Final...

339 29 125
                                    

•-•

Hayatımda aşamam dediğim tüm zorlukları aşmıştım. Kendi başıma bu lanet olası hayata tutunmuştum. Ölmemek için çıktığım bu yolculukta, işlerin bu raddeye kadar geleceğini bilmiyordum. Kim bilirdi ki bir gün aşık olacağımı ve onlar için canımdan vazgeçeceğimi?

Karşımda bana bakan meraklı yüzleri bir bir inceledim. Ne demem gerekiyordu? Nereden başlamam gerekiyordu? Kendimi ifade etmek, bir şeyleri açıklamak çok zor geliyordu. Ama haklı taraf onlardı. Her zaman bir şeyler saklayan kişi bendim.

"10 yaşlarındaydım. Kabuslar peşimi bırakmıyordu. Her zaman rüyamda öldüğümü görüyordum. Bana bir tarih veriyor, daha sonra nasıl öleceğimi bir bir gösteren görüntüleri veriyordu. Korktum. Çünkü ne zaman rüyalarım aklıma gelse bu ölümleri engelleyecek bir yol buluyordum. Benim ölmem gereken yerde başka insanlar ölüyordu. İşte tam bu anda anladım. Rüyalarım bana geleceği gösteriyordu." Sustum. Tek tek yüzlerinde alan ifadelere baktım. Dehşet ve korkuyu aynı anda görüyordum.

"Ne yaparsam yapayim bir gün o ölümün bana geleceğini biliyordum. İlk defa, o gün, o çaresizlikle konuştum. Annem bana geleceğimi kendim çizebileceğimi ve kadere kafa tutabileceğimi söylemişti. Bu bana umut olmuştu. Annemi Türkiye'ye gitmek için ikna ettim. Tam olarak benim hikayem burada başladı." Abim bana anlayamadığım duygularla bakıyordu. Kimse ile göz teması kurmadım.

"Rüyalar kesilmedi. Devam etti. Ama bir farklılık vardı. Ben artık ölümümü değil sizin yaşayacağınız kötü olayları görüyordum. Hepsinde bir tarih vardı. Bu tarihleri deftere yazdım. Önümde tam 5.30 yıl vardı. Bu 5.30 yıl içinde kendimi geliştirmek için her boku yaptım. Yuu'nun yanında kafes dövüşlerine çıktım. Ölümüne dayak yedim. Kaç kez hastaneye kaldırıldım ama asla pes etmedim. Rüyalarımda sizin ne kadar güçlü olduğunuzu görebiliyordum. Eğer bende güçlü olamazsam sizi kurtaramazdım." Ne düşünüyorlar bilmiyordum. Bilmek istemiyordum. Her şey çok zordu ve ben bu yükün altında ezilmeye başlamıştım.

"Amacıma ulaştım. Güçlendim. Ve zaman gelmişti. Japonya'ya dönerken aklımdan neler geçiyordu tahmin bile edemezdiniz. Nasıl yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Korkuyordum ve bu korku hata yapmama sebep oluyordu. Arkadaşlarım evlerine gittiklerinde, bende sizi bulmak için yola koyulmuştum. Aslında çeteye girme gibi bir planım yoktu fakat bir anda ağzımdan kaçmıştı. Utanmıştım. Bunu dememem gerekiyordu. Her şeyin başlamadan bittiğini düşünmüştüm ama arkadan biri bana kafa tutuğunda bir şansım olduğunu ve kendimi kanıtlamam gerektiğini anlamıştım. Ve bunu başardım. Çeteye girdim. Bu tabii ki Mikey sayesinde olmdu. Eğer Mikey o şartı koymasaydı ben çeteye giremezdim. Gelecekte yaşanacak her şeyi bildiğim için adımlarımı ona göre atmıştım. Başta ne yapacağımı bilmesemde sonradan her şeyi bir plana oturturmuştum. Bu zorlu yolda her şeyimi feda ederek sizi kurtardım. Sizi karanlıktan kurtardım ve bundan asla pişman değilim." Sustum. Bu sefer tamamen sustum. Artık gizli saklım yoktu. Başıma gelen her şeyi anlatmıştım.

Kimseye bakmadım. Bakmak istemedim. Aklıma rüyalarım geliyordu. Benim yerime ölen masum insanlar geliyordu. Onların ölümleri geliyordu. Ellerimi yumruk haline getirip sıktım.

Belime sarılan bir çift kol ile ne olduğunu şaşırmıştım. Burnuma gelen koku ile bunun Mikey olduğunu anladım. Kollarımı hemen beline sarıp, sarılışına karşılık vermiştim.

"Sen mükemmel bir insansın." Gözlerimin dolduğunu hissetim.

"Bizsiz sarılma olmaz," diyip üstümüze atlamıştı Kazutora. Hepsi üstümüze atlamış ve yere devrilmiştik. Kahkaha atmıştım. İlk defa bu kadar mutlu hissediyordum.

𝑰𝒕'𝒔 𝒔𝒂𝒅 𝒃𝒖𝒕 𝒔𝒎𝒊𝒍𝒆 ~ Tokyo Revengers.Where stories live. Discover now