, bana vuran kokusu, her şeyiyle öyle Aidan'dı ki.

Dizlerimin üstünde yere yığılıp öğürdüm. Tüm hüznümü, hayal kırıklığımı, öfkemi, acımı kusarken Hell birkaç adım geri çekildi. Başımı kaldırdığımda tiksinti dolu gözleriyle karşılaştım. "Ne iğrenç bir şeysin sen böyle," dedi şeytan havadaki hayali kokuyu eliyle kovalarken. "Beni algılayabiliyor musun?" Gözleri karnımdaki kızıllıktayken parmaklarını şıklattı. "Kimsin sen? O melek neden seni öldürmeye çalıştı? Hem sen kardeşim dedin ona. Bir meleksen neden kanatlarını açmadın?" Dizlerini bükmüş, bir ucubeymişim gibi merakla bana bakıyordu.

Âşık olduğum adamın gözleri.

Evlendiğim adamın güzel yüzü.

"Sana diyorum," dedi şeytan sertçe. Ve bir kez daha hayal kırıklığı bedenimi sarstı. O Aidan değildi. O bu evrendeki Aidan'dı ve kendine Hell diyordu.

Tanrım! Her şey bir şaka mı?

"Ben," dedim o hala beni izlerken kolumun tersiyle dudaklarımı silip. "Bir melek değilim. Kanatlarım yok. Ben..." Sahi neydim ben? "Ben..."

Hell doğrulurken gözlerini devirdi. "Seni saraya götüreceğim. Tedavi edilmen lazım. Çok fazla kan kaybettin, ölecek gibi duruyorsun. Kendine geldiğinde işe yarar bir bilgi veremezsen zaten o çok istediğin ölüme seni kavuştururum." Şeytan parmaklarını büküp dudaklarına götürdü ve kulağı sağır eden cinsten gürültülü bir ıslık çaldı.

Hipnoz olmuş gibi onu izliyordum. Saçları Aidan'dan uzundu. Draza'nınkiler kadar değildi ama ensesinde ince bir atkuyruğu yapacak kadar uzundu. Kanatları bordoydu, sağ gözünün altında uzun incecik bir yara izi vardı. Onun dışında gözleri konuştuğumuzdan bu yana hiç renk değiştirmemişti, hep kızıldı. Şeytan kızılı.

Koruluktan gelen adım sesleriyle dikkatim Hell'den karanlık bahçeye kaydı. İki tane kara asker bize doğru yaklaşırken doğrulmaya çalıştım ama yapamadım. Artık gücüm kalmamıştı. Ruhum öyle bir pes etmişti ki... İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyordu.

Askerler Hell'in tam önünde durup şeytanı selamladılar. "Şaman kadını çağırın bir baksın. Yaşamasını istiyorum." Askerlerden biri başıyla onaylayıp yanıma yaklaştı diğeri ise hala Hell'e bakıyordu. "Efendim," dedi çekinerek. "Bu insan bir odada mı kalacak yoksa zindanda mı?" Hell çenesini kaşırken düşünceli gözlerle bana baktı. Karanlık zihni olasılıkları tartıyor gibiydi. Bu Aidan da en az benimki kadar zekiyse zaten gece sonlanmadan biri boğazımı kesmiş olurdu.

Kim böyle uğursuz bir varlığı sarayında barındıralabilirdi ki?

Beni gören gözler kör, sesimi duyan kulaklar sağır olurdu. Nefesimi soluyan zehirlenir, bana sahip çıkan ise kendi yaşamından olurdu.

"Zindana gerek yok. Bir yere kaçacak gibi durmuyor. Onu odaya kapatın." Ardından Hell bana son bir kez bakmaya tenezzül bile etmeden döndü, yürüyüp gitti.

ATEŞLİ KANATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin