Unexpected Love

171 20 40
                                    

Oy ve yorumları unutmayın pls

İyi okumalar dilerim ✨

"Ne?" Dedi Jungkook benimde ilk duyduğumda verdiğim tepkiyi vererek.

"Catherine'in oğlu işte." Dedim çok sıradan bir şey söylüyormuşum gibi.

"Catherine'in bir oğlu olduğunu bilmiyordum." Dedi Jennie şüpheyle Taeyong'u süzerken. Taeyong ona alaylı bir gülümseme ile cevap verdi.

"Dürüst olmak gerekirse bende pek ihtimal vermiyorum." Dedi Jimin'de Jennie'ye katıldığını belli ederek.

"Hadi ama illa DNA testi mi yapmamız  gerek? Oğluyum işte. Sadece bir süredir burada değildim o yüzden tanımıyorsunuz beni." Dedi Taeyong sonunda dayanamayıp.

"Gerçekten oğlu. Catherine onayladı." Dedim Jungkook'a bakarak.

"Bu bir şeyi değiştirmez." Dedi Jungkook sinirle Taeyong'a bakmaya devam ederek. Taeyong kaşlarını havaya kaldırdı. Yüzünde alaylı bir ifade vardı.

"Buradaki herkesin patronunun tek oğluyum diyorum. Bu nasıl bir şeyleri değiştirmez acaba?" Diye sordu Jungkook'a bakarak.

"Tek değilsin." Dedi arkamızdan gelen bir ses. Tanımadığım bir ses. Arkamı döndüğümde bizim yaşlarımızda doğruyu söylemek gerekirse bir hayli yakışıklı birini gördüm.

"Aman eksik kalma." Dedi Taeyong göz devirerek. "Yalan mı? Bende onun oğluyum." Dedi alayla Taeyong'a bakarak.

"Öz oğlu benim ama." Dedi Taeyong çok bilmiş bir şekilde.

"Pardon ailevi muhabbetinizi bölüyorum ama..." Dedi Chaeyoung araya girerek. Şuan çok tatlı görünüyordu. Dikkatleri üzerine çektiğini fark ettiğinde de devam etti.

"Burada ne oluyor?! Siz kimsiniz?! Biz bugün ne yaşıyoruz?! Benim tostum neden hâlâ gelmedi?!" Diye bağırınca yerimden sıçradım. Elimi klabimin üzerine koyup gözlerimi kapattım.

Korktum ama ben.

"Cümleye bu kadar güzel girip bu kadar güzel batırabilen tek kişisin gerçekten Chaeyoung, tebrik ederim." Dedi Jennie. Haklı olarak. Ödümüz koptu burada!

"Bu arada tost geldi. Ben yedim." Dedi gayet ciddi bir yüz ifadesi ile Jimin. Chaeyoung başını yavaşça hareket ettirip ona çevirdi bakışlarını.

Evet. Jimin'i de kaybettik..

Jimin Chaeyoung'un ona olan bakışlarını fark ettiğinde gülümsedi şirince.

"Şaka?" Dedi kaşlarını havaya kaldırıp umutla yüzüne bakarken Chaeyoung derin bir nefes alıp verdi ardından da Jimin'de yaklaşıp kulağına bir şeyler söylemeye başladı. Kaşlarımı çatarak onları izlerken Jimin'in yüzünün şekilden şekile renkten renge girdiğini gördüm. Artık psikopat Chaeyoung ne dediyse zavallı çocuğa.

"Her neyse. Konudan sapmayalım. Kendizi ifade etmek için birer dakikanız var. Başlayın." Dedi Jungkook kalktığı sandalyenin yönünü çevirip onlara doğru döndürdü beni kolumdan tutup oraya oturttu. Ardından da benim kalktığım sandalyeyi de aynı yöne çevirdi ve kendi oturdu. Sol bacağını sağ dizine atıp ritim tutmaya başladı. Sol eli  her zaman olduğu gibi çenesini buldu.

"Ne anlatalım pardon?" Dedi Taeyong. 

"Kim olduğundan başla sevgilimle ne işin olduğuna kadar anlat." Dedi Jungkook. Tam araya girecekken durdurdu beni Jungkook.

"Senin bir şey demene gerek yok güzelim. Benim sana güvenim tam. Ama bu piç kurusunun seninle ne derdi var onu öğrenmem gerek. Portreni çizecek kadar cesaretli ise anlatmaya da cesareti vardır." Dedi elimi tutarak. Söyledikleri beni gülümsetirken son cümlesi ile kaşlarımı çattım. Ne portresi?

-The I-Land-Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt