I Told Her To Kill Me

441 82 110
                                    

Uzun zaman oldu. Ama hâlâ hastayım. Kusura bakmayın lütfen.

İyi okumalar...✌️

"Ne demek Jennie'ydi?" Diye sordum sonunda üstümdeki şaşkınlığı atınca. Taehyung göz devirip tam gidecek iken onu kolundan tutup durdurdum.

"Adam akıllı anlat şunu." Dedim itiraz istemeyen bir ses tonuyla.

"Jungkook ve Namjoon'u bulalım anlatacağım." Dedi Taehyung ve beni aklımda binlerce soruyla bırakıp gitti. Ofladım ve bende arkasından gittim.

Sahil kenarına doğru ilerledim ve diğerlerinin yanına gittim. Denizin içine girmemiş hemen dibinde etrafa bakıyordular. Bende yanlarına gidip suyun içine baktım ama bir şey görünmüyordu. Yangından dolayı etraf biraz aydınlık olsa da bir şey belli olmuyordu.

"Şimdiye kadar çoktan çıkmaları gerekti." Dedi Chaeyoung. Jisoo'da onu başıyla onaylayınca Taehyung üstündeki ceketi çıkarmaya başladı.

"Ne yapıyorsun?" Diye sordu Jisoo kaşlarını çatarak Taehyung'u izleyerek.

"Onları bulmaya gidiyorum." Dedi Taehyung üstündeki T-shirtü de çıkararak.

"Bekle bende geliyorum." Dedi ve ceketini çıkarmaya başladı Jimin. Taehyung itiraz etmeyip denize baktı.

"Siz delirdiniz mi?" Diye sordu Chaeyoung hayretle ikisine bakarken.

"Onlar orada olablir." Dedi Jimin T-shirtünü yere bırakıp ardından Taehyung'a döndü.

"Hazır mısın?" Diye sordu. Taehyung başıyla onayladı ve derin nefes alıp suya atladılar aynı anda. Derinlere doğru yüzmeye başladılar.

Elimde fener ile arkamı dönüp ormana baktım. Kızlara dönüp baktım.

"Bizde ormana bakalım." Dedim. Jennie yanıma gelince Jisoo ve Chaeyoung Taehyung ve Jimin ile kalacaklarını söyledi. Başımla onayladım ve feneri önüme tutup ilerledim. Jennie'de hemen yanımda elinde bir fenerle geliyordu.

Sessiz bir şekilde ormanın içine girdik. Ateş henüz sönmemişti buda hâlâ gelmekte olan zombileri çekiyordu. Bu yüzden dikkatli olmalıydık. Her an önümüze bir zombi çıkabilirdi.

"Ağaca dikkat et." Dedi ve kolumdan çekti Jennie bu şekilde neredeyse ağaca çarpacak olan beni kurtarmıştı. Ona dönüp gülümsedim. Teşekkür manasında.

Taehyung'un dediklerine tabiki inanmamıştım. Sonuçta Jennie'den ne kadar nefret ettiği ortadaydı. Yalanda söylemiş olabilirdi. Şaşırmazdım açıkçası. Hem Jennie hemşire olduğundan emin değildi. Aklıma gelen şeyle ona döndüm.

"Jennie hemşire olduğundan emin misin?" Diye sordum sessizce. Bana baktı ve konuştu.

"Aslında dün yeni bir şeyler hatırladım."

"Ne?" Diye sordum anlatmasını bekleyerek. Derin bir nefes alıp konuştu.

"Yine hastanedeydim. Biriyle konuşuyordum. Konunun ne olduğunu ya da kim olduğunu bilmiyorum ama hayal kırıklılığına uğramış gibi hissediyordum." Dedi kaşlarını çatarak.

"Peki konuştuğun kişi hastan mıydı?" Diye sordum.

"Evet. Sanırım." Dedi aynı zamanda başıyla da onaylayarak. Eğer Taehyung doğru söylüyorsa konuştuğu kişi Taehyung olabilirdi.

Peki ya hayal kırıklılığı?

Buna bir cevabım yoktu işte. Jennie birden elini önüme götürüp durdurdu beni. Aklımdakileri silip odaklanmaya çalıştım. İşte başlıyoruz. Kulağımı ormana verip dinlemeye başladım. Pantolonumun arka cebinden bıçağımı çıkardım ve kılıfından ayırdım. Kılıfı tekrar arka cebime koydum ve beklemeye başladım.

-The I-Land-Where stories live. Discover now