4- SİNİRLİ

26.1K 3.2K 1.7K
                                    

"Aaauuuu!"

Salondan kurt uluması geldiğinde gözlerimi devirdim, hayatta en kötü şeyler listemden iki ülkücü ile aynı evde olmak kısmını silip, üç ülkücü diye yazdım.

Akif ve Saffet aynı anda gelmişti Ömer'i ziyaret etmeye ve hiç mi hiç çekilmiyorlardı.

Saffet bizim sevgili olduğumu çok sonradan kabul etmiş, şimdi ise hiç yabancılık çekmiyordu. Homofobikliğini Ömer için geri plana atmış, kurtulmuştu bu düşünceden. Hatta öyle ki Ömer böyle olduysa bir bildiği vardır deyip duruyordu.

Çayları tepsiye koyup elime aldım ve içeri ilerledim. Salona girdiğim anda Saffet ve Akif gülmeye başladı, bana adımla seslenmeyip ulumayı tercih ediyordu salaklar.

"Salak insanlarsınız." diye söylendim yanlarına giderken.

Ömer bize aldırmadan kısık seste açtığı haberleri izliyordu, arkadaşları geldiği için biraz daha iyiydi ama yine de o ruhsuz halinden sıyrılmıyordu.

Tepsiyi bir hızda sehpaya bıraktım, onlara ters ters bakarken çay tabağına bir bardak çayı koyup ardından sevgilimin yanına ilerledim. Çayı uzattığımda bana bakmadan aldı ve sağ bacağına koydu.

Kendime de bir çay alıp hemen yanına oturdum, Akif hemen Ömer'in yanındaki tekli koltukta otururken Saffet ikili koltukta tek başına yayılmış vaziyette oturuyordu.

"Seni ülkü ocaklarına mı aldırsak acaba solcu? Çayları güzel yapıyorsun." dedi Saffet çayından bir yudum alırken.

"Sizinle aynı ortamda bulunmak zulüm gibi, bir de bunu teklif mi ediyorsunuz?" diye sordum çatık kaşlarımla.

"Kimler bizimle yan yana gelmek için çabalıyor bir bilsen." dedi Akif kafasını iki yana sallayıp, çayını içerken.

"Tabi, öyledir."

"Evet, öyle. Lan Saffet hatırlıyor musun son sınıfta bir kavga olmuştu bu solcuyu üç kişi nasıl dövmüştük." dedi Akif sırf beni sinir etmek için.

"İki parmağını o gün kırmıştın sen değil mi?" gülerek cevap verdi Saffet.

"Evet, sesi hâlâ kulağımda." Akif çok güzel bir anıdan bahsedermiş gibi gözlerini kapattı.

İki ülkücü durmadan laf sokuyordu ve artık onlara laf yetiştiremiyordum. Göz ucuyla Ömer'e baktım, önceden olsa beni savunurdu ama şimdi umursamadan haber izliyordu. Tek bırakmıştı onların yanında.

Yüzüm asılırken onlara cevap vermedim, Akif'e göz ucuyla baktım. Ömer'e baktığımı gördü, yüzündeki gülümseme asılı kalırken sıkıntılı bir nefes aldı. Sanki normal bir muhabbet döndürmeye çalışıyorlardı ve onun katılmadığını görünce üzülüyordu.

"Ömer," dedi Akif, yine onu kızdıracağı ses tonundan bile belli oluyordu. "Sen de bir kere iyi dayak yemiştin."

Ömer göz ucuyla baktı ama bir şey söylemeden önüne döndü. Çayından bir yudum aldı ve sehpanın üzerine bıraktı.

Akif birkaç saniye yüzüne bakıp ardından ayağını kaldırıp sakat olan ayağına vurdu hızla. Ömer'in yüzü acıyla kasıldı, tam ben küfür edecekken aniden sehpada uzanan Holmes öfkeyle havlamaya başladı.

Akif'in oturduğu koltuğa doğru havladığında Akif irkildi.

"Tamam lan tamam." dedi üzerine atlamasından korkup.

"Orospu çocuğu." diye inledi Ömer sinirle.

Holmes o küfür edince zarar verildiğini sanıp daha fazla havladı. Ömer bacağını tutarken, göz ucuyla ona baktı ve seslendi. Holmes onun sesini duyar duymaz sustu.

"Niye vuruyorsun lan piç kurusu?" dedim Holmes'dan sıra bana geçerken. Akif kafasını iki yana salladı gülerek.

"Ne var? Ne oldu incileri ki döküldü hemen?" diye sordu inatla.

Ömer çenesi kasılırken ona baktı, Akif ise daha fazla sinir bozucu bir şekilde güldü.

"Beni mi döveceksin? Erdal getir şunun değneği, ayağa kalksın." dedi Akif tek kaşını kaldırıp.

"Akif..." dedi Ömer dişlerinin arasından, aşırı sinirli duruyordu.

Akif'in bilerek yapmadığını biliyordum, onu kendine getirmeye çalışıyordu ama bu doğru bir yöntem miydi emin değildim.

"He söyle, ben mi getireyim? Ayağa kalkamıyor musun o olmadan. Doğru ya ona ihtiyacın var artık değil mi?"

Ömer'in vücudu gerildi, tam ağzımı açıp susmasını söyleyecektim ki Akif güldü. Bir kez daha vurdu bacağına, bu sefer daha hızlı.

Ömer aniden ayağa kalktı, öyle sinirli kalkmıştı ki Akif irkildi ve aynı anda ayağa kalkıp koltuğun arkasından dolandı.

"Ne oldu beni mi döveceksin?" dedi arka arka, bahçenin kapısına ilerlerken.

Ömer hiç beklemeden iri cüssesiyle beraber büyük bir adım attı. Çok hafif aksayarak gitse de hiç duraksamadan, öfkeyle üzerine yürüyünce Akif bu sefer harbiden korkarak arkasını döndü.

"Siktir..." diye inledi çıkmadan önce.

Saffet ve ben afallayarak Ömer'in arkasından baktık, uzun zaman sonra ilk defa böyle dimdik ayakta görüyorduk.

Canı acıyordu muhtemelen ama siniri her şeyin önüne geçmişti.

"Akif'in tedavisi daha işe yarar herhalde." dedi Saffet arkasından gülerek. "İnşallah Ömer öldürmez."

"Tamam, lan vallahi bir şey demeyeceğim bir daha!" dedi Akif, muhtemelen Ömer yakalamış dövüyordu.

Saffetle ikimiz gülüştük, mutlu olmuştum.

İkimizin arasında sessizlik olduğunda Ömer katil olmasın diye bahçeye çıktım.

İkisi nefes nefese kalmıştı, Ömer iyi bir dayak atmış gibi görünüyordu.

***

Ulan Saffet ve Erdal bir an tek kalınca elim ayağım titredi aldatma yazmak alışkanlık olmuş herhalde....

Erdal'ı hemen kaldırdım ordan, merak etmeyin güvende ❤️

DEVA Where stories live. Discover now