Second Level

465 94 70
                                    

İyi okumalar....

Lalisa'dan

"Bu da ne demek oluyor böyle?"diye sordu şaşkınca Taehyung bininci kez.

"Kafayı yiyeceğim ya! Yemin ediyorum kafayı yiyeceğim! Hayır siz niye bana engel oluyorsunuz arkadaş! Gidip ikisini de gebertecektim işte!"diye söylenmeye devamvetti Taehyung. Oflayıp ayağa kalktım onun gibi.

"Taehyhung yeter! Bir sus artık. Söyledik ya. Daha kaç kez anlatmamız gerekiyor?"diye bağırdım ona.

"Lalisa bak anlamıyorsun! Onlar bizi buraya getiren siktiğim oruspu çocukları ile işbirliği yapıyor işte! Biz daha neyi bekliyoruz?! Gidip hesap soralım işte."dedi bana bakarak.

"Olmaz!"diye bağırdı sonunda Jennie'de ayağa kalkarak.

"Söyledik ya işte. Eğer onları basıp hesap sorsaydık o adamlar da her şeyi öğrenirdi ve onların öğrenmesi demek de o iki geri zekalının gitmesine sebep olabilir. Eğer bildiğimizi öğrenirlerse elimizde olan tek şans olan o ikisini de kaybedebiliriz! Anladın mı şimdi?!"diye açıkladı Jennie. Sözü bittikten sonra derin bir nefes aldı.

Taehyung cevap vermeyince eski yerime geçip kayaya oturdum. Yanımdaki Jungkook'a baktım. Bugün çok sessizdi. Düşünceli görünüyordu. Bakışları yerde kim bilir yine neyi düşünüyordu.

"İyi misin?"diye sordum elimi omzuna koyarak. Bir kaç saniye sonra bakışlarını yerden bana çevirdi. Cevap vermeyip başıyla onayladı. Onun bu garip halleri iyice meraklanmamı sağlarken o tekrar yere bakmaya başladı. Kaşlarım iyice çatılırken hâlâ ona bakıyordum. Taehyung'un yanıma oturmasıyla ona baktım. Sakinleşmişti.

"Peki şimdi ne yapacağız?"diye sordu hepimize tek tek bakarak Taehyung.

"Yemekleri almanın bir yolunu bulacağız. Diğerlerine söyleyelim önce." Dedim.

"Bence bilmeseler de olur. Özellikle o Jisoo denen kız bilmese de olur."dedi sinirle Jennie.

"Bence söyleyelim. Yani bu bir nevi oyun gibi bir şey. Buradan çıkmak istiyorsak oyunun bize sunduğu her şeyi kullanmalıyız. Yani elbet bir yerde onlara ihtiyaç duyacağız."dedi Taehyung bana katılarak.

"Aynen öyle Taehyung."dedim fikrini destekleyerek.

"Sen ne diyorsun Jungkook?"diye sordu Jennie." Ne yaparsanız yapın."dedi ve ayağa kalkıp ormanın içine doğru hızlı adımlarla yürüdü. Kaşlarımı çatık bir şekilde ona bakarken Taehyung konuştu.

"Ne oldu şimdi?"diye sordu şaşkınca. Jennie de onun kadar şaşkın duruyordu.

"Geldiğimizden beri bir şeyler var onda. Sürekli dalgın. Bir sorun var ama yakında ortaya çıkar ve de olsa. Bırakalım yalnız kalsın biraz."dedim. Onayladılar.

"Acıktım ben. Hadi gidip bir şeyler yiyelim."dedi Jennie ve hep beraber kalkıp sığınağımıza doğru yürüdük.

Kısa bir yürüyüşün ardından sığınağa vardığımızda beklemeden hemen içeri girdik. Jisoo içerde tek başına oturmuş düşünüyordu.

"Diğerleri nerede?"diye sordum yanına oturarak. Sesimi duymasıyla bana baktı.

"Sahildeler."diye yanıtladı Jisoo. Başımla onayladım." Sen niye burada oturuyorsun tek başına?"diye sordu Taehyung. Jennie ise onu hiç takmayıp elindeki muzu yiyordu.

"Yeni geldim. Soğuktu orası bende buraya geldim. Sanırım deniz pek bana göre değil."dedi gülerek Jisoo. Bizde gülerken Jisoo meyveleri ortaya koydu.

"Açsınızdır siz şimdi."dedi. Taehyung hemen bir tane muzu alıp yemeye başlayınca kaşlarımı çatarak Jisoo'ya baktım.

"Yoongi ve Hoseok neden buradaydı?"diye sordum. Bana baktı.

-The I-Land-Kde žijí příběhy. Začni objevovat