Again And Again Gun Sounds

120 13 0
                                    

Oy ve yorumları unutmayın lütfen 🐷

Buraya geldiğimiz günden beri hep neden burada olduğumuzu düşünüp dursam da sanırım artık alışmıştım. Buraya onlara. Jungkook'a.

Hepimiz neden burada olduğumuzu bilmesek de burada bir şekilde yeni bir hayat kurmayı başarmıştık. İyi yada kötü bir hayatımız vardı artık.

Doğruyu söylemek gerekirse artık geçmişimi eskisi kadar merak etmiyor sadece önüme bakıyordum. Geldiğim yere uyum sağlıyordum. Evet bu kötü bir durumdu ama elimden başka bir şey gelmiyordu. Tıpkı diğer herkes gibi.

"Ne düşünüyorsun nona?" Duyduğum sesle kafamı o tarafa çevirdim. Daha bir saat önce tanıştığım Felix'ti bunu soran.

"Hiçbir şey." Dedim boşverircesine.

"Aslında her şey." Dedi gülümseyerek. Kaşlarımı çatarak ona bakmamla açıklama istediğimi anlamış ve yapmıştı.

"Burada tanıdığım insanlar eğer hiçbir şey düşünmüyorum diyorsa aslında her şeyi düşünüyordur. Neden bursdai olduğunu, önceki hayatını ve daha bir sürü bilinmeyen soruları." Sesli bir şekilde güldüm.

"Buna sende dahil misin peki?" Diye sordum kaşlarımı havaya kaldırarak.

"Bende burada olduğuma göre?" Dedi gülümseyerek.

"Bu taraftan." Dedi önde giden Jackson muhabettimizi bölerek. Onun dediğini yapıp neredeyse ezbere bildiğim yoldan ilerledim. Ben biliyordum ama Felix ilk defa geliyordu. Bu yüzden Jackson'ın ona yolu iyice öğretmesi gerekiyordu. Takım kaptanı olarak görevi buydu.

Felix önden ilerleyen Jackson'ın yanına doğru gitmek için adımlarını hızlandırdı. Mina ile bende hemen arkalarından gidiyorduk. Ormanlık alanda mis gibi bir hava eşliğinde ilerliyorduk. Jackson elindeki haritayı katlamış yolun geri kalanını da ezberlediği biçimde devam etmişti.

Nihayet bir saat beş dakikanın ardından varmamız gereken yere varmıştık. Çantamdan mavi ve kırmızı renkte olan sprey boyalarımı çıkarırken Jackson gururla konuştu.

"Size tam iki saat beş dakika da varırız dememiş miydim?" Diye sordu gülümseyerek. Felix ona hayran hayran bakarken konuştu.

"Bunu nasıl yapabiliyorsun hyung? Bana da öğretir misin lütfen?" Diye sordu heyecanla. Mina onun bu heyecanına karşı gülümsedi.

" Jackson buraya milyon kez geldi Felix. Dakika tutmuştur." Dedi Mina. Jackson anında ona döndü.

"Hiçte bile matematik." Dedi sert bir ses tonu ile. Mina omuz silkip önden ilerledi.

Jackson göz devirip peşinden gitti. Felix ile birbirimize bakıp ikimizde aynı anda göz devirdik. Bu bizi gülümsetirken arkalarından ilerledik.

"Jackson haritayı açsana. Hangi taraftan gideceğiz ona bakalım." Dedim yanına gidip. Artık ciddi olmalıydık.

Durup elindeki haritayı açtı. Harita da çizilmemiş bir bölgeyi gösterdi.

"Burası. Tam şurası..." Dedi eliyle çizilmiş olan kısmı göstererek.

"Dünkü grubun çizdiği yer bizde oradan devam edeceğiz. İlerde neler var onu görmemiz gerek." Dedi

Birlikte ilerlerken karşımıza çıkan kocaman bir kayaya doğru ilerledim ve sağ elimdeki mavi sprey boyayı alıp kayaya koca bir tik işareti çizdim. Bu buranın güvenli olduğu anlamına geliyordu.

Çizmeyi bitirince önden ilerleyen arkadaşlarıma yetişmek için hızlı adımlar attım.

Yaklaşık yarım saat sonra Jackson bana döndü ve kayayı gösterdi.

-The I-Land-Where stories live. Discover now