Perde 69- Kader Örümceğinin Ağları

1.9K 208 52
                                    

Selam böcü!

Keyifle oku <3 Öpüldün

Şarkı: Sia- David Guetta- She Wolf

Kader, ben ve sevdiklerim için ağlarını örerken oldukça cömert davranmıştı. Diğer yaşayanlara harcanan keratinin çok daha fazlasını bana harcanmıştı. Çünkü şu an içinde yaşadığım durumun başka bir izahı yoktu.

Burada durmuş, Marcus omzuma vurup beni geçerken, ayaklarım bir anda onlarca ağırlığı kaldıramıyormuş gibi yere yapışmışken, kaderin ağlarını düşünüyordum. Belki kader bana tek bir ağ bırakmıştı ve bir cambaz gibi üzerinde yürümemi istemişti. Ölüm ya da yaşam. Düştüğün an kaybedersin Cassie.

Ve ben durmadan düşüyordum. Tam yüzeye çıktığım anda ağ beni üstünden atıyor ve ben yuvarlanarak kaderimin karanlık köşelerine sürükleniyordum. "Ona ne oldu?" Aloha'nın sesi kulaklarıma yoğun bir sis bulutunun ardından ulaşıyor gibiydi. Her şeyi yutan bir çınlama, rüzgârın, dostlarımın nefeslerinin sesini dâhil kapatmış ve ne kadar odaklanmaya çalışırsam çalışayım başka bir şey duymamı imkânsız hâle getirmişti. "Toparlan," dedi Meredith kolumu tutup beni hafifçe sarsarak. Bir robot gibi suratına baktım. "Hadi Cass."

"Bana bırak," dedi Aidan iki kolumdan tutarak hiç ağırlığım yokmuşçasına beni kaldırıp kendine bakmaya zorlarken. Meredith de diğerlerine katılıp Katze'ye bakmak için gözden kayboldu. Ben ise Aidan'ın çenesine bakıyordum. Sanki kıpırdamak ve odaklanmak tüm hayatıma mâl olacakmış gibi hissediyordum. O yüzden hafif hafif çıkmaya başlamış kirli sakallarında karar kıldı gözlerim.

"Benim yüzümden öldü. Dostum... Benim yüzümden..." Aidan ağır çekimde başını alnıma yasladı. Şimdi az önce baktığım çenesi alnımdaydı ve ufak sakalları tenimi çiziyordu. Kulaklarımda hâlâ uğultu vardı ama açıkçası ses duymak da istemiyordum. Ne duyacaktım? Marcus'un eşleştiği ruhu kaybetmesinin ağıdını mı? Lnn'e ne diyecektim? Katze neden gitmişti?

"Şşhh," dedi Aidan teskin eden sesiyle. Dudakları kâküllerime değerken ılık nefesi alnıma çarpıyordu. "Bunu çözeceğiz. Şimdi tek yapman gereken koy vermemek. Bunu yapabilir misin?" Milyarlarca ton ağırlığındaki başımı salladım. "Evet mi, hayır mı?" diye üsteledi şeytanım. Güçlü kollarıyla beni sıkı sıkı sarmıştı.

"Evet," dedim neredeyse fısıltı gibi. Sonra gözlerimi kapayıp dünyadaki tüm oksijeni âdeta içime çektim. Ciğerlerim başka bir kaybın kokusunu hücrelerime gönderirken güçlü durmaya çalıştım. Herkes için güçlü durmalıydım. "Oraya gidelim," dedim neredeyse saatler gibi geçen bir yarım dakikanın sonunda. Aidan başını sallayınca alnımdaki dağılan saçlar gözlerime girdi. Kırpmadım bile. Gözlerime bırakın saçlarımı, koca koca iğneler soksalardı bile şu an hissettiğim acı dışında bir şey hissedebilir miydim emin değildim.

Aidan'ın güven verici sıcak bedeni beni yavaşça terk ederken görüş açım genişledi. Marcus ve Aloha kavga ediyorlardı. İyi de bu çok saçmaydı? Yoksa değil miydi? Şeytanım elimi tutup beni sürüklercesine kaosa götürürken gözlerim hâlâ o ikisinin üzerindeydi. "Ondan uzak dur," diyordu kurt strigoiye. "Çek o pis ellerini vampir." Aloha ise umursamıyordu. Katze'nin hareketsiz bedeninin üzerine eğilmişti hemen dibinde ayakta tırnaklarını yerken ağlayan bir Ryan duruyordu. Mavi saçları dağılmıştı. Gözaltları öyle çok morarmıştı ki sanki az önce biri onu mezarından kaldırıp zorla buraya getirmiş gibiydi. Ki aslında bu oldukça olasıydı.

Yanlarına vardığımda Aidan elimi bıraktı ve ben dizlerimin üzerinde yere oturdum. Aloha'yı ittirip Katze'ye baktım. Arkadaşım hareket etmiyordu. Arkamda Marcus Aloha'nın boğazına pençesini geçirip sıkıyordu ve benim artık bu saçma kavgalara ayıracak sabrım kalmamıştı. "Sizin neyiniz var be? Marcus bırak onu. Yanıma gelin." Arkadaşımın solgun kolunu alıp ön tarafını çevirerek bileğine baktım. Siyah, güz dallarını andıran damarlardan yoktu. Bakışlarım bu kez Ryan'a kaydı. Yoksunluk sendromu çeken eroinman gibi sallanıyordu. İri mavi gözlerinden durmadan kanla karışık yaşlar akıyor, parçaladığı tırnaklarını yemeye çalışıyordu. Kolları kan içindeydi. "Şimdi dikkatini bana ver olur mu? Biliyorum bu çok zor. İnan biliyorum." Ellerim Katze'nin soğuk bedenindeyken başımı kaldırıp neredeyse yalvarırcasına Ryan'a bakıyordum. "Sen onun kuzenisin, değil mi?" Ryan başıyla onayladı. Kaçamak bakışları Aloha ile Marcus arasında gidip geliyordu. "Onları dert etme," dedim sesimin normal çıkmasına çalışarak.

ATEŞLİ KANATLARWhere stories live. Discover now